Category Archives: Baskı

[Cybrigade] Espiv sunucusunun kapatılmasına dair (7/7)

[8/7/2014: espiv tekrar online oldu]

7 Temmuz 2014, Pazartesi günü, Panteion Üniversitesi (Atina’da, espiv sunucusunun bulunduğu) rektörü, espiv sunucusunun fişten çekilmesi ve servisdışı kalması emri verdi. OnLine Sales adındaki çağrı merkezinin sahibi tarafından üniversite yönetimine sunulan, patronun kendisini karaladığını iddia ettiği bir blog yazısının silinmesini ve aynı yazının yazarının isminin belirlenmesini istediği dava dışı bir bildiri bahane edildi.

Bahsedilen blog yazısı şöyle:
——
“OnLine Sales: İşveren keyfi davranmaya devam ediyor; Çalışma Müfettişliği’nde (Atina) yapılacak toplantıya çağırımızdır.

6 Haziran 2014’de, patron, şirketin “satış hedefi”ne ulaşana kadar ücretsiz ve fazla mesaiyle çalışmayı reddettiği için iş arkadaşımız E.T.’yi işten attı. Daha önce defalarca belirttiğimiz gibi bu gereklilik bu çağrı merkezinin genel bir uygulamasıdır. Ancak, işarkadaşımız E.T.’nin durumunda, hiçbir mali veya başka bir talebinin olmadığına dair dökümanı imzalamayı reddetmesi ve meşru çekincelerini dile getirmesi üzerine, patron tüm sınırları aştı ve sözlü ve fiziksel saldırıda bulundu.

*/16 Temmuz Pazartesi günü saat 10:00’da, Çalışma Müfettişliği (Agisilaou Sokağı, no:10, Omonia civarı, Atina) olarak işçi arkadaşlarımız I.K, E.D ve E.T.’nin şikayetlerini inceleyeceğimizi; bu yüzden sendikaları, kolektifleri, mahalle komitelerini ve tüm çalışanları toplantıya katılıp I.K. ve E.D.’nin işe iade edilme mücadelesinin yanısıra işverenin pervasızca keyfi davranışına maruz kalan E.T.’ye destek olmaya davet ettiğimizi hatırlatırız./*

Konu hakkında alakalı (Yunanca) yazılara aşağıdak bağlantılardan ulaşılablir: burdan ve burdan
——

6 yıllık espiv sunucusunun idari ekibi olarak tam altı yıldır var olan Cybrigade, ilgili tüm kişileri aşağıdaki konularda bilgilendirir:

Espiv, kapitalizm ve hiyerarşiye karşı duran muhalif hareketlere adanmış bir internet altyapısıdır. Biz, espiv’le kişilerin ve kolektiflerin örgütlerinin kendini ifade etmesi için dijital mekan sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda kendimizi dijital haklar, vazgeçilmez mahremiyet hakkı, kesintisiz iletişim ve ifade özgürlüğü için savaşan küresel bir topluluğun parçası olarak görüyoruz. Espiv’de biz, sunucumuzun sağladığı herhangi bir servisle iletişimde bulunan kişilerin belirlenmesini/tanımlanmasını sağlayacak verilerin depolanmasına/kaydedilmesine karşıyız. Cybrigade espivblogs.net ve espiv.net’te açıkça aşağıdaki ifade yer almaktadır:

“Bu domain’de (espiv.net) bulunan tüm içerik ‘Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 Greece License’ altında lisanslanmıştır. İdari kolektif, ifade özgürlüğünü savunur, bu yüzden yüklenen fikirler veya metinler hiçbir durumda sansürlenmeyecektir. Buradaki işleri kullanmak için gereken lisans’ın sağladıklarının ötesinde izin isteyenler espiv.net’te listelenebilir.
Espiv, hiçbir servisinde, kullanıcılarının belirlenmesini sağlayabilecek verileri depolamaz. ziyaretçilerin ve kullanıcıların verileri (örneğin IP adresleri) sunucuda kayıt altına alınmaz.”


Sonuç olarak, Cybridge, hertürlü kimlik bilgisini saklamamayı, bunun ötesinde işveren veya diğer baskıcı unsurlar dahil hiçbir varlığa kimik bilgierini temin etmemeyi seçmiştir.

Bir sonraki adımlarımız/eylemlerimiz hakkında sizi bilgilendireceğiz.

https://espiv.net/node/232

Almanya: Hamburg sokaklarından 21 Aralık 2013 raporu

http://www.youtube.com/watch?v=Fvqctsf5Wwc

Rote Flora işgalevinin boşaltılması, mültecilerin ülkede kalma hakkı ve Esso konutlarından tahliye edilen insanlarla dayanışma amacıyla yapılan eyleme katılmak için 21 Aralık’ta binlerce kişi Hamburg’a geldi. Binlerce otonom eylencinin yüzlerce polisle Hamburg’da karşı karşıya geleceği bu günün kaotik bir gün olacağını herkes biliyordu. Yinede olaylar sandığımızdan farklı gelişti.

Rote Flora’nın önündeki ön-buluşmanın öğlen saat 2’de, büyük uluslararası gösterininse 3’te yapılacağı planlanmıştı. Binlerce insan daha öğle ortasında buraya gelmişti bile. Atmosfer harikaydı; insanlar coşkuluydu ve protestoyu sokaklara taşımak istiyordu. saat 3 olduktan hemen sonra yürüyüş başladı. Yürüyüş yılın en büyük gösterisi olmasının yanısıra aynı zamanda en kısasıydı. Polis, yürüyüşün 20. metresinde bir köprünün altında kalabalığı durdurdu. Polisler, aktivistleri durdurmak için hemen bibergazları ve coplarıyla saldırıya geçti. Birkaç saniye sonra iki toplumsal müdahale aracı, göstericileri başladıkları noktaya geriletmek amacıyla onlara katıldı.

Bunun üzerine eylemciler taşlar, şişeler ve havaifişeklerle karşılık verdi. İnsanlar, gittikçe daha fazla polis önüne gelene vurarak hücum ettiği için geriye doğru sürüldüler. Sonunda yüzlerce insan polisle çatışmasına rağmen hiçbir şansları yok gibi gözüküyordu çünkü tekrar tekrar saldıran zırh kuşanmış yüzlerce polis sözkonusuydu. Bir başka problem ise etrafta polise fırlatacak fazla birşey olmamasıydı. Birçok insan, o gün polisle çatışmaya hazırlıklı olmasına rağmen, polisin bu kadar çabuk şiddet uygulaması nedeniyle daha başlangıçta paralize oldu. Eylemciler çöpkutularından, yakındaki restorandan buldukları masalar ve banklardan barikat oluşturdular. 30 dakikalık çatışmadan sonra polis Rote Flora’nın önündeki mekanı kontrol altına aldı. Bunu gören herkes o gün Hamburg’ta büyük bir gösteri olamayacağını anladı. Bu yüzden insanlar eylemi şehrin sokaklarına yaymak için farklı bir strateji geliştirdiler.

Polis göstericilere saldırdıktan kısa süre sonra bazı eylemciler hemen uzaklaşmaya çalışmışlardı; insanlar yürüyüşün devam etmeyeceğini anladıkları için bölgeyi terkedip şehirde kendi ufak çaplı eylemlerini yapmak istediler. Neredeyse tüm sokaklar polisler tarafından bloke edilmiş olmasına rağmen, birçok eylemci olay yerini terketmeyi başardı. Sonra şehrin tamamında kendi kendine gelişen eylemler yapılmaya başlandı. Kimi yerde sadece 50 kişiden oluşan, kimi yerlerdeyse binden fazla insandan oluşan gruplar sokaklarda yürüyerek, polise, bankalara, Mcdonalds ve Vodafone gibi büyük şirketlerin dükkanlarına saldırarak, barikatlar kurarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hamburg’un her yerinde havaifişek sesleri ve insanların attığı sloganlar duyulabiliyordu. İnsanlar birisinin harekete geçmesini beklemiyor, herkes kendisi tekrar tekrar harekete geçiyordu. Polis çoğu zaman sadece bizi kovalayarak bu doğrudan eylemleri engellemeye çalıştı ve anlaşılan yeterince kapasiteleri yoktu ki gün boyunca sadece ancak 20 kişiyi bir suçla itham ederek gözaltına almayı başarabildiler.

Bu protesto bir ‘zafer’miydi yoksa ‘yenilgi’miydi karar vermek zor. Başta planladığımız gösteriyi gerçekleştirmeyi başaramadık. Şu açık ki polis, Hamburg’daki şu üç mücadelenin birleşmesini engellemek istedi: Rote Flora işgalevi, göçmen mücadelesi ve Esso konutları. Ama bir yandan da Hamburg son yıllardaki en büyük ayaklanmasına tanık oldu ve protestoyu merkezsizleştirdiğimizde durum üzerindeki kontrolünü kaybetti.

Kişisel olarak ben gösterimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Eylemciler, Rote Flora işgalevinin tahliye edilmesine tahammül etmeyeceklerini ve bu durumun Hamburg yönetimi, polis ve sermaye için tam bir kaosla sonuçlanacağını gösterdiler. Sonuçta polislerin arkalarını dönüp kaçmak zorunda olduğu durumları deneyimlemek her zaman güzeldir.

Flora bleibt! Rote Flora kalacak!

Atina: Th.S.’nın 5 Mayıs 2010 olaylarıyla ilgili kovuşturması ve yargılamaya sevkiyle alakalı metni

Hikaye 29/4/2011 tarihinde benim ve 2 yoldaşın beklenmedik gözaltılarıyla başlıyor. Beklenmedik diyorum çünkü bu gözaltılar hiçbir bulgu veya görgü tanığının ifadesine dayanmadan olmuştu. Benim ve 2 yoldaşın adlarını, telefon numaralarımız ve adreslerimizi veren, polisin eline çok ‘kolayca’ geçen isimsiz bir nota dayandırlmıştı bu gözaltılar.

Ardından, Emniyet’te ve medyada yaratılan terör havasında tutuklandık. Hemen sonra bunu evlerimizin güya kanıt bulmak için aranması ve Atina Emniyet Müdürlüğü’nde ellerimde kelepçelerle saatlerce süren izolasyonum izledi. Bu sırada iki gün boyunca medya ve polisin sözcüsü tarafından adımıza tonla çamur atılacak ve yanlış bir şekilde “Marfin’in kundakçıları tutuklandı” diye haber yapılacaktı. Sonra şüphelilerin tespiti için düzenlenmiş odaya gidene kadar yetkililer benim için emniyet merkezi binasının katlarında ‘rehberli bir tur’ ayarlayarak gezdirdiler ve güya beni tespit etsinler diye bir sürü kişi tanık olarak önümden geçti. Bu akşamdan sonra yemin ettirilmeden, parmakizi alınmadan vs, trajik Marfin Bankası şubesi olayı ve Ianos kitabevi saldırısı [iki olayda Atina merkezdeki Stadiou sokağında gerçekleşmişti] hakkında -şanşa bak ki 5/5/2011’de!- ifade vermek için Devlet Güvenlik Hizmetlerine çağrıldık. Bu iki olay bir yıl önce 5/5/2010 tarihli grev seferberliğinde gerçekleşmişti.

İfadelerimizde önceden belirtilen olaylarla ilgili tüm suçlamaları reddettik. İddianamede belirtilenlerden anlıyoruz ki hakkımızdaki suçlamalar açık olarak dayanaksız ve kurgulanmış. Dava yaklaşık bir yıl boyunca açık kaldıktan sonra Mayıs 2012 yaklaşırken bize sorguya çağrılacağımız bildiriliyor. Bu süreçte yoldaşlar tarafından dayanışma eylemleri düzenlendi. En sonunda 1 Şubat 2013 tarihine Marfin Bankası’nın kundaklanmasıyla ilgili sorgu çağrısı bir tek bana yollanıyor.

Bu çılgın terör çığırtkanlığı içinde ifademi verip tüm suçlamaları reddettim. Bu arada bir çoğunun dudaklarından tekrar tekrar aynı laflar döküldü: Pislikler-Gammazlar-Gazeteciler. Bunlar gazete ve haberlerde dava hakkında haber yapıp, mide bulandırıcı analizlerle Marfin’de ölen üç kişinin üstünden yaptıkları medya oyunlarıyla olayın suçlusu olarak beni işaret ediyorlardı…

Apaçık bir şekilde aleyhimde hiçbir kanıt bulunmamasına rağmen sulh yargıcı ve savcı arasında tutuklu yargılanmam hakkında fikir ayrılığı oldu (savcı dosya davasının önemli bir kısmından bi haberdi). Bu yüzden hakimler kurulunun kararını beklemek üzere geçici olarak Evelpidon sokağındaki mahkeme nezarethanesinde tutuldum. Uzun bir bekleyişten sonra yürüyüş ve gösterilerde bulunmamın yasaklanmasını da içeren kısıtlı mahkeme kararıyla serbest bırakıldım. Bu kısıtlayıcı durumlar [yurtdışına çıkma yasağı ve protesto yürüyüşü, gösteri vs katılmamın engellenmesi] hala devam ediyor ve bu yüzden gayriresmi bir ‘esaret’ içindeyim.

2013 Mayıs ortasında mahkemede Marfin kundaklanması ve trajik sonucu olan şube içindeki üç çalışanın ölümüyle ilgili suçlandığım [karara itiraz hakkı ile] bir mahkeme kararı geldi. Yoldaşlar N.L. ve G.P. Ianos kitabevi ve Marfin bankası davalarında beraat ettiler. [Bu arada o gün çalışanları içeri kilitleyen Marfin Bankası’nın üst düzey yöneticilerinin davası Nisan 2013’te başladı.]

Birçoğunuz benim neden ve hangi kanıtlara dayanarak yargılanacağımı merak ediyor olabilir… Dava dosyasındaki görgü tanıklarının ifadeleri, güvenlik kameralarından edinilen fotoğraflar ve videolar, o gün Atina merkezinde gerçekleşen hiçbir saldırıya karışmadığımı açık bir şekilde kanıtlıyor. Sonuç üretmek üzere bu ısrarlı tutumlarında, Devlet Güvenlik birimleri ve adli makamlar benimle olayı gerçekleştirdiği iddia edilen fail ve büyük ihtimalle oradaki binlerce kişinin ortak bir özelliğine odaklanıyorlar. Ayrıca bu politik ortamda -anarşist-antiotoriter ortamda yer almam gerçeğine odaklanıyorlar. Onların paranoyak mantıklarına göre, ‘eğer bu özellikte bir benzerlik varsa, ve o antiotoriterse, biz onu şüpheli kabul ederiz.’ Aynı Villa Amalias işgalevinin tahliyesi sırasında içerideki boş bira şişelerini, antiotoriterler sözkonusu olduğunda Molotof kokteyli hazırlamak için malzeme olarak gördükleri gibi. Ciddi bir davayı öyle ya da böyle kapatmak ve güvenlik alanında sonuç aldıklarını göstermek için artık bu olağanüstü hal devletine karşı çıkan herkesi hedef gösteriyorlar.

Herhangi bir tarafsız mahkemede suçsuzluğumu kanıtlamada hiçbir zorluk çekmeyeceğimi bildiğim halde içim rahat değil çünkü devlet kendi muhafazakar muhattaplarını tatmin etmek için güya savunduğu kanunlara saygı göstermediğini açıkça gösterdi. Bu metni yazdığım sırada anarşist Kostas Sakkas hapishaneden salınması talebiyle 4 Temmuz’da başlattığı açlık grevini sürdürmektedir. Bilmeyenler için söyleyeyim Kostas Sakkas herhangi bir hüküm giymemesine rağmen 3 yıldır hapisanede tutuluyor. [31 ayı aşkın tutukluluktan sonra Sakkas Temmuz 11 2013’te kefalet ve şartlara tabi olarak serbest bırakıldı.] Yunanistan’da tutuklu yargılama süresi 18 aydır. Ama anlaşılan anarşistler için gayrı-resmi bir Guantanamo hapishane kampı var. Ne var ki kanunlar bizi yöneten neo-nazi çete için engel teşkil etmiyor. En belirgin örnek Villa Amalias’ın komik nedenlerle tahliye edilmesi ya da hükümetin Yüksek Mahkeme’nin ERT’in tekrardan açılması için verdiği karara aldırmaması.

Yukarda da bahsettiğim gibi anarşist-antiotoriter alana mensubum ve açık kollektif toplumsal girişimler aracılığıyla toplumsal kurtuluş için mücadele ediyorum. Özgür, sınıfsız, baskının, tahakkümün ve sömürünün olmadığı bir toplum için mücadele ediyorum. Bir işçi olarak maaşlı köleliği hergün yaşıyorum ve ezilenlerin yanında toplumsal ve sınıfsal mücadelelere katılıyorum.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulunca, 5 Mayıs 2010 tarihinde Troyka’yla (IMF, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası) birinci Memorandumun imzalanacağı ve grevler tarihindeki en kalabalık genel grev mitinglerinden birine katılmam çok anlaşılır oluyor. Bu mitingde sayıları 200.000’e varan göstericiler saatlarce meclisi kuşatmış ve meclise girip Memorandum oylamasını durdurmaya çalışmıştır.

Oyunun son kısmı şimdi oynanıyor, mahkemeye sevkimden dolayı son savaş şimdi verilecek… Ve bu son savaştan galip çıkanlar direnenler, anarşistler, anti-otoriterler, üç yıldır beni ve 2 yoldaşımı şüpheli gösterip bu üç trajik ölümün sorumlusu olarak bir siyasal alanın tümünü gösteren medya ve devletin pisliği tarafından kötülenen ama bu yalanları gören ve bilen hepimiz olacağız.

Devletin her türlü oyununu ezelim.
Kovuşturmalar bizi korkutmaz, öfkelendirir.

Th.S.
Haziran 2013

Mısır, Cinsel İşkence Mağdurlarıyla Röportaj

“Benim haklarımı halk getirecek”
—Samira İbrahim, Mart 2011’de ‘bekaret testi’ne zorlanan aktivist

Yüzler değişti ama sistem aynı. Baskıcı. Otoriter. Diktatör. Mevcudiyetini sınır tanımayan vahşete dayanan bir güvenlik yapısı üzerinden kurmuş. Stratejisi terör, işkence en berbat silahı: dayak, ellerinden ayaklarından asma, elektrik verme, planlı cinsel saldırı. İşkence çok yaygın ve birçok farklı ortamda gerçekleşiyor: polis karakolları, hapishane hücreleri, sokaklarda, ve hatta yüksek mahkemede.

Milli Polis Gün’ünde İçişleri Bakanlığının vahşetine karşı öfke dalgası olarak başlayan ve Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlanan devrimin ertesinde Mısır’ın “sivil’ bir başkanı oldu, Müslüman Kardeşler’den Muhammed Mursi. Müslüman Kardeşler dini ahlaki kavramlara sözde bağlılık gösterirken, aslında Mısır devletinin silahı olan sistematik işkence uygulama mirasını devam ettiriyordu, Mübarek’in düşüşünden 18 ay sonra aynı şekilde SCAF’ın askeri cuntası da bunu devam ettiriyor. Bu gayriresmi hükümet politikasının sonucunda bilinmeyen sayıda Mısırlı polis karakollarında ve hapishanelerde ölüyor veya feci şekilde yaralanıyor.

Mübarek’ten askeri cuntaya ve şimdi de Müslüman Kardeşler’e işkence, özellikle de cinsel işkence, Mısırlılar için sürekli bir tehdit teşkil ediyor. Bunun çok sayıda örneği var, Mübarek rejiminde Emed El Kabir, SCAF askeri cuntasında Ahmed Reşad ve Müslüman Kardeşler’in yönetiminde Ayman Mehanna. 2005’te Mübarek rejiminde kadın protestocuların ve gazetecilerin cinsel saldırıya uğramasından, 2011 Mart’ında SCAF’ın gözaltına alınan aktivistlere ‘bekaret testi’ uygulamasına, daha yakınlarda Müslüman Kardeşler yönetimi sırasında Yasmin El Baramavi’ye ve başkalarına protesto mekanlarında uygulanan planlı cinsel saldırılara, organize cinsel işkence devletin muhaliflerine karşı kullandığı bir silah olmaya devam ediyor.

Bu cinsel işkencenin yapılış amacı itiraf ettirme veya bilgi edinme değil, kendileriyle aynı fikirde olmayanları aşağılamak, korkutmak ve susturmak. Cinsel işkencede erkek-kadın, yaşlı-genç ayrımı yok. Hapishane ve polis hücrelerinin içinde ya da dışında ülkenin birçok yerinde gerçekleştiriliyor. Cinsel işkence, haklarını korumakla yükümlü hakimlerin sadece birkaç metre yakınında Ahmed Taha’nın tecavüze uğradığı Yüksek Mahkeme binasına kadar ulaştı.

Bu video, “Cinsel İşkence Sistematiktir: Mübarek ve SCAF’den Müslüman Kardeşlere”, işkencecileri tarafından susturulmayı reddeden cinsel işkence mağdurlarının tanıklıklarını bir araya getiriyor. Bu insanlar, ülkeyi yönetenlerin korkaklıklarına ve suçluluklarına karşı tanıklık etmek için zedelenen onurlarının üstesinden geldiler. Bu video, hapishanelerde, polis karakollarında ve sokaklarda işlenen cinsel suçlara karşı yeni bir medya kampanyasının çıkışını haber veriyor.

Ve devlet vahşetinin suratına karşı “insan onuru” ve “adalet”  talep eden devrime sadık kalınmasını istiyor.

El Nadeem Center
Egyptian Initiative for Personal Rights
Mosireen Media Collective

[24.6.2013]

Girit: İşgalevleriyle ilgili video

işgalevleri bizim evimiz
yoldaşlarımız da bizim evimiz
bizim evimiz dayanışma
bizim evimiz sokaklar
bizim evimiz içimizde yanan ateş
ve kimse bizi bu evden tahliye edemez
ne kadar çok duvar örerseniz örün
bizi karşınızda
özyönetim, otonomi, eşitlik, antiotoriterizm için
mücadele ederken bulacaksınız

Tüm mücadele edenlerle dayanışma
Kandiye, Girit’ten anarşistler/antiotoriterler (Ocak 2013)

Atina: İşgalevlerini savunan 10.000’den fazla gösterici protesto yürüyüşü yaptı

Anarşist/anti-otoriter hareketin düzenlediği en büyük gösterilerden biri 12 Ocak’ta Atina’nın merkezinde gerçekleşti.

Göstericiler öğleden sonra Propylaea’da toplanmaya başladı ve saat 2 olduktan kısa bir süre sonra Villa Amalias’ın tekrar işgali sırasında gözaltına alınan 92 yoldaşın tutulduğu Evelpidon adliye’sine doğru yürüyüşe geçtiler.

Çoğunluğu anarşist/antiotoriter hareketten ama aynı zamanda sol örgütlerden de göstericilerin olduğu yürüyüşe 10.000’den fazla kişinin katıldığı tahmin ediliyor.

Şehrin heryerine yerleştirilmiş anti-isyan ekiplerinin yanısıra motorsikletli birimler ve bir gözetleme helikopteriyle polis varlığı çok fazlaydı. Panepistimiou ve Patision caddelerinin kesiştiği yerden itibaren göstericiler iki taraftan polis kordonuna alındılar. Gerilimin yükseldiği birçok an oldu, hatta iki kez kimyasal gaz kullanıldı, ama hepsi bu.

Göstericiler Adliye’nin önünde yarım saatten fazla kalarak yargılanan yoldaşlarına desteklerini gösterdiler ve sonra Exarchia’ya doğru yürüyüşlerini sürdürdüler ve gruplar halinde ayrılarak dağıldılar (fotoğraflar).

mani-12-enero-puente

Özgürleştirilmiş mekanlara yapılan baskılar ve Villa Amalias’ın tahliye edilmesi:

20 Aralık 2012’de sabah saat 7’de  polis, Villa Amalias işgalevine baskın düzenlemişti. O sırada içeride bulunan altısı Yunan, ikisi Alman toplam sekiz kişi ve olayı öğrenip dayanışmak için gelenler gözaltına alınmıştı.

Villa Amalias geçmiştede birçok kez polis tarafından tahliye edilmiş ama tekrar tekrar yeniden işgal edilmişti. Şunu belirtmek gerekir ki bina 1860 civarında inşa edilmiş ve 1990’dan beri işgalcilerin ve onlarla dayanışma içindeki insanlar sayesinde korunmuş ve bakımı sağlanmıştı. Villa Amalias’taki işgalciler faşist ve ırkçı şiddete karşı mücadele verdikleri gibi aynı zamanda sömürücüleri, uşakları, pezevenkleri ve uyuşturucu tüccarlarını da ifşa ederek bunlara karşı savaş verdiler. Farklı kültürlerin birarada yaşamasını ve öz-örgütlenmeyi desteklediler.

Villa Amalias baskınını protesto etmek ve gözaltına alınanlarla dayanışmak için Yunanistan’da ve diğer ülkelerde birçok eylem gerçekleşti.

21 Aralık 2012’de, sabah erken saatlerde, Atina’nın Sepolia bölgesindeki KEP (sözde ‘Vatandaşların Hizmet Merkezi’) binasında patlama oldu. Kendilerine Öfkeli Anarşistler diyen bir grup eylemi üstlendi.

22 Aralık’ta Xanadu sosyal mekanı faşistler tarafından kundaklandı.

İşgalevinde gözaltına alınan 8 kişi (5’i her ay polis karakolunda imza atma şartıyla), 24 Aralık’ta serbest bırakıldı.

24 Aralık gecesi Atina’nın eski belediye binasına boya bombaları atıldı. Aynı gün Hamburg’da dayanışma gösterisi düzenlendi. AmsterdamStockholm, Londra, Goa, San Francisco ve dünyanın daha birçok yerinde dayanışma eylemleri gerçekleşti.

28 Aralık’ta polis ASOEE’ye (Atina Ekonomi ve İşletme Üniversitesi) sokak satıcılarının yasal olmayan ticari faaliyetini şikayet eden birinin ihbarını bahane ederek saldırı gerçekleştirdi. Faşist polis çoğunluğu göçmen olan sokak satıcılarını ellerinde coplarla kovaladı. Göçmenler her zamanki gibi üniversite binasının avlusuna sığındı. Ama asıl hedefleri buradaki stüdyolardan biri ve çatıdaki 98FM Atina Özgür Radyo İstasyonu’nun vericisi ve ekipmanı olan polisler yanlarında savcıyla gelmişlerdi ve savcı hemen bir  arama izni ayarlayıverdi. Böylece içerideki 16 kişiyi tutuklamanın yanısıra 5 katlı binanın bodrum katındaki öz-yönetim prensibiyle işleyen öğrenci mekanına baskın düzenlemiş oldular.

Villa Amalias ve ASOEE’deki saldırılara öfkelenen bir grup 30 Aralık’ta Atina’nın güneyindeki bir semt olan Halandri’deki bölge mahkemesine yangın cihazı yerleştirdi.

4 Ocak 2013’te Atina valisi Technopolis Belediye Endüstri müzesinde sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı.

9 Ocak’ta sabah erken saatlerde Villa Amalias tekrar işgal edildi. Polis defalarca içeriye gaz bombaları attı. 9.20’de destek birimler geldi, camları kırdı ve içerideki 101 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerden 92’si sonraki günler mahkeme önüne çıkarıldı. Bu sırada Villa Amalias yakınlarındaki Victoria meydanında yaklaşık 200 kişi toplandı. Aynı anda 40 dayanışmacı DIMAR partisinin Metaxourgeio ofisini işgal etti ve buradan 12 Ocak’ta gerçekleşecek olan büyük gösterinin çağrısını yaptılar. Polis baskın yaptı ve işgalcileri gözaltına aldı. Gözaltıları takiben 150 kadar dayanışmacı tarafından Sintagma’daki Ekonomi ve Finans Bakanlığı binasına spontane bir gösteri yürüyüşü gerçekleştirildi. Polis tarafından saldırıya uğradılar ve kovalandılar.

Aynı gün saat 15:00 civarı, polis, Atina’daki bir başka işgalevi olan Skaramanga’ya baskın düzenledi. İçerideki 7 kişiyi ve binanın önündeki bir kişiyi polis karakoluna götürdüler. 8 kişiden 7’sini tutukladılar daha sonra 24 Ocak’ta mahkemeye çıkmak üzere serbest bıraktılar. Akşam, Merkez Polis Karakolu önünde yaklaşık 1500 kişi olayları protesto etti.

[vimeo]https://vimeo.com/57096191[/vimeo]

10 Ocak’ta öğlen Villa Amalias’ın önüne gelen kamyonlara içeriden taşınan eşyalar yüklendi.

12 Ocak’ta Atina’daki 10.000 kişilik büyük gösterinin yanısıra Yunanistan’ın birçok yerinde, Selanik, Patras, Chania, Rethymnon and Heraklion (Girit), Midilli (Lesvos), Naxos, Trikala, Arta, Preveza, Ioannina, Xanthi ve Kozani’de dayanışma eylemleri gerçekleştiriliyordu.

2.baskın sırasında gözaltına alınıp yargılanan 92 tutuklunun hepsi akşam saatlerinde polis karakoluna imza vermek şartıyla serbest bırakılmıştı.

Yunanistan’daki birçok özgürleştirilmiş mekan baskı altında tutuluyor, saldırılara maruz kalıyor. Bunlardan bazıları VOX işgal edilmiş sosyal merkezi (tekrar işgal edildi), Atina’daki ‘Panteion’ konut projesi (tahliye edildi),  Corfu’daki Draka işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı), Agrinio’daki Apertus işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı, hala işgal altında), Veria’daki ‘Afroditis 8’ otonom mekan (tahliye edildi, işgalciler yargılanıyor), Atina’daki işgal edilmiş belediye pazarı Kypseli (tahliye edildi, aylarca korumaya alındı ve şimdi belediye tarafından işletiliyor), Rethymnon Üniversitesindeki öz-yönetimli mekan (iki kez faşist saldırıya uğradı, tekrar işgal edildi), Selanik’teki Delta işgalevi, Atina’daki Villa Amalias (tahliye edildi), Xanadu sosyal mekanı (faşistlerce kundaklandı, hala işgal altında), Atina’da ASOEE’deki öz-yönetimli mekan, Atina’daki Skaramanga işgalevi.

Böyle bir dönemde 10.000 kişinin sokağa çıkıp yürümesi, devlet güçlerinin yaptığı bu baskının bir işe yaramadığını gösteriyor. Tam tersine anarşist/anti-otoriter hareket güç kazanıyor.

Yunanistan: Agrinio şehrinde Alexis Grigoropoulos (1993-2008) anısına şiddetli çatışmalar

6-12-08. DEVLET ÖLDÜRÜR.

Agrinio‘da yaklaşık 350 öğrenci, 6 Aralık 2008’de polisler tarafından vurularak öldürülen Alexis Grigoropoulos için bir anma gösterisi düzenledi.

Baskı karşıtı yürüyüş belediye binasına ulaşınca gençler, DIAS motorsikletli polis ekiplerince korunan binaya saldırdı. Bir büfenin arkasına saklanan polislere molotoflar ve taşlar fırlatıldı.

Kısa bir süre sonra Syntrivani’de öğrenciler, suç önleme ve bastırma ekibi OPKE polisleriyle çatıştı. Polisin kuşatmaya çalıştığı Dimadi meydanında göstericilerle anti-isyan ekipleri arasında kafa kafaya çatışmalar patlak verdi.

Etraftaki kişiler, dükkanlara ve şehir pazarına gözyaşartıcı gaz bombası atmaktan çekinmeyen polise küfürler yağdırdı. Polis memurlarından biri öğrencilere silah çekince yoldan geçenler tarafından yuhalandı.

İki muhbir-ajan göstericiler arasına sızıp yakın mesafeden video çekimi yapmaya çalıştı ama protestoculardan dayak yediler. Ayrıca, belediye başkanının aracına saldırıldı.

Şimdiye kadar Arginio’da gözaltına alınan olmadı. Ancak diğer şehirlerdeki hareketler sırasında polisin birçok protestocuyu tutukladığı bildirildi.

15 yaşındaki Alexandros’u anmak için Yunanistan genelinde insanların çoğu sokaklara bugün akşam saatlerinde çıkacak.

Atina: Exarchia’da Spyridonos Trikoupi sokağındaki işgalevi tahliye edildi

30 Ekim’de sabah saat 10’da, anti-isyan birlikleri, Exarchia meydanı çevresindeki sokaklara baskın düzenledi ve Spyridonos Trikoupi sokağındaki barınma amaçlı kullanılan işgalevini şiddet uygulayarak tahliye etti. İlk gelen bilgiye göre, yaklaşık 10 kişi Exarchia polis istasyonuna götürüldü.

Daha sonra gelen bilgiye göre ‘bina sahipleri’ işgalcilere dava açtılar. Gözaltına alınanlar 31 Ekim’de savcı karşısına çıkacakları güne kadar polis karakolunda tutulacaklar.

Selanik: Delta işgalevi tahliye edildi

Delta İşgalevi

12 Eylül Çarşamba günü yaklaşık saat 7:30’da, Selanik’te en az beş MAT anti-riot polis filosu ve EKAM özel baskıcı antiterörist birimleriyle dolu iki jip, Delta anarşist işgal evinin önünde sıralandılar ve kısa bir süre sonra binaya baskın gerçekleştirdiler.

Binanın içinden 10 kişi ve dayanışma için binanın önüne gelen sokaktaki insanlar gözaltına alındı. Ayrıca, işgalevinin yakınında toplanan daha fazla dayanışmacı polis tarafından kuşatıldı ve önleri kesildi.

Polisler (2007’den bu yana işgal altındaki) çok katlı binayı aradı ve bilgisayar, harddiskler hatta nakit para dahil olmak üzere işgalcilerin kişisel eşyalarına el koydu. Üstelik, polis, özel kuvvetlerin işgalevini istila ederken çektiği sessiz videoları resmi olarak yayınladı. Anti-riot birimleri binanın bulunduğu bölgeyi kuşattı ve girişi mühürledi.

Dayanışma için gelen ve gözaltına alınan herkes salıverildi.

İşgalevinde tutuklanan on yoldaş Selanik polis merkezine (GADTH) götürüldü.

Delta işgalevi’nin tahliyesi üzerine Selanik Politeknik Üniversitesinde, saat gece 1’de acilen bir anarşist toplantı yapıldı. Toplantıya katılan işgalevi kolektivinden üyeler de dahil yaklaşık 100 kişi şu kararları aldı:

i) 12 Eylül, saat 18:30’da Kamara’da karşı-bilgilendirme meclisi toplanarak, gözaltına alınan yoldaşlarla ilgili daha fazla bilgi beklenecek.

ii) Gözaltına alınanlar serbest bırakılmadığı takdirde saat 21.00’da Selanik polis merkezi önünde dayanışma gösterisi düzenlenecek.

iii) 13 Eylül’de, gözaltına alınanlar savcı önüne çıktığı takdirde Selanik adliyesi önünde dayanışma gösterisi düzenlenecek.

iv) 13 Eylül, saat 18:00’de dayanışma eylemleri örgütlemek üzere Selanik Politeknik Üniversitesi’nde toplantı düzenlenecek.

Durumun ciddiyetine rağmen, 13 Eylül çarşamba günü adliye önündeki dayanışmacı sayısı azdı. Dava ertesi güne ertelendi. Gözaltındaki 10 kişi Selanik polis merkezine geri transfer edildi. Akşam saat 11’de, yaklaşık 60 yoldaş polis merkezi önünde toplanarak Delta işgalcilerinin uzayan gözaltılarını protesto etti. (kaynak)

Yunanistan’da ve Yunanistan dışında Delta işgalevi’yle dayanışma eylemleri gerçekleşti.

Volos‘ta, 12 Eylül gecesi tahliye haberini alan yaklaşık 80 kişilik bir grup gece 01:10’da Aghiou Nikolaou meydanından başlayıp Palia meydanına kadar sloganlar atarak protesto yürüyüşü gerçekleştirdi.

Yunanistan’da Karaferye, Nikea, a href=”Livadya’da ve Kıbrıs‘ta pankartlar asıldı.

Delta işgaleviyledayanışma amacıyla asılan pankartlar

14 Eylül’ü 15’ine bağlayan gece Viyana‘da Yunan büyükelçiliğine saldırı düzenlendi. Bir pencere kırıldı ve cepheye birçok boya bombası atıldı.

İktidarın baskıcı oyunlarının hiçbiri cevapsız kalmamalı.
Dayanışma silahımızdır.

Delta işgalevi kalacak! Ellerinizi hayatımızdan çekin!

kaynaklar: 1, 2, 3, 4

Türkiye, İstanbul’da 1 Mayıs (video ve fotoğraflar)

http://www.youtube.com/watch?v=dOhvXXp3blY

http://www.youtube.com/watch?v=976C7o2l5GM

http://www.youtube.com/watch?v=7jBWJ1lPPpo

http://www.youtube.com/watch?v=154GJg2QUAg

parasız özgür bir dünya
bolluk günleriniz sona erdi
yaşasın hayvan özgürlüğü

Continue reading Türkiye, İstanbul’da 1 Mayıs (video ve fotoğraflar)

Atina: Sosyal Demokrat PASOK ve Aşırı Sağcı LAOS partilerinin Ofislerine Saldırı

Paskalya için kayıtsızlık tapınaklarını tüm iyi vatandaşlar dolduruken, Halandri ve Holargos’un kuzey banliyölerinde LAOS ve PASOK’un ofislerine boya ile saldırıldı. Bu eylem 12 gündür açlık grevinde olan Mitroussias, Sakkas, Karagiannidis için dayanışmak için yapıldı.

Açlık grevindekilere kovuşturmaları durdurun!

STELLA ANTONIOU ‘yu derhal serbest bırakın!

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

Yoldaş Stella’yla Dayanışmak için Eylem Günü, 6 Nisan 2012

Stella Antoniou’yu Hemen Serbest Bırakın

Anarşist Stella Antoniou 16 aydır tutuklu yargılanıyor. Devrimci Örgüt Ateş Hücrelerine katılmakla suçlanıyor. Aralık 2010′da kendisiyle aynı davadan dolayı tutuklu bulunan Kostas Sakkas, Giorgos Karagiannidis ve Alexandros Mitroussias ile beraber tutuklanmıştı.

Stella, diğerleri gibi,  sürekli yenilenen kovuşturmalarla şişirilen, kişisel ilişkilere ve tabi ki siyasi kimliklere dayandırılan  suçlamaları reddediyor.

Stella ciddi bir hastalıktan muzdarip ve kapatılmasıyla birlikte bu hastalığı gittikçe Stella’yı kötü etkiliyor. Serbest bırakılması için birçok başvuru yapsa da hepsi teker teker reddediliyor.

Ancak, içeride de cesaretle savunduğu mücadelesini sürdürüyor. Aranan yoldaşlarıyla dayanışma içinde durduğunu asla reddetmiyor.

Stella Antoniou’yu Hemen Serbest Bırakın!

Kostas Sakkas, Giorgos Karagiannidis
ve Alexandros Mitroussias’a Özgürlük!

Eylem
6 Nisan Cuma, 18.00/ Syntagma-Atina’da

kaynak / anarşihaber tarafından çevrilmiştir

Atina: 12 Şubat’ta gözaltına alınan dört göstericiye derhal özgürlük

Atina’daki öz-yönetimli uğrak TEI’nin (Teknolojik Eğitim Enstitüsü) 12 Şubat gösterilerinde gözaltına alınan 4 gösterici için yaptıkları eylem

12 Şubat

29 Şubat’ta Atina’daki öz-yönetimli uğrak TEI, 12 Şubat’tan beri gözaltında tutulan 4 gösterici için bir eylem gerçekleştirdi.

Biri Egaleo metro istastonu çıkışına biri Iera ve Thivon caddelerinin kesiştiği kavşağa olmak üzere iki pankart asıldı. Bunun yanısıra bölgedeki önemli noktalara el ilanları fırlatıldı.

Protestocuların cürum ithamlarıyla hapsedilmesi, fotoğraflarının ve kişisel bilgilerinin yayınlanarak teşhir edilmesi ve polisin ihbarcılara başvurması ona karşı mücadele edenleri sindirme çabalarıdır.

Tepkimiz hakiki bir dayanışma olmalıdır. Kimse geride yalnız bırakılmamalı.

savaşın tutsaklarını unutanlar, savaşın kendisini de unutmuş demektir – 12 Şubat

kaynak

Yunanistan: Ülke çapında protesto seferberliğinin ilk günü – Kendimizi borçlardan kurtarmak için mevcut olanı yıkmalıyız.

ÖZGÜRLÜK, TÜM İKTİDARIN ENKAZINDAN YEŞERECEK (A)

23.58 Atinada, Hukuk Fakültesi işgalcileri olgusal olarak üniversite himayesi için herhangi bir kurumsal hibeye meydan okuyorlar ve benzer direniş merkezlerinin Yunanistan çapında genişletilmesi için çağrı yapıyorlar. Sadece bir yıl önce, 300 göçmen-işçi olayında acımasız bir kuşatma ve tahliye deneyimlememize rağmen, bu saatlerde aynı bina hala toplumca muhafaza ediliyor ve savunuluyor. Özgür radyo 98 FM‘den yoldaşlar Hukuk Fakültesinden yıkımın radyo dalgalarını gönderiyorlar, böylece ajitasyon yayılıyor. Önümüzdeki günler, umut ve aynı zamanda umutsuzluk dolu uzun günler olacak. Bugün, boktan metropolsin sokaklarına çok fazla insan dökülmedi. Yarın ve ondan sonraki günler ya daha kararlı olacağız ya da ‘Godot’u bekliyor’ olacağız – sadece burda değil, sadece şimdi değil, bütün dünyada.

Uluslararası dayanışma bir kez daha mücadelenin devamı için kilit önemde olduğunu ispatlayacak.

20.45 Girit: Kandiye’de (Heraklion) bir çok katılımcıyla (tahmini 15.000 kişi!) bir akşam gösterisi yapıldı. Göstericiler, Eleftherias meydanına yürüyüş yaparken çatışmalar patlak verdi. Gösteri şu an sona erdi.

Medya patronları uşaklarına yeni ‘kurtarma’ planının (Pazar yerine) Pazartesi günü oylanacağı haberini dolaşıma sokmalarını ve ayrıca hükümet üyelerinin istifaları hakkında haberler yaymalarını emrettiler. Onların ‘gerçekleri’ ne olursa olsun, insanların seferberliği devam edecek.

20.00 İşgal edilen Hukuk Fakültesindeki yoldaşlar, avukatlardan Atina’da şu ana kadar gerçekleşen tutuklamalar hakkında bilgi aldılar. (Gözaltına alındıktan sonra salıverilenleri saymazsak) bugün 7 kişi tutuklandı ve ayrıca dünkü protestoda tutuklanan bir kişi daha var – tutuklananlardan ikisi çocuk yaşta ve çoğu polis tarafından sert bir şekilde dövüldü (kaburga kemikleri kırıldı vs.), tutuklananlardan en genci 15 yaşında. Muhtemelen ağır suçlarla ve ‘kapüşon-yasası’yla suçlanacaklar. 11 Şubat’ta Evelpidon mahkemelerinde (16. binada) savcı huzuruna çıkarılacaklar.

http://www.youtube.com/watch?v=rPfNxgxuhRM

http://www.youtube.com/watch?v=XzTnRF8vgc8

15.05 Sintagma’da önceden en azından bir protestocunun polis tarafından ağır bir şekilde yaralandığı teyid edildi.

‘Herhangi bir hapishane duvarının yanında durup insanlık tarihinin yozlaşmasından utanmayan biri, gardiyan ya da kör olmalıdır’

Bu sırada, Yunanistan çapında erkek ve kadın hapishanelerinde protesto seferberlikleri yayılıyor. Yunan hapishanelerinde sözde dekonjesyon sağlayan bir ‘adalet’ yasa tasarısı yakın zamanda parlamentoda reddedildi. Bu yasayla, en azından 1500 erkek ve kadın tutsak için olumlu bir işlevi olması ve birçoğununda serbest bırakılması bekleniyordu. Yasal koşulları ve yaşam koşulları için hapishanedekilerin toplu protestolrı devam etmekte. Şimdiye kadar ülke çapındaki bu seferberliğe katılan hapishaneler Grevena, Trikala, Larissa, Koridallos, Nea Alikarnassos–Girit, Corfu, Malandrino, Patras, Domokos, Nafplion, Thebes (kadın hapishanesi), Avlona’daki özel Gençlik Gözaltı Merkezi (çocuk hapishanesi), Chios, Nigrita–Serres, Komotini. Demokrasinin bu aşırı kalabalık cehennem çukurlarında protestocu tutsaklar hapishane yemeğini reddediyorlar veya baheye çıktıktan sonra içeri girmeyi reddederek günortasında isyana kışkırtıyorlar, bu arada, bunları birçok tesiste hapishanede çalıştırılan tutsakların grevi takip edecek (Alikarnassos ve Patras’ta tutsaklar greve başladılar bile). Protestocu tüm tutsaklar bilerek şartlı tahliyelerini veya hapishaneden ayrılmalarını riske atıyorlar, ve sürekli disiplin cezalarıyla ve (zaten mevcut gıda yetersizliği, ısıtma yetersizliği vs.nin ötesinde) işkencelerle tehdit ediliyorlar.

Toplumsal mücadelenin tutsaklarını unutanlar mücadelenin kendisinide unutmuş demektir.

15.00 Selanik, Kozani, Volos, Trikala ve Skopelos adasının aralarında bulunduğu çeşitli yerlerde gösteriler ve protestolar gerçekleşti. Korfu vilayet merkezinin yanısıra Larisa vilayet merkezide işgal edildi. Girit adasında protestocular şehirdeki insanları grev gösterilerine çağırarak Chania’nın çevre binasını işgal ettiler. İnsanlar Rethymno belediye binasınıda işgal ettiler. Girit, Kandiye’de (Heraklion) 50 anarşist ‘Ariadni’ süpermarketini bloke ederek aynı şirkette çalışan ve 15 gündür grevde olan depo işçileriyle dayanışmalarını gösterdiler. Aynı protestocular – işçilerinin 101 gündür grev yaptığı ve hala mücadele verdiği Aspropyrgos’daki ‘Yunan Çelik Fabrikasının’ sahibi – büyük sanayici Manesis’in hissedarı olduğu Alpha Bankasının bir şubesini bloke ettiler.

14.45 Atina Hukuk Fakültesi hala işgal altında. 18.30’da açık bir toplantı gerçekleştirilecek. Continue reading Yunanistan: Ülke çapında protesto seferberliğinin ilk günü – Kendimizi borçlardan kurtarmak için mevcut olanı yıkmalıyız.

Atina: Devrimci Mücadele davasında yargılanan yoldaşlarla dayanışmak için ticari radyoya müdahale eden anarşistler toplu halde gözaltına alındı

10 Ocak sabahı, Devrimci Mücadele (Epanastatikos Agonas, davaları sürüyor) davasıyla dayanışma grubuna mensup yaklaşık yirmi kişi, Kifisias Caddesi’ndeki ticari radyo flash.gr’ye girerek, yargılananlarla dayanışma mesajlarını iletmek için istasyonun yayınını kesti.

Radyonun yöneticisi ya da çalışanları resmi olarak polis müdahalesi talep etmemelerine rağmen bir sürü polis (motorsikletli DIAS birimleri, MAT gibi ekipler, sivil kıyafetli polisler ve diğerleri) olay yerine geldiler ve binayı kuşattılar. İçerde radyonun ofislerinde saatlerce mahsur kaldıktan sonra, öğlen saat ikide, dayanışma müdahalesine katılan anarşistler toplu halde gözaltına alındılar ve Alexandras Caddesi’ndeki polis merkezine götürüldüler: Polis ekipleriyle birlikte iki savcı da radyo istasyonunu basarak yoldaşları binadan çıkmaya zorladı; hepsi kelepçelendi ve cep telefonlarına el koyularak polis otobüslerinde tutuldular.

Haber yayılır yayılmaz, anarşistler polis merkezinin (GADA) önünde toplandılar. Dayanışma protestosuna yaklaşık 100 kişi katıldı (ön-toplanma noktası: Ambelokipi meto istasyonu).

Gözaltına alınan 20 kişi tarafından yayınlanan metin aşağıda:

Bugün, 10 Ocak 2012’de, anarşist/anti-otoriter hareketten yoldaşlar, 5 Ekim 2011’den beri Koridallos cezaevinde özel mahkemede süren Devrimci Mücadele davası için dayanışma kapsamında, ticari radyo istasyonu Flash 96 FM’e bir müdahale gerçekleştirdik.

Bu eylemi, dava sürecinin ve sanıkların politik söylevlerinin susturulması için uygulanan sessizlik duvarını ve politik direktifleri kırma çabası içinde gerçekleştirdik. Continue reading Atina: Devrimci Mücadele davasında yargılanan yoldaşlarla dayanışmak için ticari radyoya müdahale eden anarşistler toplu halde gözaltına alındı

Yunanistan: Aralık 2008 ayaklanmasından mahkum edilen anarşist André Mazurek’in davasından gelişmeler

Üç yıl sonra…

Tutuklanmasından üç yıl sonra, (Polonya kökenli) anarşist André Mazurek Yunan Devletinin hapishanelerinde tutulmaya devam ediyor. 9 Aralık 2008‘de, Kaningo meydanında (Atina merkez), Alexandros Grigoropoulos’un polis-katiller Korkoneas ve Saraliotis tarafından katledilmesinden sonra patlak veren çatışmalarda tutuklanmıştı.

Sonrasındaki davada, tutuklanması sırasında suçlayıcı hiçbir şey bulunmamasına rağmen, André, aralarında en ağırları patlayıcı (molotof kokteyli) bulundurmak ve kullanmak, polis memurunu öldürmeye teşebbüs etmek olan çeşitli suçlardan 7 yıl ağır hapis cezasına, 4,5 yıl (hafif) hapis cezasına çarptırıldı.

Bu bağlamda, yoldaşın “batçi, gurunia, dolofoni” (polisler, domuzlar, katiller) sloganı dışında hiç yunanca bilmemesi önemli rol oynadı; çünkü böylece hakkındaki suçlamalarla ilgili bilgisi bile olmadan ve kendini doğru düzgün savunamadan mahkum edildi. André dövüldükten ve sorguya çekildikten hemen sonra polis merkezine gelen Polonya elçiliğinden çevirmenler, Yunan yetkilileriyle tamamen uyum içinde, André’nin politik kimliğini bildikleri için, söylediklerini bilerek farklı çevirdiler. Aynı sahne davada da tekrarlandı.

Şu anda, Aralık 2008 ayaklanması nedeniyle devletin tutsak ettiği tek kişi André’yken, katil Vasilis Saraliotis yunan adaletinin nimetlerinden faydalanarak yakın zamanda serbest bırakıldı.

Bir kez daha devletin gaddarlığına boyun eğmeyip, bununla savaşanlara, kanıt olsun olmasın, işkence edildiği ve mahkum edildiği kanıtlanmış oldu. Şu anda, André Mazurek, Larissa hapishanesinin 2. kanadında tutuluyor. 11 Haziran 2012, Temyiz Mahkemesi başvurusunu değerlendirecek. Orada, ilk davada ortaya çıkan iki polis yerine bu sefer on tane polisin tanıklığıyla karşı karşıya gelecek. André, ayrıca, Polonyalı yetkililer onu hedef aldığı için, hapis süresini tamamladıktan sonra suçluların iadesi muamelesiyle karşı karşıya da kalabilir.

Not: Bu metni, Andre’nin durumu hakkında arkadaşlarını bilgilendirmek ve cezaevinin içinden, duvarların içinde ve dışında mücadele verenler için bahis konusu olması için yazdık.

André Mazurek’in cezaevi arkadaşları:
Spyros Stratoulis
Dan Carabulea
Giorgos Karagiannidis
Yannis Gelitsas
Olivio Tzetzeskou
Tasos Boyannis
Elias Karadouman

kaynak: athens.indymedia.org
+ internationalAforum

Atina: ‘Hepimiz potansiyel tutuklularız’

2001’de 8.343 tutuklu
2011’de 11.674 tutuklu
Son 5 yılda 6 yeni cezaevi

Bildiğimiz kadarıyla Yunan cezaevlerindeki mevcut koşullar:
Aşırı doluluk, çıkış izinlerinin yasadışı/keyfi reddedilmesi, cezaevi personelinin işkence ve kötü muamele yapıtığı suçlamaları, yetersiz tıbbi bakım ve ilaç tedavisi, psikotropik ilaçların kontrolsüz kullanımı, insanlık dışı transfer koşulları, ısıtma, yiyecek, temel ihtiyaçlar, tıbbi bakım, rehabilitasyon alanlarında devlet kesintileri vs.

Bu yüzden ve özellikle tutukluların topluma yapılan saldırılardan daha fazla etkilenmeleri nedeniyle, Holargos-Papagou halk meclisi olarak, bizim için fazla onlar için kıt olan şeyleri, Thiva’daki kadın hapishanesindeki ve Avlona çocuk hapishanesindeki tutuklulara sunmaya karar verdik. İhtiyacınız olmayan kıyafetler (özellikle astarsız, kapişonsuz, metal parça içermeyen kadın ve çocuk giysileri), banyo malzemeleri (sabun, şampuan, hijenik peçeteler), kitaplar ve telefon kartlarınızı, 3 Aralık’ta 12:00-15:00 arasında Perikleus sokağındaki alışveriş merkezinin önündeki bedava pazara ve her çarşamba ve cumartesi saat 19:00‘daki Holargos belediye avlusunda yaptığımız halk meclisine getirmenizden memnuniyet duyacağız.

Tutukluların günlük mücadelelerine ufak bir katkımız olmuş olsun. Özgürlüklerinin yanısıra insan haklarından da mahrum kalmalarına izin vermeyelim.

Holargos-Papagou Halk Meclisi

CASTOR 2011: Yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuk

Yaklaşık beş buçuk günlük bir yolculuktan sonra, Fransa’da Normandy’de, Alman nükleer atıklarının onüçüncü teslimatı gerçekleşti. Pazartesi akşam saat 10’da, yük, Almanya’nın kuzeybatısında bir köy olan Gorleban’daki ‘geçici’ depoya ulaştı. Polis (bildiğimiz kadarıyla) 416 kişiyi coplarla, gazla, köpeklerle, atlarla ve tazyikli suyla yaralayarak protestoculara karşı şiddet uyguladı ve yasaları büyük ölçüde ihlal etti.

25,000 aktivistin katılımı şimdiye kadar ülkede görülen en yüksek ikinci rakamdı. Sefere karşı direniş, polis şiddetinin kınanması ve aynı zamanda anti-nükleer duyguların diriltilmesiyle Fransa’da başladı.

Barışçı oturma eylemleri, tren yoluna zarar verilmesi, zincirleme eylemleri, polis ve polisin altyapısına karşı militan eylemler gibi birçok eylem gerçekleşti.

Trenin (CASTOR) geçtiği yol üzerindeki kasabalarda birçok olay yaşandı. Luchow’da (Almanya) öğrencilerin örgütlediği 2,000 kişi, Metzingen’de (Almanya) 3,000 kişi gösterilere katıldı ve tabii ki Dannenberg’de katılımcı sayısı 25,000’le en yüksek seviyeye ulaştı.

Tüm yol boyunca, küçük yada büyük bir çok aktivist grubu, yolu bloke ederek, raylara kilit vurarak, CASTOR treninin ilerleyişini yavaşlattı. Polis kimyasal (Metzingen) ve biber gazı eklediği tazyikli su kullanarak göstericileri dağıtmaya çalıştı.

Bu, yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuktu. Nakliyatın bedeli de nükleer atık nakliyatı tarihinde bir rekora işaret ediyor. Hükümet bu sevkiyatın gerçekleşmesi için tahmini 33.5 milyon yuro harcadı.

[vimeo]http://vimeo.com/32809163[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32708245[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32680806[/vimeo]

Wendland’de ve her yerde nükleer tesislere karşı direniş sürüyor.

Gerçekleşen olayların almanca ve ingilizce özeti için: linksunten.indymedia.org

Khalkida davası: Anarşist yoldaşlar Alexandros Kossyvas, Michalis Traikapis, Maria Economou ve Venos Polykretis aklandı

Bankalar insanları soymayı bıraktıklarında, insanlar da bankaları soymayı bırakacaklar.

30 Kasım 2011, çarşamba, Psakhna’daki (Evia) banka soygunuyla suçlanan tüm yoldaşlar aklandı! Act for freedom now!‘ın yeni sitesinde konuyla ilgili haberleri heyecanla bekliyoruz.

Davanışmanın faydasını olgusal olarak ispatlayan tüm yoldaşlarımıza çok teşekkürler. Savaş tutsaklarına özgürlük için anarşist mücadelemize devam etmeliyiz.

Kimse aramızda “masum” aramasın. Biz tekrar tekrar “suçlanan”ın tarafındayız. Fakir iblislerin, göçmenlerin, kanun-dışıların, soyguncuların, “terörist”lerin yanındayız. Ve hep burda kalacağız; önce, şimdi ve her zaman.

Atina: 1 Aralık’ta genel greve çağrı posteri

1 Aralık’ta genel grev ve gösteri
Herkes sokağa!

Saat 11.00’de, Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi önünde toplanma
Saat 10:30’da, Kyprou ve Patission Parkında ön-toplanma

Sömürü, yoksulluk, baskı, korku ve ırkçılığa karşı.
Çalışanlar, işsizler, gençler, yerliler ve göçmenler ortak direniş.
Her türlü toplumsal ve çalışma alanında öz-yönetim mücadelesi.
Eşitlik, dayanışma ve özgürlüğe dayalı yeni bir toplum yaratmak için.

Kipseli/Patissia mahalleleri direniş ve dayanışma meclisi
kaynak: sakakp

Atina: Açlık grevi yapan cezaevi mahkumu Panagiotis Avdikos’la uluslararası dayanışma için ACİL çağrı

Uzun bir açlık grevinden sonra Panagiotis Avdikos şu anda Koridallos cezaevinin Aghios Pavlos ‘hastane’sinde tutuluyor.

18 Nisan 2011’de, uyuşturucu bulundurma suçlamasıyla, evinin önünde tutuklanmıştı. Yunan demokrasisinin zindanlarına hapsedilmesine yolaçan bu polis komplosunu protesto etmek için hemen açlık grevine başlamaya karar vermişti.

2011 Mayıs’ından beri (Ağustos ayında kısa bir ara vererek) açlık grevi yapıyor. Serbest bırakılmasını reddeden ve böylece barbar ve vahşi hapishane sistemini koruyan otoritelerin ihmali nedeniyle şimdi Panagiotis hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.

29 Kasım Salı sabahı, Komotini’de (kuzey Yunanistan) Anarchist Hangout Utopia A.D.‘den yoldaşlar şehrin merkezindeki bazı yerlerin yanısıra mahkeme ve hukuk firmalarının önlerinde de metinler dağıtarak anarşist bir müdehale/karşı-bilgilendirme eylemi yaptı. Hukuk Bürosuna da bu metinleri verdiler. Broşürler genel olarak mahkumun mektuplarını içeriyordu.

Korintli Mahkumlarla Dayanışma Grubu
Korint’in Antistrofi Metrisi Kolektifi

Panagiotis Avdikos’a destek olmak için toplanma çağrısı:
3 Aralık saat 15:00’de Koridallos cezaevi önünde.

Panagiotis Avdikos’a özgürlük ! Hemen !
Hapishane duvarlarına son ! Katil-Devlet’e son !
Dayanışma silahımızdır !

Belçika: Ostende NoBorder grubunun kuruluşu

22 Kasım 2011‘de Belçika’da yayınlanmıştır.

Belçikada bir liman kasabası olan Ostende’de, yakındaki ormanda kalan göçmenlere yapılan baskı artıyor.  Her gün limanda yürürken “kamu düzenini bozmak” suçundan yirmi kadar insan 12 saat hapsediliyor; 60 yeni hücre inşa ediliyor. Yiyecek ve giyecek dağıtım merkezlerinde kimlikler kontrol ediliyor; bir evsiz merkezi zorla kapatıldı.

Bu baskıya tepki olarak, bir grup insan, Ostende No Border’ı oluşturdu. Yardım etmenizi ve bağış yapmanızı rica ediyorlar, lütfen onbegrensdoostende@yahoo.com e-mail adresinden iletişim kurun.