Tag Archives: işgalevi

İstanbul: Kadıköy’de yeni bir işgalevi

Dün (31/3/2014 Pazartesi) Kadıköy‘de bir bina işgali gerçekleştirdik.

Bina 1951’de inşa edilmiş. Bu bina, tasarımı ve fiziksel özellikleri bakımından niteliksiz tonlarca beton apartmanın inşaa edilmesiyle sonuçlanan inşaat patlamasından önce yapılması bakımından özel bir bina. Kullanılan malzemenin (betonarme) kaliteli olması, yıllarca (15-20 yıl) kullanılmamış olmasına rağmen çatının fazla bir hasara uğramamış olmasının da etkisiyle görece iyi durumda. Bina yakın zamanda yangın tehlikesi atlatmış. Çevredeki insanlar yangının binayı geçici barınak olarak kullanan tinercilerin ihmali sonucu çıktığını söylüyorlar. Yangından sonra belediye zemin katın kapı ve pencere boşluklarını duvarla örmüş. Bina yapıldığı dönemin örneklerinden çokazının günümüze ulaşmış olması ve özgün tasarımı bakımından korunmaya değer. Mimar zamanın modernist akımından etkilenmiş aynı zamanda geleneksel türk-anadolu evlerinden feyz almış gözüküyor. Her kat bir holü çevreleyen odalar ve birer adet banyodan oluşuyor. En üst katta çevreyi iyi gören ve odaları çevreleyen geniş teras ve balkona yer verilmiş. Bunlar çok keyifli ve çevreye hakim açık alanlar. Mimarın kim olduğunu halen bilmiyoruz ama araştırırsak bir takım verilere ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Şimdi gelelim işgal eyleminin nasıl ve neden yapıldığına…

İşgal 10-15 kişinin inisiyatifiyle gerçekleşti. Don Kişot işgalinin öncüleri diyebileceğimiz kişiler ve Beşiktaş’ta işgalevi girişiminde bulunan bir başka gruptan insanların birararaya gelmesi ve ortak hareket etmesi söz konusu. Daha önce Don Kişot işgalinde bulunan insanların Don Kişot’un geldiği son noktadan duydukları memnuniyetsizlik onları motive eden faktörlerden biri. Başka bir yazının konusu olabilecek bu durum için işin içinde çok da fazla olmayan biri olarak şimdilik şunları söyleyebilirim. Don Kişot’a sonradan katılan ve karar verme mekanizmasını kendilerinde yoğunlaştıran Yeldeğirmeni Dayanışması’nın inisiyatif alma durumunu (kişisel yada kollektif teşebbüs kabiliyeti) başlangıçtaki seviyeden aşağılara çekmesi ve eylemden ziyade teorik analizlere ağırlık vermesi ve bunların sonucu olarak da mekanın efektif şekilde kullanılamaması bir takım insanlarda memnuyetsizlik tatminsizlik yarattı. Toplumdan dışlananları (evsiz, serseri, mülteci vs.) dışlayan bir tutumun sergilenmesi mevcut duruma getirilen bir başka eleştiri. Yardım için toplanan giysilerin olduğu odaların aylar geçmesine rağmen hala düzenlenememesi mekanın efektif kullanılmamasına bir örnek olarak verilebilir. Bu durum aynı zamanda toplananların ihtiyaç sahiplerine ulaşamaması anlamına da geliyor. Herşeye rağmen Don Kişot’ta insanlar toplanıp fikir alışverişinde bulunup, sunumlar, film gösterimleri yapıyor. Çevredeki benzer motivasyonlarla teşebbüs edilen mahalle evi, bostan, fabrika işgalleri gibi hareketler için bir bağlantı noktası oluşturuyor. Sosyal merkez işlevine odaklanan bu mekanın bazı artı noktaları bunlar. Bu deneyimlerden çıkarılan dersler ve farklı işlevlere cevap verebilecek başka bir mekan ihtiyacı yeni işgalin motivasyon kaynağı.

İşgalden 3-4 gün önce çevredeki insanları tanımak ve hareketle dayanışma eğilimlerini görmek amacıyla sokakta dolaştık. Binanın karşısında İtfaiye binası ve geniş bir otopark alanı var. Hemen yanımızda desteğini bizden esirgemeyen bir bisikletçi var. Sokakta yakınlarımızda manav, takı dükkanı, giysi mağazası, kanatçı, sucu, gibi dükkanlar var. Eylemimize genel olarak olumlu bir bakışları olduğunu düşünüyoruz. Yardıma ihtiyacımız olup olmadığını soranlar çoğunlukta. Bir de evsizlerin yakın çevrede dolaştığı bir bölge. Yağmurlu günlerde pabucu patlak dolaşan donmamak, hasta olmamak için sabaha karşı ateş yakmak zorunda olan insanların diyarı. Binanın yangın tehlikeleri geçirmiş olması bu yüzden. Algılarını tiner, yapıştırıcı gibi maddelerle köreltmedikleri zaman hayatlarını çekilmez bulan insanların kapı ve pencerelere duvar örülmeden önceki sığınağı. İçerde duvarda bir sığınmacının diğerlerine önemli bir duruma parmak basan tehdit içeren mesajı: “Buralara işeyenin anasından başlarım”. Anasız bir dünyada çok ağır çeken bir küfür. Aklımdan hemen küfürsavar bir cevap geçiyor “Önce anamı bulman lazım.”

Oraya saat beş buçuk civarı gittiğimde binanın duvarları ve kaldırım taşları boya bombalarıyla ve şablonlarla rengarenk boyanmış, pankartlar asılmıştı. Bay Samsanın bir resmi, “Seçimle gelmedik, seçimle gitmeyeceğiz”, “Sınırsız, sınıfsız, sürgünsüz dünya”, Mülk böceklerindir” gibi şeyler. Yukardaki balkondan asma bir merdiven sarkıyordu. karşıdan da birileri yakındaki çeşmeden doldurdukları su dolu plastik galonlarla geliyorlardı. Yukarıda 5-6, aşağıda sokakta olanlara tırmanmayarak katılan 10-15 insan vardı. Asma merdivenle balkona tırmandım. Aşağıdan birinin merdivenin alt basamağını tutup ipi germesi gerekiyordu. Evi görünce büyülendim. Ortak kurulmaya çalışılan başka bir hayat için mükemmel bir boşluk dizgisi. Mekan harika çözülmüş. Tüm çevreyle görsel ilişki kurabilen, keyifli ortamlara olanak veren bakım görüp, muhafaza edilmesi gereken eşsiz bir bina.

Merak edip yukarı aramıza gelme inisiyatifini gösteren insanlar içeride olmasını beklediğimiz ruh halini kat kat yükseklere taşıdılar. Merdiveni tırmanırken salgıladıkları adrenalin içeride insanlarla tanıştıklarında salgıladıkları serotoninle birleşince muhabbetin tadından yenmedi. Hava karardığında kalanlardan 8 kişi kendimizi, birbirimizi ve binayı kutladık. Kutlamaya 2 davetsiz yepisyeni misafir daha geldi. Sonrasında tek tek merivenden indik, son kalanımız merdiveni toparladı, iple aşağı indi ve yolumuza devam ettik.

Ertesi gün saat 2 civarı omzumda kürek, faraş elimde süpürgeyle oraya vardığımda yukarıda temizlik başlamıştı. Gün boyu meraklı hevesli yeni insanlar dandik, pek güvenli olmayan asma merdivenimizden tırmanmaya cesaret ederek kendileri ve yapabildikleriyle aramıza katıldılar. Yer süpürüp, duvar kazıdık. Moloz çıkarıp, şişe topladık (Tinercilerin içecek tercihi çamlıca gazozları.), Zamanın duvarda buraktığı izlere baktık. Çok sayıda Bisiklet lastiği vardı onlara daha pek dokunmadık. Bir ara merdivenimiz servis dışı oldu ama bir saate aramızdan biri geçici olarak bu problemi çözdü. Yeni bir merdiven düzeneği düşünmek şart.

Gün boyunca sokaktan geçen her yaştan insanın olanlara karşı merakları, heyecanları, ilgileri gün boyunca keyfimize keyif kattı. Herkese aferin… Şimdilik bu kadar.

İstanbul: Özgür Ortak Alan 1903

22 mart 2014

1903 senesinde taş ve tahtayla vücut buldum. İnsan fikri ve emeğinin ürünüyüm.

Birçok şey yaşadım.

İşçilerin gayreti, çocukların koşuşturmacaları ve kahkahaları, öğretmenlerin vaazları… Sonrasında insanlar tarafından terk edilişim; rutubetli duvarlarım, akıtan tavanlarım…

Öyle bir zaman geldi ki beni terk ederek benimle kurduğunuz bağları tamamen kopardınız. Bizim birbirimizle olan bağlarımızı da zamanla daha fazla kopardınız. Aramıza koyduğunuz duvarlara, yollara her geçen gün yenilerini eklediniz. Bizi tellerle çevirdiniz.

Bizi hapsettiniz. Neden?

Birbirinizden koptunuz çünkü. Kuşku ve korkulara kapıldınız. Bir kısmınız bundan beslendi. Hem de bizim üzerimizden çevirdiği oyunlarla. Bu insanlar bencildi ve hep daha çoğunu isteme hastalığından muzdariptiler.

Burada olmadığınız 40 sene boyunca bahçemdeki bitkilerin büyümesini ve fareler, örümcekler, kertenkeleler, kuşlar, kedilerin yaşamını izliyorum.

Farkettim de son zamanlarda birbirinizle tekrar bağlar kurmaya başladınız. Korkularınızı yendiniz. Kuşkularınızda haklıydınız.

Taşkışla’nın rahmetli Topçu Kışlası’nın mezarı üzerinde olanlar hakkında anlattıkları kulağıma çalındı.

Çok ses çıkardınız. Bu sesler sizin boş diyebileceğiniz benim odalarımda yankılandı. Sokaklarınızın sesleri. Sizi duydum.

O kurduğunuz bağları geliştirmek için bize ihtiyacınız olduğunun farkındayım. Bizim de ayakta kalmak için size ihtiyacımız var.

Sizin geçmişiniz ve bizim geçmişimiz beni bu noktada size tekrar bağladı.

Uyanma zamanı geldi. Hem bizim hem sizin için.

Sizi provoke etmekten memnunum. Hoşgeldiniz.

ÖOA

Almanya: Hamburg sokaklarından 21 Aralık 2013 raporu

http://www.youtube.com/watch?v=Fvqctsf5Wwc

Rote Flora işgalevinin boşaltılması, mültecilerin ülkede kalma hakkı ve Esso konutlarından tahliye edilen insanlarla dayanışma amacıyla yapılan eyleme katılmak için 21 Aralık’ta binlerce kişi Hamburg’a geldi. Binlerce otonom eylencinin yüzlerce polisle Hamburg’da karşı karşıya geleceği bu günün kaotik bir gün olacağını herkes biliyordu. Yinede olaylar sandığımızdan farklı gelişti.

Rote Flora’nın önündeki ön-buluşmanın öğlen saat 2’de, büyük uluslararası gösterininse 3’te yapılacağı planlanmıştı. Binlerce insan daha öğle ortasında buraya gelmişti bile. Atmosfer harikaydı; insanlar coşkuluydu ve protestoyu sokaklara taşımak istiyordu. saat 3 olduktan hemen sonra yürüyüş başladı. Yürüyüş yılın en büyük gösterisi olmasının yanısıra aynı zamanda en kısasıydı. Polis, yürüyüşün 20. metresinde bir köprünün altında kalabalığı durdurdu. Polisler, aktivistleri durdurmak için hemen bibergazları ve coplarıyla saldırıya geçti. Birkaç saniye sonra iki toplumsal müdahale aracı, göstericileri başladıkları noktaya geriletmek amacıyla onlara katıldı.

Bunun üzerine eylemciler taşlar, şişeler ve havaifişeklerle karşılık verdi. İnsanlar, gittikçe daha fazla polis önüne gelene vurarak hücum ettiği için geriye doğru sürüldüler. Sonunda yüzlerce insan polisle çatışmasına rağmen hiçbir şansları yok gibi gözüküyordu çünkü tekrar tekrar saldıran zırh kuşanmış yüzlerce polis sözkonusuydu. Bir başka problem ise etrafta polise fırlatacak fazla birşey olmamasıydı. Birçok insan, o gün polisle çatışmaya hazırlıklı olmasına rağmen, polisin bu kadar çabuk şiddet uygulaması nedeniyle daha başlangıçta paralize oldu. Eylemciler çöpkutularından, yakındaki restorandan buldukları masalar ve banklardan barikat oluşturdular. 30 dakikalık çatışmadan sonra polis Rote Flora’nın önündeki mekanı kontrol altına aldı. Bunu gören herkes o gün Hamburg’ta büyük bir gösteri olamayacağını anladı. Bu yüzden insanlar eylemi şehrin sokaklarına yaymak için farklı bir strateji geliştirdiler.

Polis göstericilere saldırdıktan kısa süre sonra bazı eylemciler hemen uzaklaşmaya çalışmışlardı; insanlar yürüyüşün devam etmeyeceğini anladıkları için bölgeyi terkedip şehirde kendi ufak çaplı eylemlerini yapmak istediler. Neredeyse tüm sokaklar polisler tarafından bloke edilmiş olmasına rağmen, birçok eylemci olay yerini terketmeyi başardı. Sonra şehrin tamamında kendi kendine gelişen eylemler yapılmaya başlandı. Kimi yerde sadece 50 kişiden oluşan, kimi yerlerdeyse binden fazla insandan oluşan gruplar sokaklarda yürüyerek, polise, bankalara, Mcdonalds ve Vodafone gibi büyük şirketlerin dükkanlarına saldırarak, barikatlar kurarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hamburg’un her yerinde havaifişek sesleri ve insanların attığı sloganlar duyulabiliyordu. İnsanlar birisinin harekete geçmesini beklemiyor, herkes kendisi tekrar tekrar harekete geçiyordu. Polis çoğu zaman sadece bizi kovalayarak bu doğrudan eylemleri engellemeye çalıştı ve anlaşılan yeterince kapasiteleri yoktu ki gün boyunca sadece ancak 20 kişiyi bir suçla itham ederek gözaltına almayı başarabildiler.

Bu protesto bir ‘zafer’miydi yoksa ‘yenilgi’miydi karar vermek zor. Başta planladığımız gösteriyi gerçekleştirmeyi başaramadık. Şu açık ki polis, Hamburg’daki şu üç mücadelenin birleşmesini engellemek istedi: Rote Flora işgalevi, göçmen mücadelesi ve Esso konutları. Ama bir yandan da Hamburg son yıllardaki en büyük ayaklanmasına tanık oldu ve protestoyu merkezsizleştirdiğimizde durum üzerindeki kontrolünü kaybetti.

Kişisel olarak ben gösterimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Eylemciler, Rote Flora işgalevinin tahliye edilmesine tahammül etmeyeceklerini ve bu durumun Hamburg yönetimi, polis ve sermaye için tam bir kaosla sonuçlanacağını gösterdiler. Sonuçta polislerin arkalarını dönüp kaçmak zorunda olduğu durumları deneyimlemek her zaman güzeldir.

Flora bleibt! Rote Flora kalacak!

Girit: İşgalevleriyle ilgili video

işgalevleri bizim evimiz
yoldaşlarımız da bizim evimiz
bizim evimiz dayanışma
bizim evimiz sokaklar
bizim evimiz içimizde yanan ateş
ve kimse bizi bu evden tahliye edemez
ne kadar çok duvar örerseniz örün
bizi karşınızda
özyönetim, otonomi, eşitlik, antiotoriterizm için
mücadele ederken bulacaksınız

Tüm mücadele edenlerle dayanışma
Kandiye, Girit’ten anarşistler/antiotoriterler (Ocak 2013)

Atina: İşgalevlerini savunan 10.000’den fazla gösterici protesto yürüyüşü yaptı

Anarşist/anti-otoriter hareketin düzenlediği en büyük gösterilerden biri 12 Ocak’ta Atina’nın merkezinde gerçekleşti.

Göstericiler öğleden sonra Propylaea’da toplanmaya başladı ve saat 2 olduktan kısa bir süre sonra Villa Amalias’ın tekrar işgali sırasında gözaltına alınan 92 yoldaşın tutulduğu Evelpidon adliye’sine doğru yürüyüşe geçtiler.

Çoğunluğu anarşist/antiotoriter hareketten ama aynı zamanda sol örgütlerden de göstericilerin olduğu yürüyüşe 10.000’den fazla kişinin katıldığı tahmin ediliyor.

Şehrin heryerine yerleştirilmiş anti-isyan ekiplerinin yanısıra motorsikletli birimler ve bir gözetleme helikopteriyle polis varlığı çok fazlaydı. Panepistimiou ve Patision caddelerinin kesiştiği yerden itibaren göstericiler iki taraftan polis kordonuna alındılar. Gerilimin yükseldiği birçok an oldu, hatta iki kez kimyasal gaz kullanıldı, ama hepsi bu.

Göstericiler Adliye’nin önünde yarım saatten fazla kalarak yargılanan yoldaşlarına desteklerini gösterdiler ve sonra Exarchia’ya doğru yürüyüşlerini sürdürdüler ve gruplar halinde ayrılarak dağıldılar (fotoğraflar).

mani-12-enero-puente

Özgürleştirilmiş mekanlara yapılan baskılar ve Villa Amalias’ın tahliye edilmesi:

20 Aralık 2012’de sabah saat 7’de  polis, Villa Amalias işgalevine baskın düzenlemişti. O sırada içeride bulunan altısı Yunan, ikisi Alman toplam sekiz kişi ve olayı öğrenip dayanışmak için gelenler gözaltına alınmıştı.

Villa Amalias geçmiştede birçok kez polis tarafından tahliye edilmiş ama tekrar tekrar yeniden işgal edilmişti. Şunu belirtmek gerekir ki bina 1860 civarında inşa edilmiş ve 1990’dan beri işgalcilerin ve onlarla dayanışma içindeki insanlar sayesinde korunmuş ve bakımı sağlanmıştı. Villa Amalias’taki işgalciler faşist ve ırkçı şiddete karşı mücadele verdikleri gibi aynı zamanda sömürücüleri, uşakları, pezevenkleri ve uyuşturucu tüccarlarını da ifşa ederek bunlara karşı savaş verdiler. Farklı kültürlerin birarada yaşamasını ve öz-örgütlenmeyi desteklediler.

Villa Amalias baskınını protesto etmek ve gözaltına alınanlarla dayanışmak için Yunanistan’da ve diğer ülkelerde birçok eylem gerçekleşti.

21 Aralık 2012’de, sabah erken saatlerde, Atina’nın Sepolia bölgesindeki KEP (sözde ‘Vatandaşların Hizmet Merkezi’) binasında patlama oldu. Kendilerine Öfkeli Anarşistler diyen bir grup eylemi üstlendi.

22 Aralık’ta Xanadu sosyal mekanı faşistler tarafından kundaklandı.

İşgalevinde gözaltına alınan 8 kişi (5’i her ay polis karakolunda imza atma şartıyla), 24 Aralık’ta serbest bırakıldı.

24 Aralık gecesi Atina’nın eski belediye binasına boya bombaları atıldı. Aynı gün Hamburg’da dayanışma gösterisi düzenlendi. AmsterdamStockholm, Londra, Goa, San Francisco ve dünyanın daha birçok yerinde dayanışma eylemleri gerçekleşti.

28 Aralık’ta polis ASOEE’ye (Atina Ekonomi ve İşletme Üniversitesi) sokak satıcılarının yasal olmayan ticari faaliyetini şikayet eden birinin ihbarını bahane ederek saldırı gerçekleştirdi. Faşist polis çoğunluğu göçmen olan sokak satıcılarını ellerinde coplarla kovaladı. Göçmenler her zamanki gibi üniversite binasının avlusuna sığındı. Ama asıl hedefleri buradaki stüdyolardan biri ve çatıdaki 98FM Atina Özgür Radyo İstasyonu’nun vericisi ve ekipmanı olan polisler yanlarında savcıyla gelmişlerdi ve savcı hemen bir  arama izni ayarlayıverdi. Böylece içerideki 16 kişiyi tutuklamanın yanısıra 5 katlı binanın bodrum katındaki öz-yönetim prensibiyle işleyen öğrenci mekanına baskın düzenlemiş oldular.

Villa Amalias ve ASOEE’deki saldırılara öfkelenen bir grup 30 Aralık’ta Atina’nın güneyindeki bir semt olan Halandri’deki bölge mahkemesine yangın cihazı yerleştirdi.

4 Ocak 2013’te Atina valisi Technopolis Belediye Endüstri müzesinde sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı.

9 Ocak’ta sabah erken saatlerde Villa Amalias tekrar işgal edildi. Polis defalarca içeriye gaz bombaları attı. 9.20’de destek birimler geldi, camları kırdı ve içerideki 101 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerden 92’si sonraki günler mahkeme önüne çıkarıldı. Bu sırada Villa Amalias yakınlarındaki Victoria meydanında yaklaşık 200 kişi toplandı. Aynı anda 40 dayanışmacı DIMAR partisinin Metaxourgeio ofisini işgal etti ve buradan 12 Ocak’ta gerçekleşecek olan büyük gösterinin çağrısını yaptılar. Polis baskın yaptı ve işgalcileri gözaltına aldı. Gözaltıları takiben 150 kadar dayanışmacı tarafından Sintagma’daki Ekonomi ve Finans Bakanlığı binasına spontane bir gösteri yürüyüşü gerçekleştirildi. Polis tarafından saldırıya uğradılar ve kovalandılar.

Aynı gün saat 15:00 civarı, polis, Atina’daki bir başka işgalevi olan Skaramanga’ya baskın düzenledi. İçerideki 7 kişiyi ve binanın önündeki bir kişiyi polis karakoluna götürdüler. 8 kişiden 7’sini tutukladılar daha sonra 24 Ocak’ta mahkemeye çıkmak üzere serbest bıraktılar. Akşam, Merkez Polis Karakolu önünde yaklaşık 1500 kişi olayları protesto etti.

[vimeo]https://vimeo.com/57096191[/vimeo]

10 Ocak’ta öğlen Villa Amalias’ın önüne gelen kamyonlara içeriden taşınan eşyalar yüklendi.

12 Ocak’ta Atina’daki 10.000 kişilik büyük gösterinin yanısıra Yunanistan’ın birçok yerinde, Selanik, Patras, Chania, Rethymnon and Heraklion (Girit), Midilli (Lesvos), Naxos, Trikala, Arta, Preveza, Ioannina, Xanthi ve Kozani’de dayanışma eylemleri gerçekleştiriliyordu.

2.baskın sırasında gözaltına alınıp yargılanan 92 tutuklunun hepsi akşam saatlerinde polis karakoluna imza vermek şartıyla serbest bırakılmıştı.

Yunanistan’daki birçok özgürleştirilmiş mekan baskı altında tutuluyor, saldırılara maruz kalıyor. Bunlardan bazıları VOX işgal edilmiş sosyal merkezi (tekrar işgal edildi), Atina’daki ‘Panteion’ konut projesi (tahliye edildi),  Corfu’daki Draka işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı), Agrinio’daki Apertus işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı, hala işgal altında), Veria’daki ‘Afroditis 8’ otonom mekan (tahliye edildi, işgalciler yargılanıyor), Atina’daki işgal edilmiş belediye pazarı Kypseli (tahliye edildi, aylarca korumaya alındı ve şimdi belediye tarafından işletiliyor), Rethymnon Üniversitesindeki öz-yönetimli mekan (iki kez faşist saldırıya uğradı, tekrar işgal edildi), Selanik’teki Delta işgalevi, Atina’daki Villa Amalias (tahliye edildi), Xanadu sosyal mekanı (faşistlerce kundaklandı, hala işgal altında), Atina’da ASOEE’deki öz-yönetimli mekan, Atina’daki Skaramanga işgalevi.

Böyle bir dönemde 10.000 kişinin sokağa çıkıp yürümesi, devlet güçlerinin yaptığı bu baskının bir işe yaramadığını gösteriyor. Tam tersine anarşist/anti-otoriter hareket güç kazanıyor.

Atina: Exarchia’da Spyridonos Trikoupi sokağındaki işgalevi tahliye edildi

30 Ekim’de sabah saat 10’da, anti-isyan birlikleri, Exarchia meydanı çevresindeki sokaklara baskın düzenledi ve Spyridonos Trikoupi sokağındaki barınma amaçlı kullanılan işgalevini şiddet uygulayarak tahliye etti. İlk gelen bilgiye göre, yaklaşık 10 kişi Exarchia polis istasyonuna götürüldü.

Daha sonra gelen bilgiye göre ‘bina sahipleri’ işgalcilere dava açtılar. Gözaltına alınanlar 31 Ekim’de savcı karşısına çıkacakları güne kadar polis karakolunda tutulacaklar.

Selanik: Delta işgalevi tahliye edildi

Delta İşgalevi

12 Eylül Çarşamba günü yaklaşık saat 7:30’da, Selanik’te en az beş MAT anti-riot polis filosu ve EKAM özel baskıcı antiterörist birimleriyle dolu iki jip, Delta anarşist işgal evinin önünde sıralandılar ve kısa bir süre sonra binaya baskın gerçekleştirdiler.

Binanın içinden 10 kişi ve dayanışma için binanın önüne gelen sokaktaki insanlar gözaltına alındı. Ayrıca, işgalevinin yakınında toplanan daha fazla dayanışmacı polis tarafından kuşatıldı ve önleri kesildi.

Polisler (2007’den bu yana işgal altındaki) çok katlı binayı aradı ve bilgisayar, harddiskler hatta nakit para dahil olmak üzere işgalcilerin kişisel eşyalarına el koydu. Üstelik, polis, özel kuvvetlerin işgalevini istila ederken çektiği sessiz videoları resmi olarak yayınladı. Anti-riot birimleri binanın bulunduğu bölgeyi kuşattı ve girişi mühürledi.

Dayanışma için gelen ve gözaltına alınan herkes salıverildi.

İşgalevinde tutuklanan on yoldaş Selanik polis merkezine (GADTH) götürüldü.

Delta işgalevi’nin tahliyesi üzerine Selanik Politeknik Üniversitesinde, saat gece 1’de acilen bir anarşist toplantı yapıldı. Toplantıya katılan işgalevi kolektivinden üyeler de dahil yaklaşık 100 kişi şu kararları aldı:

i) 12 Eylül, saat 18:30’da Kamara’da karşı-bilgilendirme meclisi toplanarak, gözaltına alınan yoldaşlarla ilgili daha fazla bilgi beklenecek.

ii) Gözaltına alınanlar serbest bırakılmadığı takdirde saat 21.00’da Selanik polis merkezi önünde dayanışma gösterisi düzenlenecek.

iii) 13 Eylül’de, gözaltına alınanlar savcı önüne çıktığı takdirde Selanik adliyesi önünde dayanışma gösterisi düzenlenecek.

iv) 13 Eylül, saat 18:00’de dayanışma eylemleri örgütlemek üzere Selanik Politeknik Üniversitesi’nde toplantı düzenlenecek.

Durumun ciddiyetine rağmen, 13 Eylül çarşamba günü adliye önündeki dayanışmacı sayısı azdı. Dava ertesi güne ertelendi. Gözaltındaki 10 kişi Selanik polis merkezine geri transfer edildi. Akşam saat 11’de, yaklaşık 60 yoldaş polis merkezi önünde toplanarak Delta işgalcilerinin uzayan gözaltılarını protesto etti. (kaynak)

Yunanistan’da ve Yunanistan dışında Delta işgalevi’yle dayanışma eylemleri gerçekleşti.

Volos‘ta, 12 Eylül gecesi tahliye haberini alan yaklaşık 80 kişilik bir grup gece 01:10’da Aghiou Nikolaou meydanından başlayıp Palia meydanına kadar sloganlar atarak protesto yürüyüşü gerçekleştirdi.

Yunanistan’da Karaferye, Nikea, a href=”Livadya’da ve Kıbrıs‘ta pankartlar asıldı.

Delta işgaleviyledayanışma amacıyla asılan pankartlar

14 Eylül’ü 15’ine bağlayan gece Viyana‘da Yunan büyükelçiliğine saldırı düzenlendi. Bir pencere kırıldı ve cepheye birçok boya bombası atıldı.

İktidarın baskıcı oyunlarının hiçbiri cevapsız kalmamalı.
Dayanışma silahımızdır.

Delta işgalevi kalacak! Ellerinizi hayatımızdan çekin!

kaynaklar: 1, 2, 3, 4

Atina: Holargos’ta yeni sosyal işgalevi

İşgalcilerden acil çağrı

“Pazartesi günü, Katsimpiri ve Venturi sokağı 50 numarada bulunan özgürleştirilmiş sosyal alan Holargas’ın dışındaki insanların kimliklerini sorgulayan DIAS motorsikletli polislerinin gözdağına maruz kaldık. No pasaran! Kollektifleri, halk meclislerini ve bireyleri, 15 Kasım Salı günü 17.30’da Perikleous & 25 Martiou sokağındaki Holargos Belediye Binası’na çağırıyoruz. Ya köle ya da özgür olacağız!”

Indymedia Atina‘daki bir gönderiye göre 12 Kasım Cumartesi günü, Holargos-Papagu (Atina’nın kuzey banliyöleri) halk meclisi, Holargos’da terkedilmiş – mülk, ‘sahibi bilinmiyor’ diye sınıflanmış – bir binayı işgal ettiler. Evdeki eski parçaları dikkatlice toplayıp depoya koyduktan sonra çalışmaya başladılar. Bahçedeki yabani otları ayıkladılar, ağaçları budadılar, temizlik yaptılar, dışarıya çok miktarda çöp çıkardılar ve mekanı düzenlediler.

Tabii ki komşular ve polisler bu girişime kayıtsız kalmadılar. Komşular önceden terkedilmiş bu evi savunmaya geldiler. Kamu düzeni bakanı Christos Paputsis bir kaç blok ötede oturduğu için polisler besbelli endişelenmişlerdi. Önce, yerel departmanın iki devriye arabası geldi, ama nispeten çabuk ayrıldılar. İki saat sonra, DIAS motorsikletli birimler, sivil kıyafetli polisler ve yerel polis karakolunun güçlerinden oluşan küçük bir ordu işgalcilere yaptıklarının yasadışı olduğunu söylemeye geldiler. İşgalcilerin ‘araştırma’larını yapmış olduğunu ve bina üzerinde hak iddia eden birinin olmadığını anlayan polis gitmek zorunda kaldı. Ancak bir avukat ve halk meclisinin bir üyesi olan yoldaşımızın kimliğini saptadılar. İşgalciler evdeki işlerine devam ettiler ve komşulara ve gelen geçene yazı dağıttılar.

Aynı gün saat 19.00’da taktik meclisi gerçekleştirildi ve çok geçmeden bir devriye aracı geldi. Toplantı ertelenmedi ve insanlar Pazar günü tüm mahalleyi davet edecekleri kolleftif bir mutfak organize etmeye karar verdiler. Toplantının sona ermesinden kısa bir süre önce, yoldaş, yerel polis karakolundan bir tane daha tehdit telefonu aldı. Ayrıca, bir polis takımı işgal edilmiş konutun bir kaç metre önüne dizildi. Meclis üyeleri yoldaşlarını desteklemek için polis karakoluna gitti; binanın mülkiyeti konusu açığa kavuşmadı, bu nedenle başka bir polis tacizi gerçekleşmedi. Pazar öğlen kollektif mutfak yüksek bir katılımla, dayanışma ve dostluk ortamında gerçekleşti.