Tag Archives: Mart

İstanbul: Kadıköy’de yeni bir işgalevi

Dün (31/3/2014 Pazartesi) Kadıköy‘de bir bina işgali gerçekleştirdik.

Bina 1951’de inşa edilmiş. Bu bina, tasarımı ve fiziksel özellikleri bakımından niteliksiz tonlarca beton apartmanın inşaa edilmesiyle sonuçlanan inşaat patlamasından önce yapılması bakımından özel bir bina. Kullanılan malzemenin (betonarme) kaliteli olması, yıllarca (15-20 yıl) kullanılmamış olmasına rağmen çatının fazla bir hasara uğramamış olmasının da etkisiyle görece iyi durumda. Bina yakın zamanda yangın tehlikesi atlatmış. Çevredeki insanlar yangının binayı geçici barınak olarak kullanan tinercilerin ihmali sonucu çıktığını söylüyorlar. Yangından sonra belediye zemin katın kapı ve pencere boşluklarını duvarla örmüş. Bina yapıldığı dönemin örneklerinden çokazının günümüze ulaşmış olması ve özgün tasarımı bakımından korunmaya değer. Mimar zamanın modernist akımından etkilenmiş aynı zamanda geleneksel türk-anadolu evlerinden feyz almış gözüküyor. Her kat bir holü çevreleyen odalar ve birer adet banyodan oluşuyor. En üst katta çevreyi iyi gören ve odaları çevreleyen geniş teras ve balkona yer verilmiş. Bunlar çok keyifli ve çevreye hakim açık alanlar. Mimarın kim olduğunu halen bilmiyoruz ama araştırırsak bir takım verilere ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Şimdi gelelim işgal eyleminin nasıl ve neden yapıldığına…

İşgal 10-15 kişinin inisiyatifiyle gerçekleşti. Don Kişot işgalinin öncüleri diyebileceğimiz kişiler ve Beşiktaş’ta işgalevi girişiminde bulunan bir başka gruptan insanların birararaya gelmesi ve ortak hareket etmesi söz konusu. Daha önce Don Kişot işgalinde bulunan insanların Don Kişot’un geldiği son noktadan duydukları memnuniyetsizlik onları motive eden faktörlerden biri. Başka bir yazının konusu olabilecek bu durum için işin içinde çok da fazla olmayan biri olarak şimdilik şunları söyleyebilirim. Don Kişot’a sonradan katılan ve karar verme mekanizmasını kendilerinde yoğunlaştıran Yeldeğirmeni Dayanışması’nın inisiyatif alma durumunu (kişisel yada kollektif teşebbüs kabiliyeti) başlangıçtaki seviyeden aşağılara çekmesi ve eylemden ziyade teorik analizlere ağırlık vermesi ve bunların sonucu olarak da mekanın efektif şekilde kullanılamaması bir takım insanlarda memnuyetsizlik tatminsizlik yarattı. Toplumdan dışlananları (evsiz, serseri, mülteci vs.) dışlayan bir tutumun sergilenmesi mevcut duruma getirilen bir başka eleştiri. Yardım için toplanan giysilerin olduğu odaların aylar geçmesine rağmen hala düzenlenememesi mekanın efektif kullanılmamasına bir örnek olarak verilebilir. Bu durum aynı zamanda toplananların ihtiyaç sahiplerine ulaşamaması anlamına da geliyor. Herşeye rağmen Don Kişot’ta insanlar toplanıp fikir alışverişinde bulunup, sunumlar, film gösterimleri yapıyor. Çevredeki benzer motivasyonlarla teşebbüs edilen mahalle evi, bostan, fabrika işgalleri gibi hareketler için bir bağlantı noktası oluşturuyor. Sosyal merkez işlevine odaklanan bu mekanın bazı artı noktaları bunlar. Bu deneyimlerden çıkarılan dersler ve farklı işlevlere cevap verebilecek başka bir mekan ihtiyacı yeni işgalin motivasyon kaynağı.

İşgalden 3-4 gün önce çevredeki insanları tanımak ve hareketle dayanışma eğilimlerini görmek amacıyla sokakta dolaştık. Binanın karşısında İtfaiye binası ve geniş bir otopark alanı var. Hemen yanımızda desteğini bizden esirgemeyen bir bisikletçi var. Sokakta yakınlarımızda manav, takı dükkanı, giysi mağazası, kanatçı, sucu, gibi dükkanlar var. Eylemimize genel olarak olumlu bir bakışları olduğunu düşünüyoruz. Yardıma ihtiyacımız olup olmadığını soranlar çoğunlukta. Bir de evsizlerin yakın çevrede dolaştığı bir bölge. Yağmurlu günlerde pabucu patlak dolaşan donmamak, hasta olmamak için sabaha karşı ateş yakmak zorunda olan insanların diyarı. Binanın yangın tehlikeleri geçirmiş olması bu yüzden. Algılarını tiner, yapıştırıcı gibi maddelerle köreltmedikleri zaman hayatlarını çekilmez bulan insanların kapı ve pencerelere duvar örülmeden önceki sığınağı. İçerde duvarda bir sığınmacının diğerlerine önemli bir duruma parmak basan tehdit içeren mesajı: “Buralara işeyenin anasından başlarım”. Anasız bir dünyada çok ağır çeken bir küfür. Aklımdan hemen küfürsavar bir cevap geçiyor “Önce anamı bulman lazım.”

Oraya saat beş buçuk civarı gittiğimde binanın duvarları ve kaldırım taşları boya bombalarıyla ve şablonlarla rengarenk boyanmış, pankartlar asılmıştı. Bay Samsanın bir resmi, “Seçimle gelmedik, seçimle gitmeyeceğiz”, “Sınırsız, sınıfsız, sürgünsüz dünya”, Mülk böceklerindir” gibi şeyler. Yukardaki balkondan asma bir merdiven sarkıyordu. karşıdan da birileri yakındaki çeşmeden doldurdukları su dolu plastik galonlarla geliyorlardı. Yukarıda 5-6, aşağıda sokakta olanlara tırmanmayarak katılan 10-15 insan vardı. Asma merdivenle balkona tırmandım. Aşağıdan birinin merdivenin alt basamağını tutup ipi germesi gerekiyordu. Evi görünce büyülendim. Ortak kurulmaya çalışılan başka bir hayat için mükemmel bir boşluk dizgisi. Mekan harika çözülmüş. Tüm çevreyle görsel ilişki kurabilen, keyifli ortamlara olanak veren bakım görüp, muhafaza edilmesi gereken eşsiz bir bina.

Merak edip yukarı aramıza gelme inisiyatifini gösteren insanlar içeride olmasını beklediğimiz ruh halini kat kat yükseklere taşıdılar. Merdiveni tırmanırken salgıladıkları adrenalin içeride insanlarla tanıştıklarında salgıladıkları serotoninle birleşince muhabbetin tadından yenmedi. Hava karardığında kalanlardan 8 kişi kendimizi, birbirimizi ve binayı kutladık. Kutlamaya 2 davetsiz yepisyeni misafir daha geldi. Sonrasında tek tek merivenden indik, son kalanımız merdiveni toparladı, iple aşağı indi ve yolumuza devam ettik.

Ertesi gün saat 2 civarı omzumda kürek, faraş elimde süpürgeyle oraya vardığımda yukarıda temizlik başlamıştı. Gün boyu meraklı hevesli yeni insanlar dandik, pek güvenli olmayan asma merdivenimizden tırmanmaya cesaret ederek kendileri ve yapabildikleriyle aramıza katıldılar. Yer süpürüp, duvar kazıdık. Moloz çıkarıp, şişe topladık (Tinercilerin içecek tercihi çamlıca gazozları.), Zamanın duvarda buraktığı izlere baktık. Çok sayıda Bisiklet lastiği vardı onlara daha pek dokunmadık. Bir ara merdivenimiz servis dışı oldu ama bir saate aramızdan biri geçici olarak bu problemi çözdü. Yeni bir merdiven düzeneği düşünmek şart.

Gün boyunca sokaktan geçen her yaştan insanın olanlara karşı merakları, heyecanları, ilgileri gün boyunca keyfimize keyif kattı. Herkese aferin… Şimdilik bu kadar.

İstanbul: Özgür Ortak Alan 1903

22 mart 2014

1903 senesinde taş ve tahtayla vücut buldum. İnsan fikri ve emeğinin ürünüyüm.

Birçok şey yaşadım.

İşçilerin gayreti, çocukların koşuşturmacaları ve kahkahaları, öğretmenlerin vaazları… Sonrasında insanlar tarafından terk edilişim; rutubetli duvarlarım, akıtan tavanlarım…

Öyle bir zaman geldi ki beni terk ederek benimle kurduğunuz bağları tamamen kopardınız. Bizim birbirimizle olan bağlarımızı da zamanla daha fazla kopardınız. Aramıza koyduğunuz duvarlara, yollara her geçen gün yenilerini eklediniz. Bizi tellerle çevirdiniz.

Bizi hapsettiniz. Neden?

Birbirinizden koptunuz çünkü. Kuşku ve korkulara kapıldınız. Bir kısmınız bundan beslendi. Hem de bizim üzerimizden çevirdiği oyunlarla. Bu insanlar bencildi ve hep daha çoğunu isteme hastalığından muzdariptiler.

Burada olmadığınız 40 sene boyunca bahçemdeki bitkilerin büyümesini ve fareler, örümcekler, kertenkeleler, kuşlar, kedilerin yaşamını izliyorum.

Farkettim de son zamanlarda birbirinizle tekrar bağlar kurmaya başladınız. Korkularınızı yendiniz. Kuşkularınızda haklıydınız.

Taşkışla’nın rahmetli Topçu Kışlası’nın mezarı üzerinde olanlar hakkında anlattıkları kulağıma çalındı.

Çok ses çıkardınız. Bu sesler sizin boş diyebileceğiniz benim odalarımda yankılandı. Sokaklarınızın sesleri. Sizi duydum.

O kurduğunuz bağları geliştirmek için bize ihtiyacınız olduğunun farkındayım. Bizim de ayakta kalmak için size ihtiyacımız var.

Sizin geçmişiniz ve bizim geçmişimiz beni bu noktada size tekrar bağladı.

Uyanma zamanı geldi. Hem bizim hem sizin için.

Sizi provoke etmekten memnunum. Hoşgeldiniz.

ÖOA

Patras, Yunanistan: Antifaşist doğrudan eylem

Bugün 15 Mart. Saat 13.00 civarı büyük bir grup anarşist ve antifaşist, Patras şehrinin merkezinde, Germanou Caddesinde bulunan neo-nazi partisi Chrissi Avgi/Golden Dawn’ın ofisini bastılar.12 Mart’ta açılan bu faşist yuvası, açılmasından hemen sonra parçalanmış oldu.Ayrıca, neo-nazi materyaller dağıtılıp, sokaklara atılırken binanın duvarlarına antifaşist sloganlar yazıldı.

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

kaynak

[10 Mart] Yunanistan’a Gitmeyin!

 10 Mart: Yunanistan’da açlık grevindeki 300 göçmen
işçiyle dayanışma günü
Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

Uluslararası Dayanışma Günü

10 Mart

Yunanistan’a seyahat etmeyi düşünenlere son dakika tavsiyeleri:

Yunanistan’ın, yemekleri leziz, halkı misafirperver, güzel bir ülke olduğunu duymuş olabilirsiniz. Aman dikkat: Gerçek tablonun sadece bir kısmıdır bu! Yunanistan’a seyahat eden yüzbinlerce insan için Yunanistan gerçeği çok farklı. Yunanistan’da genel bir insan hakları ihlâli tehlikesi mevcuttur. Yunanistan sınırlarından giriş yapan göçmenler ve ziyaretçiler, 2 ilâ 4 ay veya daha uzun mühletle sınırdan içeri sokulmayabilmekte veya gözaltı merkezlerine sevk edilebilmektedir. Bu ziyaretçiler serbest bırakıldıkları takdirde; belgesiz ve her tür medeni haktan yoksun olarak tarım, yerel sanayi, organize suç alanlarında çalışmaya veya sokak satıcılığı yapmaya mahkum edilmektedir.

Yunanistan’ı ziyaret etmeyi düşünenleri Yunan Devleti’nin uyguladığı kötü muameleye, hoşgörüsüzlüğe, nefrete, iftiraya ve rastgele şiddete karşı uyarıyoruz…

Yunanistan, ülkenin içler acısı ekonomisini canlandırmak adına yaklaşık 500 bin yasadışı göçmen ve mülteciyi sömürmektedir. Geçtiğimiz sene neredeyse 140 bin göçmen daha iyi bir yaşam umuduyla Yunanistan sınırlarından giriş yapmıştır. Bu göçmenlerin çoğu yıllarca yasadışı kalmaya mahkum edilecek ve kendilerine modern çağın istenmeyen köleleri muamelesi yapılacaktır.

25 Ocak’tan bu yana uzun yıllardır Yunanistan’da yaşayan ve çalışan Atina ve Selanik’teki 300 göçmen ülke çapında açlık grevi başlattı. Açlık grevindeki bu göçmenlerin talebi, Yunanistan’da belgesiz olarak yaşayan tüm göçmenlerin yasal statüye kavuşturulmasıdır. Onların mücadelesi, dünyanın tüm göçmenlerinin, tüm işçilerinin, tüm insanlarının mücadelesidir.

10 Mart, açlık grevinin 45. günü olacak. Ve Yunan Devleti açlık grevindekilerin haklı taleplerine halen kulaklarını tıkamaktadır!

Yunanistan’daki ve dünyanın her yerindeki insanları 10 Mart tarihinde, açlık grevindeki 300 göçmenle dayanışmak için sivil itaatsizlik eylemlerinde bulunmaya çağırıyoruz! Herkesten talebimiz, Yunanistan’ın yumuşak karnı olan turizmi hedef almalarıdır: Turizm, Yunanistan’ın gayrisafi milli hasılasının %15’ini teşkil etmektedir. Nitekim turizm ve göç, yasal seyahat özgürlüğü hakkının iki farklı yüzüdür.

Önerimiz, neredeyse her ülkede bulunan, kolaylıkla ulaşılabilecek Yunanistan Ulusal Turizm Örgütü’nün (GNTO) şubelerini hedef almanızdır. Örneğin GNTO şubelerinin önünde, içinde veya civarında protesto eylemleri yapabilir, barikat kurabilir, şubeleri işgal edebilir, broşür dağıtabilir veya başka yaratıcı eylemler düzenleyebilirsiniz.

Yurtdışındaki GNTO şubelerinin adresleri burada bulunabilir: internezia.net/addresses

Yaşadığınız kentte GNTO’nun şubesi bulunmuyorsa eylemlerinizde Yunan Konsolosluklarını veya şirketlerini hedef alabilir ya da yalnızca kalabalık kamusal alanlarda veya medyaya yansıyacak eylemler yaparak katkıda bulunabilirsiniz.

Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

 

[Açlık grevi hakkında daha fazla bilgi için: hungerstrike300]