Tag Archives: açlık grevi

Atina: Thissio’da Melina Kültür Merkezi anarşistler tarafından işgal edildi

“Katil huhuk devleti. Nikos Romanos ve açlık grevindeki diğer yoldaşlarla dayanışma”

Bugün, 6 Aralık 2014‘te Herakleidon caddesi ile Thessalonikis caddesinin kesiştiği yerdeki Atina Melina Kültür Merkezi’ni işgal ettik.

İşgal, Alexandros Grigoropoulos cinayetinden 6 yıl sonra, Nikos Romanos’un sürmekte olan mücadelesiyle bir dayanışma eylemidir.

Amacımız çokyönlü anarşist hareketin devam etmesi ve artmasıdır. Sosyal savaşın kuvvetlenmesine katkı sağlayan tüm girişimleri destekliyoruz.

Açlık grevine çıkan Nikos Romanos, Yannis Michailidis, Andreas-Dimitris Bourzoukos ve Dimitris Politis’in mücadelelerinin zaferi için.

Ayrıca Patras’taki Aghios Stefanos hapishanesine kapatılan ve 3 Aralık’tan beri açlık grevinde olan Messolonghi’den Gou.Sou. yoldaşa güç vermek için.

Suriyeli mültecilerin mücadelesini destekliyoruz.

Farklı Yunan hapishanelerinde, hücrelerine girmeyi reddeden, cezaevi yemeğini geri çeviren ve sembolik açlık grevi yapan tüm savaşçıları sıkılı yumruklarımızla selam ediyoruz.

SINIRLAR ATEŞE – HAPİSHANELER ATEŞE
UNUTMUYORUZ – AFFETMİYORUZ

Not: Sokaklarda, barikatlarda, işgal edilmiş binalarda görüşmek üzere.

Atina: Anarşist tutsak Nikos Romanos’un talebi ikinci kez reddedildi; yoldaş açlık grevine devam ediyor

Daha fazla bilgi için bkz: Sosyalsavas.org

2 Aralık 2014 gecesi anarşist tutsak – bugün açlık grevinin 25. gününde olan – Nikos Romanos’un talebinin ikinci kez reddedildiği teyit edildi. Romanos, Koridallos hapishane kurulu tarafından hevesle onaylanan hâkim Eftichis Nikopoulos’un, eğitim hakkının reddine ilişkin verdiği karara itiraz etmişti. Yoldaşın itiraz başvurusu yetkili yargı organı tarafından Pire mahkemesinde reddedildi.

3 Aralık günü Nikos kaldığı hastaneden sonuna kadar savaşacağını ifade ettiği açık bir mektup yayınladı. Yoldaş uzaktan eğitim ya da daha da kötüsü, hapishane duvarları içerisinde video konferans dersleri teklifini reddetti ve alabileceği birkaç özgür nefes talebinde ısrarcı oldu.

Ana akım medyada açlık grevindeki anarşist tutsağın sıvı bir diyetle(!) beslendiğini belirtmekte tereddüt etmeyen Adalet Bakanı Charalambos Athanasiou tarafından dile getirilen ithamlara karşın, Nikos Romanos herhangi bir tür damardan beslenmeye tabi tutulmayı kesin surette reddetti (doktor Pantelia Vergopoulou’ya göre kendisi sadece şekerli su içmektedir).

Aşağıda yoldaşın “24 gün boyunca ölümle dans etmek” başlıklı metninden bir kısım yer alıyor:

Kendi adıma ben devam ediyorum, her türlü geri adım ihtimâlinin yanından geçiyorum ve ZAFERE KADAR MÜCADELE, YA DA ÖLÜME KADAR MÜCADELE cevabını veriyorum.
Her ne olursa olsun, eğer bu tutumuyla devlet beni katlederse Bay Athanasiou ve iş arkadaşları tarihe katiller çetesi, işkence azmettiricisi ve siyasi bir tutsağın katili olarak geçecektir. Özgür ruhların çıkıp geleceğini ve onların adalet sisteminin adilliğini, kendi yollarıyla yargılayacaklarını umalım.

Bu metni bitirirken, her türlü şekilde benimle beraber duran herkese dostluğumu ve suç ortaklığımı yolluyorum.

Son olarak, Andreas, Dimitris, kendisi de hastaneye kaldırılmış olan Yannis ve pek çok diğer kardeşim için birkaç kelime söylemek istiyorum.
Mücadele beraberinde kayıplar getirebilir; onurlu bir yaşama giden yollarda, her şeyi kazanmak için, her şeyi kaybetmek riskini göze alarak ölümü bir elinden tutmalıyız. Mücadele tekrar ve tekrar, bıçaklara karşı çıplak eller ve sıkılı yumruklarla devam etmektedir.

Hepsi için her şey!

Yaşadığımız ve nefes aldığımız sürece, yaşasın anarşi!

6 Aralık’ta öfkenin sokaklarına!

Düşüncelerim tanıdık sokaklarda dolaşıyor olacak.

Ateşi sizi yaksa bile, bir rüya için yaşamak değerdir.

Ve sık sık dediğimiz gibi: Kuvvet.

Yunan Hapishaneleri: Anarşist yoldaş Nikos Romanos 10 Kasım 2014’ten itibaren açlık grevine çıkacağını açıkladı

AÇLIK GREVİ DUYURUSU

Özgür bir nefes için boğulmak.

Geçen bahar, üniversite sınavlarına hapishanede girdim ve Atina fakültesine giriş hakkı kazandım. Onların kanunlarına göre, Eylül 2014’ten itibaren eğitim izinlerine uygunum ve dönemin başından itibaren derslere katılma hakkım var.

Beklenildiği gibi isteklerim sağır kulaklar tarafından duymazlıktan gelindi ve bu izni ele geçirmek için bedenimi barikat olarak kullanmam gerekti.

Bu noktada, seçimimin ardındaki bağlamı ortaya koymak için siyasi mantığımı açıklığa kavuşturmam gerektiğini düşünüyorum.

Kanunlar, kontrol ve baskının araçları olmanın yanısıra, dengelerin korunması için kullanılıyor. Sosyal sözleşmeler olarak da adlandırabileceğimiz bu dengeler, sosyo-politik korelasyonları yanstıyor ve kısmen sosyal savaşın yürütülmesi için belli konumlar oluşturuyor.

Bu yüzden yaptığım seçimi olabildiğince netleştirmek istiyorum: Haklarımın meşruiyetini savunmuyorum; aksine hapsedilmenin ezici, yıkıcı koşullarında özgür bir nefes kazanabilmek için politik şantajı kullanıyorum.

Bu noktada, tutsaklık durumumda talep ettiklerimize baktığımızda akla sorular geliyor. Şuna kesin gözle bakılmalıdır ki buna benzer durumlarda her zaman çelişkiler olmuştur ve olacaktır. Örneğin, tüm yasalara karşı fanatik bir düşman olmamıza rağmen, maksimum güvenlikli cezaevleriyle ilgili yeni tasarıya karşı yapılan kitlesel açlık grevine bizde katıldık. Birçok yoldaş benzer şekilde tutukluluk koşulları (duruşma öncesi “gayrimeşru” gözaltılar, çıplak arama, belirli bir hapishanede kalmak) konularında vücutlarını barikat olarak kullanarak  müzakere yoluna gittiler ve yaptıkları iyi birşeydi.

Vardığımız sonuç şu: bu şartlar altında, çoğu zaman bulunduğumuz koşullarda, mecburi bir fenalık olan stratejik savaş pozisyonları almaya zorlanıyoruz.

Hepimizin bir yol ayrımında olduğu şu an, bir cephe oluşturmaya olanak veren seçimimin siyasi karakterini bu metnin başında belirttim,

“Şiir artıkların sanatıdır. Tüm söylemler yarısaydamlık düzenine tabi olurken, her kelime dikkatlice dezenfekte edilip süslenirken, sonunda kendini ona mümkün olduğunca korkutucu göstermeye çalışan,  onun ödün verme ve fuhuş batağında çoktan kaybettiği erdemlere sahipmiş gibi davranan bir prensle kendini yatakta bulacak,  mahkemedeki bir markize benzeyen şiir, diz çökmeden kalır. Şiir ya uyumsuzdur ya da hiçbirşeydir.” (Jean-Marc Rouillan)

Yoldaşlar, uzun süredir kapatıldık. Polis ablukaları ve anti-terörizm katliamlarından, istatistiklerine uymayanları yokeden iktisatçılardan oluşan kurullara, çokuluslu devlerin saldırılarına Syriza partisinin geç sosyalizmine destek vererek direnen Yunan sanayicilere, toprak uğruna köle olmuş politikacıların ultra-yurtsever kılığına büründükleri acil durum haline; ayaklanmalara karşı son teknoloji silahlarla donatılmış polis ve ordudan, maksimum güvenlikli hapishanelere.

Şeyleri gerçek adlarıyla tanımlayalım: Devletin istismar ettiği, normal bir durum olarak kabul ettirilmiş eylemsizlikten başka birşey değil.

Yakında çok geç olacak ve elindeki sihirli değnekle, iktidar sadece mutlak kudretinin önünde itaatkarca diz çökenlere merhamet gösterecek.

Sistem,  devrimcilerin, “yoğun tedavili ıslah tesisleri”nde canlı canlı gömüldükleri ve eninde sonunda fiziksel, zihinsel ve ahlaki olarak çökertildikleri bir gelecek tasarlıyor.

Sergilenenlerin, üzerine “kaçınılması gereken örnek” yazan levhalar asarak  canlı canlı teşhir edildiği ve iktidarın tüm sadist niyetlerinin insan kobaylar üzerinde test edildiği, yenilikçi bir insani dehşet müzesi.

Herkes ikilemlerle karşılaştığında bir cevap bulup seçimini yapabilir. Korunaklı koltuklarında oturup kısırlaştırılmış bir yaşamın peşinden giden izleyiciler de, tarihin gidişatına yön veren aktörler de.

*

O gece gözlerimizi ufuktan ayırmadık ve kayan birçok yıldızın kendi kaotik rotasını çizdiğini gördük. Ve onları defalarca saydık, dilekler tuttuk, olasılıkları hesapladık. Özgür bir yaşam için olan tutkumuzun, bizi baskı altında tutanların, bizi öldürenlerin, bizi yokedenlerin üstüne adım atmamızı gerektireceğini biliyorduk; böylece gözlemlediğimiz kayan yıldızlar gibi boşluğa daldık.

O zamandan beri sayısız yıldız düştü; belki bizim yıldızımızın da düşme vakti gelmiştir ama kimbilir? Eğer herşey için hazır cevaplarımız olsaydı, olduğumuz kişiler değil, insanlara nasıl birbirini yiyen kemirgenler olmaları gerektiğini öğreten günümüz bencil piçlerinden olurduk.

En azından hala türümüz insanları gibi amansız ve iradeliyiz. Ve aramızdan bazıları acı içinde gözlerini yummuş ve buradan göçmüş olsalar da görüşleri bir zamanlar bizim de gözlemlediğimiz gökyüzüne sabitlenmiş durumda. Ve onlar şimdi bizim düşüşümüzü izliyorlar, güzel ve parlayan yıldızları. Şimdi sıra bizde. Tereddütsüz, kayıyoruz, düşüyoruz.

Kalbimde ebedi anarşiyle, geri adım atmayarak, 10 Kasım 2014, Pazartesi günü açlık grevine çıkıyorum.

Açlık grevimin herbir günü ve bu noktadan sonra olacakların sorumlusu, hapishane kurulu yani savcı Nikolaos Poimenidis, Charalambia Koutsomichali yöneticisi ve sosyal çalışma görevlisidir.

DAYANIŞMA SALDIRI DEMEKTİR

Not: Tüm koltuk “savaşçı”larına, profesyonel hümanistlere, “duyarlı” entellektüellere ve ruhani kişiliklere: size şimdiden “Defolun!”

Nikos Romanos
Dikastiki Filaki Koridallou, Ε Pteryga, 18110 Koridallos, Atina, Yunanistan
_

Yunanca’dan İngilizceye, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilmiştir. — İspanyolca, Portekizce, Fransızca, İtalyanca & Almanca çeviriler
(alıntı Rouillan’ın “Jules’e mektuplar”ındandır.)

Atina: Sosyal Demokrat PASOK ve Aşırı Sağcı LAOS partilerinin Ofislerine Saldırı

Paskalya için kayıtsızlık tapınaklarını tüm iyi vatandaşlar dolduruken, Halandri ve Holargos’un kuzey banliyölerinde LAOS ve PASOK’un ofislerine boya ile saldırıldı. Bu eylem 12 gündür açlık grevinde olan Mitroussias, Sakkas, Karagiannidis için dayanışmak için yapıldı.

Açlık grevindekilere kovuşturmaları durdurun!

STELLA ANTONIOU ‘yu derhal serbest bırakın!

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

Atina: Tutuklu Panagiotis Avdikos şimdi hem açlık hem de susuzluk grevinde

Koridallos zindanlarında seferberlik – Sağlık durumuyla ilgili haberler

3 Aralık’ta Koridallos cezaevi önünde yapılması planlanan Panagiotis Avdikos’la dayanışma gösterisi gerçekleştirildi. Çeşitli polis memurlarının, bir polis birimi otobüsünün, motorsikletli DIAS’ın, polis barikatlarının her sokakta bulunduğu, polisin heryerde olduğu mekan savaş alanına benziyordu. Polis, bir yoldaşın bakışlarını çok kışkırtıcı bulunca, birkaç dayanışmacı gözaltına alınmakla tehdit edildi. Toplanan insanlar Koridallos cezaevinin sözde hastanesinin karşısına ulaşarak Panagiotis’in haklı mücadelesine destek verdiler. Erkek cezaevindeki tutukluların tepkisi hemen ve hareketli oldu. Açlık grevcisi, daynışmacılarla telefonla görüştü ve mücadelesini adalet yerini bulana kadar sürdürmeye kararlı olduğunu bildirdi. Daha sonra göstericiler, özellikle anarşist mahkum Stella Antoniou ile dayanışmalarını göstermek için kadınlar cezaevinin karşısına hareket ettiler.

Panagiotis’ın durumu için şimdiden sağlığının telafisi mümkün olmayacak şekilde zarar gördüğünü söyleyebiliriz. Hapishane savcısı onu zorla damardan enjeksiyonla tehdit edince, susuzluk grevine başlayarak durumu hızlandıracağı cevabını verdi.

Protestodan bir gün önce, cezaevi yetkilileri Panagiotis’i hastaneden bir hücreye yerleştirmeye niyet ettiler ve ‘açlık grevini bıraktığı’na dair söylentiler yaydılar. Açlık grevcisi, dayanışma grubuyla irtibata geçtikten sonra, yoldaşlar hastanenin yöneticisine eğer yargılama-öncesi tutukluluk durumunda olan mahkuma birşey olursa, sorumluluğun yöneticide olduğunu söyleyerek şikayetlerini bildirdiler. Yönetici sorumluluğu görevli doktora atmaya çalıştı. Ne var ki, tehlikeli transferin gerçekleşmemesi başarıyla sağlanmış oldu.

5 Aralık’tan itibaren susuzluk grevine girdi. Bugünkü sağlık durumuna baktığında, çok yakında komaya gireceğine inanıyor. Hapsedilmesini tamamen haksız ve keyfi buluyor; buna rağmen Yunan ‘adaleti’ ve cezaevi sistemi insan yaşamı için alenen umursamaz bir tavır takınıyor.

İletişim adresi:
Panagiotis Avdikos
Aghios Pavlos hastanesi
Koridallos cezaevi
Terma Nikiforidi (Sokak)
PO Box 18122, Athens–Attica, Greece

Panagiotis Avdikos’a hemen şimdi özgürlük!
Dayanışma silahımızdır!

Korint’in Antistrofi Metrisi’si (‘Gerisayım’) Kolektifi

http://www.youtube.com/watch?v=WZvOXfGjSjw

Atina: Açlık grevi yapan cezaevi mahkumu Panagiotis Avdikos’la uluslararası dayanışma için ACİL çağrı

Uzun bir açlık grevinden sonra Panagiotis Avdikos şu anda Koridallos cezaevinin Aghios Pavlos ‘hastane’sinde tutuluyor.

18 Nisan 2011’de, uyuşturucu bulundurma suçlamasıyla, evinin önünde tutuklanmıştı. Yunan demokrasisinin zindanlarına hapsedilmesine yolaçan bu polis komplosunu protesto etmek için hemen açlık grevine başlamaya karar vermişti.

2011 Mayıs’ından beri (Ağustos ayında kısa bir ara vererek) açlık grevi yapıyor. Serbest bırakılmasını reddeden ve böylece barbar ve vahşi hapishane sistemini koruyan otoritelerin ihmali nedeniyle şimdi Panagiotis hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.

29 Kasım Salı sabahı, Komotini’de (kuzey Yunanistan) Anarchist Hangout Utopia A.D.‘den yoldaşlar şehrin merkezindeki bazı yerlerin yanısıra mahkeme ve hukuk firmalarının önlerinde de metinler dağıtarak anarşist bir müdehale/karşı-bilgilendirme eylemi yaptı. Hukuk Bürosuna da bu metinleri verdiler. Broşürler genel olarak mahkumun mektuplarını içeriyordu.

Korintli Mahkumlarla Dayanışma Grubu
Korint’in Antistrofi Metrisi Kolektifi

Panagiotis Avdikos’a destek olmak için toplanma çağrısı:
3 Aralık saat 15:00’de Koridallos cezaevi önünde.

Panagiotis Avdikos’a özgürlük ! Hemen !
Hapishane duvarlarına son ! Katil-Devlet’e son !
Dayanışma silahımızdır !

Lefkoşa, Kıbrıs: Göçmen açlık grevcileriyle dayanışmaya çağrı

24 Ekim Pazartesi günü, toplam 65 kişinin kaldığı merkez cezaevinin 10 numaralı bölümündeki 52 göçmen tutuklu, açlık grevine başladı. Suçları: Kıbrıs’ta yasadışı ikamet. Talepleri: Devlet tarafından bastırılan temel haklarının inkar edilişine son vermek.

Bu insanlar sınırdışı edilmek üzere gözaltına alındılar; mahkum edilmiş suçlu değiller. Tam tersine, bu durumda suçlu, onları 6 aydan uzun süre cezaevinde tutan Devlettir. 115/2008 nolu yönergede azami tutukluluk süresinin 6 ay olduğu belirtilmektedir (Madde 15 paragraf 6’da belirtilen bu yönergeye istisnai herhangi bir ulusal yasa yok). Bunun yanı sıra, birçok durumda prosedürel teminatların garanti altına alınması gözetilmemiştir ve tutuklama kararı olmadan gözaltına alınmışlardır.

20 Ekim Çarşamba günü, 10. bölümdeki kameranın önünde, 46 yaşında bir Cezayirli, jiletle intihar girişiminde bulundu. Bu intihar girişiminin videosu polisin elinde. Bu adam evli ve iki çocuğu var. Tekrar tekrar ülkesine dönmek istediğini belirtti ama ona izin vermediler. İki haftadan uzun bir süre boyunca verilen yiyeceği reddedeceğini açıkladı ve onun umutsuzluğu diğer hücre arkadaşlarını da açlık grevi başlatmaya sevk etti.

28 Ekim Cuma günü, bir kişi daha çarşaflardan ilmik yaparak intihar etmeye çalıştı ve son anda kurtarıldı. Suriyeli bu adam bir yıldan uzun süredir tutuklu ve o da ülkesine dönmek istiyor ama sınırdışı edilmiyor. Bu adam ilgili tüm yasalar çiğnenerek bir yıldan uzun süredir cezaevinde ve onu ne sınırdışı ediyorlar ne de serbest bırakıyorlar.

Gerçek şu ki bu iğrenç durum, kitle iletişim araçları tarafından görmezden geliniyor, toplumdan gizleniyor. Avrupa Birliği başkanlığı için hazırlık yapan devlet, tüm acımasızlığıyla insan haklarını çiğniyor ve kendilerine hümanist diyen Avrupalılaşmış vatandaşlar insan onurunun mutlak aşağılanmasına kayıtsız kalıyor.

Biz, açlık grevcileri ve devlet tarafından insan hakları çiğnenmiş herkesle dayanışma içindeyiz. Vicdanı olan olan herkesi, 1 Kasım akşam saat altıda, eylemlerimiz için karar almak üzere Lefkoşa’da Faneromeni okulu merdivenlerine çağırıyoruz.

Açlık greviyle dayanışan insanlar

[10 Mart] Yunanistan’a Gitmeyin!

 10 Mart: Yunanistan’da açlık grevindeki 300 göçmen
işçiyle dayanışma günü
Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

Uluslararası Dayanışma Günü

10 Mart

Yunanistan’a seyahat etmeyi düşünenlere son dakika tavsiyeleri:

Yunanistan’ın, yemekleri leziz, halkı misafirperver, güzel bir ülke olduğunu duymuş olabilirsiniz. Aman dikkat: Gerçek tablonun sadece bir kısmıdır bu! Yunanistan’a seyahat eden yüzbinlerce insan için Yunanistan gerçeği çok farklı. Yunanistan’da genel bir insan hakları ihlâli tehlikesi mevcuttur. Yunanistan sınırlarından giriş yapan göçmenler ve ziyaretçiler, 2 ilâ 4 ay veya daha uzun mühletle sınırdan içeri sokulmayabilmekte veya gözaltı merkezlerine sevk edilebilmektedir. Bu ziyaretçiler serbest bırakıldıkları takdirde; belgesiz ve her tür medeni haktan yoksun olarak tarım, yerel sanayi, organize suç alanlarında çalışmaya veya sokak satıcılığı yapmaya mahkum edilmektedir.

Yunanistan’ı ziyaret etmeyi düşünenleri Yunan Devleti’nin uyguladığı kötü muameleye, hoşgörüsüzlüğe, nefrete, iftiraya ve rastgele şiddete karşı uyarıyoruz…

Yunanistan, ülkenin içler acısı ekonomisini canlandırmak adına yaklaşık 500 bin yasadışı göçmen ve mülteciyi sömürmektedir. Geçtiğimiz sene neredeyse 140 bin göçmen daha iyi bir yaşam umuduyla Yunanistan sınırlarından giriş yapmıştır. Bu göçmenlerin çoğu yıllarca yasadışı kalmaya mahkum edilecek ve kendilerine modern çağın istenmeyen köleleri muamelesi yapılacaktır.

25 Ocak’tan bu yana uzun yıllardır Yunanistan’da yaşayan ve çalışan Atina ve Selanik’teki 300 göçmen ülke çapında açlık grevi başlattı. Açlık grevindeki bu göçmenlerin talebi, Yunanistan’da belgesiz olarak yaşayan tüm göçmenlerin yasal statüye kavuşturulmasıdır. Onların mücadelesi, dünyanın tüm göçmenlerinin, tüm işçilerinin, tüm insanlarının mücadelesidir.

10 Mart, açlık grevinin 45. günü olacak. Ve Yunan Devleti açlık grevindekilerin haklı taleplerine halen kulaklarını tıkamaktadır!

Yunanistan’daki ve dünyanın her yerindeki insanları 10 Mart tarihinde, açlık grevindeki 300 göçmenle dayanışmak için sivil itaatsizlik eylemlerinde bulunmaya çağırıyoruz! Herkesten talebimiz, Yunanistan’ın yumuşak karnı olan turizmi hedef almalarıdır: Turizm, Yunanistan’ın gayrisafi milli hasılasının %15’ini teşkil etmektedir. Nitekim turizm ve göç, yasal seyahat özgürlüğü hakkının iki farklı yüzüdür.

Önerimiz, neredeyse her ülkede bulunan, kolaylıkla ulaşılabilecek Yunanistan Ulusal Turizm Örgütü’nün (GNTO) şubelerini hedef almanızdır. Örneğin GNTO şubelerinin önünde, içinde veya civarında protesto eylemleri yapabilir, barikat kurabilir, şubeleri işgal edebilir, broşür dağıtabilir veya başka yaratıcı eylemler düzenleyebilirsiniz.

Yurtdışındaki GNTO şubelerinin adresleri burada bulunabilir: internezia.net/addresses

Yaşadığınız kentte GNTO’nun şubesi bulunmuyorsa eylemlerinizde Yunan Konsolosluklarını veya şirketlerini hedef alabilir ya da yalnızca kalabalık kamusal alanlarda veya medyaya yansıyacak eylemler yaparak katkıda bulunabilirsiniz.

Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

 

[Açlık grevi hakkında daha fazla bilgi için: hungerstrike300]

Yunanistan’ da açlık grevindeki 300 göçmen için dayanışma çağrısı

Yunanistan’ da 300 göçmen 18 gündür açlık grevinde. Ülkede kâğıtsız yaşamak ve güvensiz koşullarda çalışmak zorunda bırakılan bu 300 kişi Yunanistan’ da yaşayan tüm göçmenlerin sorunlarına dikkat çekmek için 25 Ocak’ ta Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde açlık grevine başladılar. Göçmenleri zorla üniversiteden çıkaran polis, şimdi de direnişe destek verenleri baskı ile yıldırmaya çalışıyor. Ancak, göçmenlerin ağır koşullarda devam eden direnişlerine destek amacı ile bugün Yunanistan genelinde eylemler yapılıyor.

Bizler de, Göçmen Dayanışma Ağı olarak Yunanistan ‘daki açlık grevi yapan göçmen arkadaşlarımızla dayanışmamızı ilan ediyor ve Türkiye’ deki muhalif hareketleri, özellikle de güvensiz koşullarda çalışmak durumunda bırakılan bütün kesimleri, göçmenlerin direnişine duyarlık ve dayanışma göstermeye davet ediyoruz. Çünkü bu mücadele bütün işçiler ve güvencesizlerin mücadelesidir.

GÖÇMENLER NEDEN AÇLIK GREVİNDE?

Kapitalizm ve ekonomik küreselleşmenin dayattığı koşulların sonucu olarak her yıl binlerce insan ülkelerinden kaçarak “Batıda” daha iyi bir yaşam umudu ile evlerini terk ediyor. Sınırı geçmeyi başaranlar fiziksel tecrit ve ayrımcılığın hüküm sürdüğü bir sistemin içine çekiliyorlar. Bunun en bariz örneğini yanı başımızda Kumkapı’ daki gözaltı ve sınır dışı merkezinde görüyoruz. Gözaltında olmayanlar ise bütün haklardan mahrum bırakılarak görünmezlik ve korku dolu bir hayata itiliyor. Üstelik içinde bulundukları durumdan sorumlu tutulan göçmenler, sağcı grupların, anaakım medya ve siyasi partilerin irkçi ve popülist saldırılarında hedef gösteriliyorlar. Bu sistematik baskı ve dışlanma aynı zamanda göçmenlerin ekonomik olarak sömürülmelerine de araç oluyor. Nitekim Batı ekonomilerini ayakta tutacak ucuz işgücünü göçmenler oluşturuyor.

YUNANİSTAN HÜKÜMETİNİ KINIYORUZ

Bizler Göçmen Dayanışma Ağı olarak, göçü idare edilmesi gereken bir sorun olarak gören, kadın, çocuk erkek ayırmadan, göçmenleri istenmeyen günah keçisi olarak gösteren Yunanistan ve Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü kınıyoruz.

Göçün bir sorun değil, yaşamın bir gerçeği olduğunu, hiçbir sınır, tel örgü veya duvarın insanları daha iyi bir hayat kurma arzusundan caydıramayacağını ve bu tür engellemelerin meşru olmadığını söylüyoruz. Bu yüzden Yunanistan’ da hiçbir sosyal ve siyasal hakka sahip olmadan yaşayan ve çalışan tüm göçmenlerin taleplerini destekliyoruz. Ve her duyarlı vatandaşı bu direnişe destek olmaya çağırıyoruz.

ORTAK TELEPLERİMİZ:

– Yunanistan’ daki bu insanlık dramına derhal son verilmesini,
– Açlık grevini sürdüren  göçmenlerin koşulsuz olarak yasallaştırmalarını,
– Herkese eşit siyasal ve ekonomik haklar verilmesini
– Göçmenleri gayri insani yaşam koşullarına mahkum eden modern ırkçı rejime son verilmesini,
– Sınırların derhal açılmasını istiyoruz.

CÜNKÜ HİÇ KİMSE YASADIŞI DEĞİLDİR.

Göçmen Dayanışma Ağı

Göçmen Dayanışma Ağının linkina bir göz atın
Fotolar için buraya tıklayı

istanbulizein.wordpress.com