Tag Archives: Nikos Romanos

Atina: Thissio’da Melina Kültür Merkezi anarşistler tarafından işgal edildi

“Katil huhuk devleti. Nikos Romanos ve açlık grevindeki diğer yoldaşlarla dayanışma”

Bugün, 6 Aralık 2014‘te Herakleidon caddesi ile Thessalonikis caddesinin kesiştiği yerdeki Atina Melina Kültür Merkezi’ni işgal ettik.

İşgal, Alexandros Grigoropoulos cinayetinden 6 yıl sonra, Nikos Romanos’un sürmekte olan mücadelesiyle bir dayanışma eylemidir.

Amacımız çokyönlü anarşist hareketin devam etmesi ve artmasıdır. Sosyal savaşın kuvvetlenmesine katkı sağlayan tüm girişimleri destekliyoruz.

Açlık grevine çıkan Nikos Romanos, Yannis Michailidis, Andreas-Dimitris Bourzoukos ve Dimitris Politis’in mücadelelerinin zaferi için.

Ayrıca Patras’taki Aghios Stefanos hapishanesine kapatılan ve 3 Aralık’tan beri açlık grevinde olan Messolonghi’den Gou.Sou. yoldaşa güç vermek için.

Suriyeli mültecilerin mücadelesini destekliyoruz.

Farklı Yunan hapishanelerinde, hücrelerine girmeyi reddeden, cezaevi yemeğini geri çeviren ve sembolik açlık grevi yapan tüm savaşçıları sıkılı yumruklarımızla selam ediyoruz.

SINIRLAR ATEŞE – HAPİSHANELER ATEŞE
UNUTMUYORUZ – AFFETMİYORUZ

Not: Sokaklarda, barikatlarda, işgal edilmiş binalarda görüşmek üzere.

Atina: Anarşist tutsak Nikos Romanos’un talebi ikinci kez reddedildi; yoldaş açlık grevine devam ediyor

Daha fazla bilgi için bkz: Sosyalsavas.org

2 Aralık 2014 gecesi anarşist tutsak – bugün açlık grevinin 25. gününde olan – Nikos Romanos’un talebinin ikinci kez reddedildiği teyit edildi. Romanos, Koridallos hapishane kurulu tarafından hevesle onaylanan hâkim Eftichis Nikopoulos’un, eğitim hakkının reddine ilişkin verdiği karara itiraz etmişti. Yoldaşın itiraz başvurusu yetkili yargı organı tarafından Pire mahkemesinde reddedildi.

3 Aralık günü Nikos kaldığı hastaneden sonuna kadar savaşacağını ifade ettiği açık bir mektup yayınladı. Yoldaş uzaktan eğitim ya da daha da kötüsü, hapishane duvarları içerisinde video konferans dersleri teklifini reddetti ve alabileceği birkaç özgür nefes talebinde ısrarcı oldu.

Ana akım medyada açlık grevindeki anarşist tutsağın sıvı bir diyetle(!) beslendiğini belirtmekte tereddüt etmeyen Adalet Bakanı Charalambos Athanasiou tarafından dile getirilen ithamlara karşın, Nikos Romanos herhangi bir tür damardan beslenmeye tabi tutulmayı kesin surette reddetti (doktor Pantelia Vergopoulou’ya göre kendisi sadece şekerli su içmektedir).

Aşağıda yoldaşın “24 gün boyunca ölümle dans etmek” başlıklı metninden bir kısım yer alıyor:

Kendi adıma ben devam ediyorum, her türlü geri adım ihtimâlinin yanından geçiyorum ve ZAFERE KADAR MÜCADELE, YA DA ÖLÜME KADAR MÜCADELE cevabını veriyorum.
Her ne olursa olsun, eğer bu tutumuyla devlet beni katlederse Bay Athanasiou ve iş arkadaşları tarihe katiller çetesi, işkence azmettiricisi ve siyasi bir tutsağın katili olarak geçecektir. Özgür ruhların çıkıp geleceğini ve onların adalet sisteminin adilliğini, kendi yollarıyla yargılayacaklarını umalım.

Bu metni bitirirken, her türlü şekilde benimle beraber duran herkese dostluğumu ve suç ortaklığımı yolluyorum.

Son olarak, Andreas, Dimitris, kendisi de hastaneye kaldırılmış olan Yannis ve pek çok diğer kardeşim için birkaç kelime söylemek istiyorum.
Mücadele beraberinde kayıplar getirebilir; onurlu bir yaşama giden yollarda, her şeyi kazanmak için, her şeyi kaybetmek riskini göze alarak ölümü bir elinden tutmalıyız. Mücadele tekrar ve tekrar, bıçaklara karşı çıplak eller ve sıkılı yumruklarla devam etmektedir.

Hepsi için her şey!

Yaşadığımız ve nefes aldığımız sürece, yaşasın anarşi!

6 Aralık’ta öfkenin sokaklarına!

Düşüncelerim tanıdık sokaklarda dolaşıyor olacak.

Ateşi sizi yaksa bile, bir rüya için yaşamak değerdir.

Ve sık sık dediğimiz gibi: Kuvvet.

Yunan Hapishaneleri: Anarşist yoldaş Nikos Romanos 10 Kasım 2014’ten itibaren açlık grevine çıkacağını açıkladı

AÇLIK GREVİ DUYURUSU

Özgür bir nefes için boğulmak.

Geçen bahar, üniversite sınavlarına hapishanede girdim ve Atina fakültesine giriş hakkı kazandım. Onların kanunlarına göre, Eylül 2014’ten itibaren eğitim izinlerine uygunum ve dönemin başından itibaren derslere katılma hakkım var.

Beklenildiği gibi isteklerim sağır kulaklar tarafından duymazlıktan gelindi ve bu izni ele geçirmek için bedenimi barikat olarak kullanmam gerekti.

Bu noktada, seçimimin ardındaki bağlamı ortaya koymak için siyasi mantığımı açıklığa kavuşturmam gerektiğini düşünüyorum.

Kanunlar, kontrol ve baskının araçları olmanın yanısıra, dengelerin korunması için kullanılıyor. Sosyal sözleşmeler olarak da adlandırabileceğimiz bu dengeler, sosyo-politik korelasyonları yanstıyor ve kısmen sosyal savaşın yürütülmesi için belli konumlar oluşturuyor.

Bu yüzden yaptığım seçimi olabildiğince netleştirmek istiyorum: Haklarımın meşruiyetini savunmuyorum; aksine hapsedilmenin ezici, yıkıcı koşullarında özgür bir nefes kazanabilmek için politik şantajı kullanıyorum.

Bu noktada, tutsaklık durumumda talep ettiklerimize baktığımızda akla sorular geliyor. Şuna kesin gözle bakılmalıdır ki buna benzer durumlarda her zaman çelişkiler olmuştur ve olacaktır. Örneğin, tüm yasalara karşı fanatik bir düşman olmamıza rağmen, maksimum güvenlikli cezaevleriyle ilgili yeni tasarıya karşı yapılan kitlesel açlık grevine bizde katıldık. Birçok yoldaş benzer şekilde tutukluluk koşulları (duruşma öncesi “gayrimeşru” gözaltılar, çıplak arama, belirli bir hapishanede kalmak) konularında vücutlarını barikat olarak kullanarak  müzakere yoluna gittiler ve yaptıkları iyi birşeydi.

Vardığımız sonuç şu: bu şartlar altında, çoğu zaman bulunduğumuz koşullarda, mecburi bir fenalık olan stratejik savaş pozisyonları almaya zorlanıyoruz.

Hepimizin bir yol ayrımında olduğu şu an, bir cephe oluşturmaya olanak veren seçimimin siyasi karakterini bu metnin başında belirttim,

“Şiir artıkların sanatıdır. Tüm söylemler yarısaydamlık düzenine tabi olurken, her kelime dikkatlice dezenfekte edilip süslenirken, sonunda kendini ona mümkün olduğunca korkutucu göstermeye çalışan,  onun ödün verme ve fuhuş batağında çoktan kaybettiği erdemlere sahipmiş gibi davranan bir prensle kendini yatakta bulacak,  mahkemedeki bir markize benzeyen şiir, diz çökmeden kalır. Şiir ya uyumsuzdur ya da hiçbirşeydir.” (Jean-Marc Rouillan)

Yoldaşlar, uzun süredir kapatıldık. Polis ablukaları ve anti-terörizm katliamlarından, istatistiklerine uymayanları yokeden iktisatçılardan oluşan kurullara, çokuluslu devlerin saldırılarına Syriza partisinin geç sosyalizmine destek vererek direnen Yunan sanayicilere, toprak uğruna köle olmuş politikacıların ultra-yurtsever kılığına büründükleri acil durum haline; ayaklanmalara karşı son teknoloji silahlarla donatılmış polis ve ordudan, maksimum güvenlikli hapishanelere.

Şeyleri gerçek adlarıyla tanımlayalım: Devletin istismar ettiği, normal bir durum olarak kabul ettirilmiş eylemsizlikten başka birşey değil.

Yakında çok geç olacak ve elindeki sihirli değnekle, iktidar sadece mutlak kudretinin önünde itaatkarca diz çökenlere merhamet gösterecek.

Sistem,  devrimcilerin, “yoğun tedavili ıslah tesisleri”nde canlı canlı gömüldükleri ve eninde sonunda fiziksel, zihinsel ve ahlaki olarak çökertildikleri bir gelecek tasarlıyor.

Sergilenenlerin, üzerine “kaçınılması gereken örnek” yazan levhalar asarak  canlı canlı teşhir edildiği ve iktidarın tüm sadist niyetlerinin insan kobaylar üzerinde test edildiği, yenilikçi bir insani dehşet müzesi.

Herkes ikilemlerle karşılaştığında bir cevap bulup seçimini yapabilir. Korunaklı koltuklarında oturup kısırlaştırılmış bir yaşamın peşinden giden izleyiciler de, tarihin gidişatına yön veren aktörler de.

*

O gece gözlerimizi ufuktan ayırmadık ve kayan birçok yıldızın kendi kaotik rotasını çizdiğini gördük. Ve onları defalarca saydık, dilekler tuttuk, olasılıkları hesapladık. Özgür bir yaşam için olan tutkumuzun, bizi baskı altında tutanların, bizi öldürenlerin, bizi yokedenlerin üstüne adım atmamızı gerektireceğini biliyorduk; böylece gözlemlediğimiz kayan yıldızlar gibi boşluğa daldık.

O zamandan beri sayısız yıldız düştü; belki bizim yıldızımızın da düşme vakti gelmiştir ama kimbilir? Eğer herşey için hazır cevaplarımız olsaydı, olduğumuz kişiler değil, insanlara nasıl birbirini yiyen kemirgenler olmaları gerektiğini öğreten günümüz bencil piçlerinden olurduk.

En azından hala türümüz insanları gibi amansız ve iradeliyiz. Ve aramızdan bazıları acı içinde gözlerini yummuş ve buradan göçmüş olsalar da görüşleri bir zamanlar bizim de gözlemlediğimiz gökyüzüne sabitlenmiş durumda. Ve onlar şimdi bizim düşüşümüzü izliyorlar, güzel ve parlayan yıldızları. Şimdi sıra bizde. Tereddütsüz, kayıyoruz, düşüyoruz.

Kalbimde ebedi anarşiyle, geri adım atmayarak, 10 Kasım 2014, Pazartesi günü açlık grevine çıkıyorum.

Açlık grevimin herbir günü ve bu noktadan sonra olacakların sorumlusu, hapishane kurulu yani savcı Nikolaos Poimenidis, Charalambia Koutsomichali yöneticisi ve sosyal çalışma görevlisidir.

DAYANIŞMA SALDIRI DEMEKTİR

Not: Tüm koltuk “savaşçı”larına, profesyonel hümanistlere, “duyarlı” entellektüellere ve ruhani kişiliklere: size şimdiden “Defolun!”

Nikos Romanos
Dikastiki Filaki Koridallou, Ε Pteryga, 18110 Koridallos, Atina, Yunanistan
_

Yunanca’dan İngilizceye, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilmiştir. — İspanyolca, Portekizce, Fransızca, İtalyanca & Almanca çeviriler
(alıntı Rouillan’ın “Jules’e mektuplar”ındandır.)

Atina: Diplomatik heyet aracının kundaklanması hakkında bildiri

11 Ekim 2013 Cuma günü erken saatlerde, Atina’da Neos Kosmos bölgesindeki Pyrras ve Delacroix sokaklarının kesiştiği yerde bulunan DC 93-3 plakalı diplomatik heyet aracını ateşe verdik.

Bu eylemi tüm kalbimizle Velventos, Kozani’deki iki soygunla suçlanan ve Kasım sonunda* davası görülecek olan yoldaşlarımıza ve öldürülen antifaşist Pavlov Fyssas’ın anısına adıyoruz.

Korku ve ölüm düşüncesine alışık olmamalıyız. Elimizdeki tüm imkanlarla bu çağdaş totaliterciliğe direnmeliyiz.

Kendi yapılarımızı oluşturuyor, yoldaşca ilişkilerimizi güçlendiriyor ve genişletiyor, ve anarşi ve komünizm için zemin hazırlıyoruz. Tek çare sosyal devrim…

Sağduyulu Kundakçılar

* Velventos’daki iki soygun için görülecek davanın 29 Kasım 2013‘te Loukareos caddesindeki Yargıtay’da Atina’da gerçekleştirilmesi planlanıyor. Suçlanan yoldaşlar: Andreas-Dimitris Bourzoukos, Dimitris Politis, Nikos Romanos, Yannis Michailidis, Fivos Harisis-Poulos ve Argyris Ntalios.