Category Archives: Göç – Antifaşizm

Almanya: Hamburg sokaklarından 21 Aralık 2013 raporu

http://www.youtube.com/watch?v=Fvqctsf5Wwc

Rote Flora işgalevinin boşaltılması, mültecilerin ülkede kalma hakkı ve Esso konutlarından tahliye edilen insanlarla dayanışma amacıyla yapılan eyleme katılmak için 21 Aralık’ta binlerce kişi Hamburg’a geldi. Binlerce otonom eylencinin yüzlerce polisle Hamburg’da karşı karşıya geleceği bu günün kaotik bir gün olacağını herkes biliyordu. Yinede olaylar sandığımızdan farklı gelişti.

Rote Flora’nın önündeki ön-buluşmanın öğlen saat 2’de, büyük uluslararası gösterininse 3’te yapılacağı planlanmıştı. Binlerce insan daha öğle ortasında buraya gelmişti bile. Atmosfer harikaydı; insanlar coşkuluydu ve protestoyu sokaklara taşımak istiyordu. saat 3 olduktan hemen sonra yürüyüş başladı. Yürüyüş yılın en büyük gösterisi olmasının yanısıra aynı zamanda en kısasıydı. Polis, yürüyüşün 20. metresinde bir köprünün altında kalabalığı durdurdu. Polisler, aktivistleri durdurmak için hemen bibergazları ve coplarıyla saldırıya geçti. Birkaç saniye sonra iki toplumsal müdahale aracı, göstericileri başladıkları noktaya geriletmek amacıyla onlara katıldı.

Bunun üzerine eylemciler taşlar, şişeler ve havaifişeklerle karşılık verdi. İnsanlar, gittikçe daha fazla polis önüne gelene vurarak hücum ettiği için geriye doğru sürüldüler. Sonunda yüzlerce insan polisle çatışmasına rağmen hiçbir şansları yok gibi gözüküyordu çünkü tekrar tekrar saldıran zırh kuşanmış yüzlerce polis sözkonusuydu. Bir başka problem ise etrafta polise fırlatacak fazla birşey olmamasıydı. Birçok insan, o gün polisle çatışmaya hazırlıklı olmasına rağmen, polisin bu kadar çabuk şiddet uygulaması nedeniyle daha başlangıçta paralize oldu. Eylemciler çöpkutularından, yakındaki restorandan buldukları masalar ve banklardan barikat oluşturdular. 30 dakikalık çatışmadan sonra polis Rote Flora’nın önündeki mekanı kontrol altına aldı. Bunu gören herkes o gün Hamburg’ta büyük bir gösteri olamayacağını anladı. Bu yüzden insanlar eylemi şehrin sokaklarına yaymak için farklı bir strateji geliştirdiler.

Polis göstericilere saldırdıktan kısa süre sonra bazı eylemciler hemen uzaklaşmaya çalışmışlardı; insanlar yürüyüşün devam etmeyeceğini anladıkları için bölgeyi terkedip şehirde kendi ufak çaplı eylemlerini yapmak istediler. Neredeyse tüm sokaklar polisler tarafından bloke edilmiş olmasına rağmen, birçok eylemci olay yerini terketmeyi başardı. Sonra şehrin tamamında kendi kendine gelişen eylemler yapılmaya başlandı. Kimi yerde sadece 50 kişiden oluşan, kimi yerlerdeyse binden fazla insandan oluşan gruplar sokaklarda yürüyerek, polise, bankalara, Mcdonalds ve Vodafone gibi büyük şirketlerin dükkanlarına saldırarak, barikatlar kurarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hamburg’un her yerinde havaifişek sesleri ve insanların attığı sloganlar duyulabiliyordu. İnsanlar birisinin harekete geçmesini beklemiyor, herkes kendisi tekrar tekrar harekete geçiyordu. Polis çoğu zaman sadece bizi kovalayarak bu doğrudan eylemleri engellemeye çalıştı ve anlaşılan yeterince kapasiteleri yoktu ki gün boyunca sadece ancak 20 kişiyi bir suçla itham ederek gözaltına almayı başarabildiler.

Bu protesto bir ‘zafer’miydi yoksa ‘yenilgi’miydi karar vermek zor. Başta planladığımız gösteriyi gerçekleştirmeyi başaramadık. Şu açık ki polis, Hamburg’daki şu üç mücadelenin birleşmesini engellemek istedi: Rote Flora işgalevi, göçmen mücadelesi ve Esso konutları. Ama bir yandan da Hamburg son yıllardaki en büyük ayaklanmasına tanık oldu ve protestoyu merkezsizleştirdiğimizde durum üzerindeki kontrolünü kaybetti.

Kişisel olarak ben gösterimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Eylemciler, Rote Flora işgalevinin tahliye edilmesine tahammül etmeyeceklerini ve bu durumun Hamburg yönetimi, polis ve sermaye için tam bir kaosla sonuçlanacağını gösterdiler. Sonuçta polislerin arkalarını dönüp kaçmak zorunda olduğu durumları deneyimlemek her zaman güzeldir.

Flora bleibt! Rote Flora kalacak!

Atina: Diplomatik heyet aracının kundaklanması hakkında bildiri

11 Ekim 2013 Cuma günü erken saatlerde, Atina’da Neos Kosmos bölgesindeki Pyrras ve Delacroix sokaklarının kesiştiği yerde bulunan DC 93-3 plakalı diplomatik heyet aracını ateşe verdik.

Bu eylemi tüm kalbimizle Velventos, Kozani’deki iki soygunla suçlanan ve Kasım sonunda* davası görülecek olan yoldaşlarımıza ve öldürülen antifaşist Pavlov Fyssas’ın anısına adıyoruz.

Korku ve ölüm düşüncesine alışık olmamalıyız. Elimizdeki tüm imkanlarla bu çağdaş totaliterciliğe direnmeliyiz.

Kendi yapılarımızı oluşturuyor, yoldaşca ilişkilerimizi güçlendiriyor ve genişletiyor, ve anarşi ve komünizm için zemin hazırlıyoruz. Tek çare sosyal devrim…

Sağduyulu Kundakçılar

* Velventos’daki iki soygun için görülecek davanın 29 Kasım 2013‘te Loukareos caddesindeki Yargıtay’da Atina’da gerçekleştirilmesi planlanıyor. Suçlanan yoldaşlar: Andreas-Dimitris Bourzoukos, Dimitris Politis, Nikos Romanos, Yannis Michailidis, Fivos Harisis-Poulos ve Argyris Ntalios.

Atina: Sosyal Demokrat PASOK ve Aşırı Sağcı LAOS partilerinin Ofislerine Saldırı

Paskalya için kayıtsızlık tapınaklarını tüm iyi vatandaşlar dolduruken, Halandri ve Holargos’un kuzey banliyölerinde LAOS ve PASOK’un ofislerine boya ile saldırıldı. Bu eylem 12 gündür açlık grevinde olan Mitroussias, Sakkas, Karagiannidis için dayanışmak için yapıldı.

Açlık grevindekilere kovuşturmaları durdurun!

STELLA ANTONIOU ‘yu derhal serbest bırakın!

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

Patras, Yunanistan: Antifaşist doğrudan eylem

Bugün 15 Mart. Saat 13.00 civarı büyük bir grup anarşist ve antifaşist, Patras şehrinin merkezinde, Germanou Caddesinde bulunan neo-nazi partisi Chrissi Avgi/Golden Dawn’ın ofisini bastılar.12 Mart’ta açılan bu faşist yuvası, açılmasından hemen sonra parçalanmış oldu.Ayrıca, neo-nazi materyaller dağıtılıp, sokaklara atılırken binanın duvarlarına antifaşist sloganlar yazıldı.

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

kaynak

Atina: 1 Aralık’ta genel greve çağrı posteri

1 Aralık’ta genel grev ve gösteri
Herkes sokağa!

Saat 11.00’de, Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi önünde toplanma
Saat 10:30’da, Kyprou ve Patission Parkında ön-toplanma

Sömürü, yoksulluk, baskı, korku ve ırkçılığa karşı.
Çalışanlar, işsizler, gençler, yerliler ve göçmenler ortak direniş.
Her türlü toplumsal ve çalışma alanında öz-yönetim mücadelesi.
Eşitlik, dayanışma ve özgürlüğe dayalı yeni bir toplum yaratmak için.

Kipseli/Patissia mahalleleri direniş ve dayanışma meclisi
kaynak: sakakp

Belçika: Ostende NoBorder grubunun kuruluşu

22 Kasım 2011‘de Belçika’da yayınlanmıştır.

Belçikada bir liman kasabası olan Ostende’de, yakındaki ormanda kalan göçmenlere yapılan baskı artıyor.  Her gün limanda yürürken “kamu düzenini bozmak” suçundan yirmi kadar insan 12 saat hapsediliyor; 60 yeni hücre inşa ediliyor. Yiyecek ve giyecek dağıtım merkezlerinde kimlikler kontrol ediliyor; bir evsiz merkezi zorla kapatıldı.

Bu baskıya tepki olarak, bir grup insan, Ostende No Border’ı oluşturdu. Yardım etmenizi ve bağış yapmanızı rica ediyorlar, lütfen onbegrensdoostende@yahoo.com e-mail adresinden iletişim kurun.

Atina: Ali Mohammed Rasul çocuk hapishanesinden salıverildi

Birçok dayanışma arabuluculuğu ve hukuki yardımdan sonra, çöp toplayıcılığından tutuklanan ve 5 Ekim‘de Amygdaleza çocuk gözetim merkezine hapsedilen 12 yaşındaki göçmen Ali Mohammed Rasul sonunda salıverildi ve belgelerini edindi.

Bir sonraki adım çocuğun şu an almanya’da bulunan ailesine kavuşması.

kaynak: athens.indymedia.org

Lefkoşa, Kıbrıs: Göçmen açlık grevcileriyle dayanışmaya çağrı

24 Ekim Pazartesi günü, toplam 65 kişinin kaldığı merkez cezaevinin 10 numaralı bölümündeki 52 göçmen tutuklu, açlık grevine başladı. Suçları: Kıbrıs’ta yasadışı ikamet. Talepleri: Devlet tarafından bastırılan temel haklarının inkar edilişine son vermek.

Bu insanlar sınırdışı edilmek üzere gözaltına alındılar; mahkum edilmiş suçlu değiller. Tam tersine, bu durumda suçlu, onları 6 aydan uzun süre cezaevinde tutan Devlettir. 115/2008 nolu yönergede azami tutukluluk süresinin 6 ay olduğu belirtilmektedir (Madde 15 paragraf 6’da belirtilen bu yönergeye istisnai herhangi bir ulusal yasa yok). Bunun yanı sıra, birçok durumda prosedürel teminatların garanti altına alınması gözetilmemiştir ve tutuklama kararı olmadan gözaltına alınmışlardır.

20 Ekim Çarşamba günü, 10. bölümdeki kameranın önünde, 46 yaşında bir Cezayirli, jiletle intihar girişiminde bulundu. Bu intihar girişiminin videosu polisin elinde. Bu adam evli ve iki çocuğu var. Tekrar tekrar ülkesine dönmek istediğini belirtti ama ona izin vermediler. İki haftadan uzun bir süre boyunca verilen yiyeceği reddedeceğini açıkladı ve onun umutsuzluğu diğer hücre arkadaşlarını da açlık grevi başlatmaya sevk etti.

28 Ekim Cuma günü, bir kişi daha çarşaflardan ilmik yaparak intihar etmeye çalıştı ve son anda kurtarıldı. Suriyeli bu adam bir yıldan uzun süredir tutuklu ve o da ülkesine dönmek istiyor ama sınırdışı edilmiyor. Bu adam ilgili tüm yasalar çiğnenerek bir yıldan uzun süredir cezaevinde ve onu ne sınırdışı ediyorlar ne de serbest bırakıyorlar.

Gerçek şu ki bu iğrenç durum, kitle iletişim araçları tarafından görmezden geliniyor, toplumdan gizleniyor. Avrupa Birliği başkanlığı için hazırlık yapan devlet, tüm acımasızlığıyla insan haklarını çiğniyor ve kendilerine hümanist diyen Avrupalılaşmış vatandaşlar insan onurunun mutlak aşağılanmasına kayıtsız kalıyor.

Biz, açlık grevcileri ve devlet tarafından insan hakları çiğnenmiş herkesle dayanışma içindeyiz. Vicdanı olan olan herkesi, 1 Kasım akşam saat altıda, eylemlerimiz için karar almak üzere Lefkoşa’da Faneromeni okulu merdivenlerine çağırıyoruz.

Açlık greviyle dayanışan insanlar

Atina, Ano Petralona’da Sosyal Sağlık Mekanı faaliyette

11 Ekim Salı günü, Ano Petralona semtinde (Petralona metro istasyonu yakınlarında), Timodimou ve Antoniadou (“Petrina”) sokaklarının kesiştiği yerde bulunan PIKPA işgalevinde yeni bir kendi kendine organizasyon olan Sosyal Sağlık Mekanı faaliyete geçti.

Çöken sağlık sistemi tarafından dışlanan insanların sayısının gün geçtikçe artması, yerel halk meclisinin, kendi kendine organize edilecek bir sağlık merkezini faaliyete geçirmeyi deneme kararı almasına neden oldu.

Sağlık çalışanları ve işgalevinde ikamet eden diğer gönüllülerden oluşan danışma resepsiyonu, işgalevinde temel sağlık hizmeti sağlayacak.

Sosyal Sağlık Mekanı, her Salı (17.00 – 20.00) ve Çarşamba akşamı (17.30 – 20.00) açık olacak. Çarşamba günleri akşam saat sekizde, Petralona halk meclisi sağlık çalışma grubunun açık toplantıları gerçekleşecek.

Sosyal Dayanışma Kliniği, Selanik’te kapılarını açıyor

Selanik’te, 7 Kasım 2011’de ‘Sosyal Dayanışma Kliniği‘, Asopou Sokağı, No:24 (Vardari bölgesinde) birinci katta kapılarını açıyor. Selanik Emek Merkezi tarafından sağlanan bu mekan hafta içi hergün açık olacak ve sağlık sigortası olmayan insanlara (Yunanlılar/Yabancılar/Mülteciler) bedava hizmet sağlayacak. Genel sağlık hizmetinin yanısıra nöroloji, pediyatri, pskiyatri, dişçilik alanlarında da hizmetler verilecek. Randevu almak için haftaiçi sabah saatlerinde +30 2310 520386 numarayı arayabirsiniz.

Troyka’nın (AB/AMB/IMF) dayattığı, Yunan hükümetinin uyguladığı kemer sıkma politikaları ve kesintiler nedeniyle ülkedeki tüm sağlık sistemi göçtü ve binlerce insanın hayatını kötü yönde etkiliyor. Sosyal Dayanışma ve Sağlık Girişimi Kliniği’nin amacı, ödeyecek parası olmadığı için ulusal sağlık sisteminden dışlanmış olanlara, gönüllü çalışma prensibi ile sürekli bir temel sağlık hizmeti sağlamak olacak.

Katkı sağlamak için ekipman, tıbbi malzeme, ilaç (tarihi geçmemiş kullanılmayan ilaçlarınız) sağlayabilir, para yardımında bulunabilir, deneyimli iseniz gönüllü olarak çalışabilirsiniz.

Yunanistan’dan Acil Uluslararası Dayanışma Çağrısı

Yoldaşlar,

Bu mesajı amacı sizleri Yunanistan’da son günlerde yaşananlar hakkında kısaca bilgilendirmek ve dünya çapında tüm anarşistlere bir uluslararası dayanışma çağrısında bulunmak.

Yunanistan kritik bir dönüm noktasında ve politik ve ekonomik düzeyin yanında toplumsal olarak birçok kritik değişim yaşanıyor. (Son zamana kadar) Egemen olan güç modelinin çözülüşü ve dağılışı ve sömürü iyice aşikar oldu, ve bu genel olarak “kriz” denilen durumu tanımlıyor. Şu an tecrübe etmekte olduğumuz, sosyal birliği (sosyal konsensusu) güvence altına artık alamayan bir sistemin tamamen çöküşü; böylece mutlak ve mazeretsiz bir cephe saldırısıyla uğraşıyor.

Başlangıçta, bu “kriz” denilen durumun başlarında, bu saldırı maddi koşullarda gerçekleşiyordu. Emeğin değerinin düşmesi, maaşların dikey olarak azalması, “esnek” çalışma koşulları, güvencesizliğin kurumsallaşması, tüketici ürünler ve kamu hizmetleri faturalarındaki fiyat artışları, verglerin artması ve sosyal yardımlardaki kesintiler ile birlikte… Ayn zamanda, kamu servetinin özel kişilere satılması, sokaklardaki polis varlığının yaygınlaşması, ihaleler ve işsizliğin artması başladı.

Ek olarak, propaganda yollarıyla benzeri görülmemiş saldırılar ortaya çıktı. Devlet ve Sermaye tarafından kontrol edilen yaygın medya, inanilmaz derecede kıyamet ve afet senaryoları ortaya çıkardı ve yayınlamaya başladı, ve “Eğer Troyka bir sonraki borç alımını kabul etmezse, dağılacağız” gibi takvim üzerinde dönü noktaları “ifşa”sına başladı. Bütün bunlarla, Güçlerin iletişimsel mekanizmaları zorbalık yoluyla toplumun felç olma halini suyu sürekli bulandırma ve bir terör durumunu sürdürererek garanti altına almayı yönetiyor.

Fakat, direniş Yunanistan toplumunun bir bölümü ve proleteryası için hiçbir zaman durmadı. Bazen, genel grev beyanları aktif olarak direnen ve Devlet ve Sermaye tarafından dayatılan şartlara karşı savaşma isteklerini dile getiren insanlar tarafından farklı bir derecede çevrelendi.

Atina’da 11 Mayıs genel grevinde, binlerce eylemci bir kez daha yürüdü ve Yunan hükmetinin işçilerini ve halkın çoğunluğunu etkileyecek yeni toplum-karşıtı (anti-sosyal) tedbirlerine karşı seslerini çıkardı. Gösteri sırasında, protestocuların büyük bir kısmı meclisi geçmiş durumda ve sona doğru yaklaşır iken, polisleren radikal göstericiler bloklarına – anarşistler ve anti otoriterler, komşu meclisler, sıradan işçi sendikaları üyeleri, meclis üstü sol – karşı provokasyon olmadan ve alçakça saldırıya geçti; ve bu bloklar dağılana kadar onları görüşmemiş bir vahşet ile darp etti ve onlara karşı yüzlerce gözyaş bombası ateşledi. Bir kısmı ameliyata alınırken toplam 100′den fazla gösterici hastanelik oldu.

Şu anda sağlığı en kritik durumda olan gösterici, Yoldaş Yannis idi. Polis tarafından öldüresiye bir saldırıya maruz kalarak kafasından ciddi biçimlerde yaralandı ve – snradan yayınlanan sağlık raporuna göre – hastaneye “ölmek üzere” (antemortem) bir durumda iken sevk edildi.

Doktorların başındaki iç kanamanın genişliğini tespit etmelerinin ardından, hemen ameliyata alındı ve o zamandan beri yoğun bakım kliniğinde yatıyor. Durumu ciddiyetini korumakla birlikte istikrarlı biçimde, fakat hayati tehlikesi veya sağlığını kaybetme riskinden kurtulmuş değil.

11 Mayıs Çarşamba günü göstericilere karşı yapılan bu ölüm saçan saldırıların tek bir amacı olduğu ortada: Gücün ve kapitalist Devletin saldırılarına karşı direnen herkesin ve halkın gözünü korkutmak. Bu hareket, insanlara boyun eğdirmeyi amaçlayarak şu mesajı yollayan bir örnek vermek içindi: sakin ve disiplinli birşekilde, evinizde oturun.

Bu son gelişmelerin ışığında egemenler sağ-kanatı ve/ya devlet destekli dallarını giderek daha fazla devreye sokuyor. Ülke genelinde ırkçı şiddet son zamanlarda katlanarak patlak verdi ve geçtiğimiz hafta zirveye ulaştı. Atina’nın merkezinde bir sakinin hırsızlık niyetiyle soğuk kanlı bir biçimde öldürülmesinin ışığında, birçok göçmen hedef haline geldi ve göçmenlere karşı benzeri görülmemiş planlı katliam ortaya çıktı. Organize ve/ya bağımsız faşist, ırkçı ve aşırı sağcılardan oluşan gruplar her akşam göçmenlere saldırmak için bir araya gelme fırsatını kaçrmadı, birçok kişiyi yaraladı, bu sırada ekonomik nedenlerden göç eden bir kişinin ölümünün de bunların neden olduğu sanılıyor. Aynı zamanda, polislerin yanında yer alan neo-Naziler şehir merkezindeki işgal evlerine saldırıyor, ve yoldaşları hayatlarımızı riske ederek polis ve faşist gaddarlığına karşı kendimizi korumaya sürüklüyor.

Bu durumun ciddiyeti ortadadır. Toplum, emsali görülmemiş bir maddi saldırıyı kabul ettiği an, en radikal politik kısımlar – ki onlardan biri en genel anarşist çevre – polis ve faşistlerin saldırısı altındadır (bu kanlı hiddet düşünüldüğüne, bu sefer gerçekten).

Uluslararası dayanışma için acil çağrımızın sebebi bu yüzden!

Dayanışma, anarşistlerin her zaman değer özelliklerinden birisi olmuştur. Bizler mücadelerimize destek için dayanışmayı her zaman sayıyoruz ve devlet gücü tarafından teşvik edilen yalıtılma mantığı ve özel hayata inzivaya çekilmeye, bireycileştiren ve kolektif bilinci tasfiye eden kapitalist vaziyete karşı geri savaşıyoruz.

Şu anda Yunanistan toplumu ve proleteryası yaşam koşullarının görülmemiş bir şekilde bozulmasının gerilimiyle ıstırap çekerken, şu anda anarşistler gerçek cinayet teşebbüsleri boyutlarında olacak kadar baskı altında iken, şu anda anarşist ortam devlet şiddeti ve faşist tehditlerin nişanında iken, dünya çapındaki yoldaşlarımızın, etkinlikler, gösteriler, yürüyüşler, protestolar düzenleyerek, yazılar yazarak, sözler ve eylemler yoluyla, yoldaşların uygun gördükleri herhangi bir şeyi yaparak eylem çağrılarında bulunmalarını ve mücadelemizle dayanışmada durduklarını görmeye ihtiyacımız var; sadece anarşistlerin bildiği ve göstermek istediği devrimci dayanışmanın herhangi bir ifadesi ruhumuzu diriltecek ve mücadelemizi güçlendirecektir.

Yoldaşca selamlar,

Liberter komünistler grubu (Atina)
Eutopia dergisi

Aşağıdaki linklere de göz atın:

//de-contrainfo.espiv.net Yunanistan’daki son gelişmelerden haberler

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=1288989 video: polis göstericilere saldırıyor

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=1290982 video: faşist – polis işbirliği içinde göçmenlere saldırıyor

http://www.demotix.com/photo fotolar: naziler göçmenlere saldırıyor

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=1288923 fotolar: polis göstericilere saldırıyor

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=1289018 fotolar: polis göstericilere saldırıyor

http://athens.indymedia.org/front.php3?lang=el&article_id=1289114 fotolar: polis göstericilere saldırıyor

tercüme: anarsistfaaliyet.org

[10 Mart] Yunanistan’a Gitmeyin!

 10 Mart: Yunanistan’da açlık grevindeki 300 göçmen
işçiyle dayanışma günü
Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

Uluslararası Dayanışma Günü

10 Mart

Yunanistan’a seyahat etmeyi düşünenlere son dakika tavsiyeleri:

Yunanistan’ın, yemekleri leziz, halkı misafirperver, güzel bir ülke olduğunu duymuş olabilirsiniz. Aman dikkat: Gerçek tablonun sadece bir kısmıdır bu! Yunanistan’a seyahat eden yüzbinlerce insan için Yunanistan gerçeği çok farklı. Yunanistan’da genel bir insan hakları ihlâli tehlikesi mevcuttur. Yunanistan sınırlarından giriş yapan göçmenler ve ziyaretçiler, 2 ilâ 4 ay veya daha uzun mühletle sınırdan içeri sokulmayabilmekte veya gözaltı merkezlerine sevk edilebilmektedir. Bu ziyaretçiler serbest bırakıldıkları takdirde; belgesiz ve her tür medeni haktan yoksun olarak tarım, yerel sanayi, organize suç alanlarında çalışmaya veya sokak satıcılığı yapmaya mahkum edilmektedir.

Yunanistan’ı ziyaret etmeyi düşünenleri Yunan Devleti’nin uyguladığı kötü muameleye, hoşgörüsüzlüğe, nefrete, iftiraya ve rastgele şiddete karşı uyarıyoruz…

Yunanistan, ülkenin içler acısı ekonomisini canlandırmak adına yaklaşık 500 bin yasadışı göçmen ve mülteciyi sömürmektedir. Geçtiğimiz sene neredeyse 140 bin göçmen daha iyi bir yaşam umuduyla Yunanistan sınırlarından giriş yapmıştır. Bu göçmenlerin çoğu yıllarca yasadışı kalmaya mahkum edilecek ve kendilerine modern çağın istenmeyen köleleri muamelesi yapılacaktır.

25 Ocak’tan bu yana uzun yıllardır Yunanistan’da yaşayan ve çalışan Atina ve Selanik’teki 300 göçmen ülke çapında açlık grevi başlattı. Açlık grevindeki bu göçmenlerin talebi, Yunanistan’da belgesiz olarak yaşayan tüm göçmenlerin yasal statüye kavuşturulmasıdır. Onların mücadelesi, dünyanın tüm göçmenlerinin, tüm işçilerinin, tüm insanlarının mücadelesidir.

10 Mart, açlık grevinin 45. günü olacak. Ve Yunan Devleti açlık grevindekilerin haklı taleplerine halen kulaklarını tıkamaktadır!

Yunanistan’daki ve dünyanın her yerindeki insanları 10 Mart tarihinde, açlık grevindeki 300 göçmenle dayanışmak için sivil itaatsizlik eylemlerinde bulunmaya çağırıyoruz! Herkesten talebimiz, Yunanistan’ın yumuşak karnı olan turizmi hedef almalarıdır: Turizm, Yunanistan’ın gayrisafi milli hasılasının %15’ini teşkil etmektedir. Nitekim turizm ve göç, yasal seyahat özgürlüğü hakkının iki farklı yüzüdür.

Önerimiz, neredeyse her ülkede bulunan, kolaylıkla ulaşılabilecek Yunanistan Ulusal Turizm Örgütü’nün (GNTO) şubelerini hedef almanızdır. Örneğin GNTO şubelerinin önünde, içinde veya civarında protesto eylemleri yapabilir, barikat kurabilir, şubeleri işgal edebilir, broşür dağıtabilir veya başka yaratıcı eylemler düzenleyebilirsiniz.

Yurtdışındaki GNTO şubelerinin adresleri burada bulunabilir: internezia.net/addresses

Yaşadığınız kentte GNTO’nun şubesi bulunmuyorsa eylemlerinizde Yunan Konsolosluklarını veya şirketlerini hedef alabilir ya da yalnızca kalabalık kamusal alanlarda veya medyaya yansıyacak eylemler yaparak katkıda bulunabilirsiniz.

Ya 300 Cinayet Ya Yasal Statü!

 

[Açlık grevi hakkında daha fazla bilgi için: hungerstrike300]

Yunanistan’ da açlık grevindeki 300 göçmen için dayanışma çağrısı

Yunanistan’ da 300 göçmen 18 gündür açlık grevinde. Ülkede kâğıtsız yaşamak ve güvensiz koşullarda çalışmak zorunda bırakılan bu 300 kişi Yunanistan’ da yaşayan tüm göçmenlerin sorunlarına dikkat çekmek için 25 Ocak’ ta Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde açlık grevine başladılar. Göçmenleri zorla üniversiteden çıkaran polis, şimdi de direnişe destek verenleri baskı ile yıldırmaya çalışıyor. Ancak, göçmenlerin ağır koşullarda devam eden direnişlerine destek amacı ile bugün Yunanistan genelinde eylemler yapılıyor.

Bizler de, Göçmen Dayanışma Ağı olarak Yunanistan ‘daki açlık grevi yapan göçmen arkadaşlarımızla dayanışmamızı ilan ediyor ve Türkiye’ deki muhalif hareketleri, özellikle de güvensiz koşullarda çalışmak durumunda bırakılan bütün kesimleri, göçmenlerin direnişine duyarlık ve dayanışma göstermeye davet ediyoruz. Çünkü bu mücadele bütün işçiler ve güvencesizlerin mücadelesidir.

GÖÇMENLER NEDEN AÇLIK GREVİNDE?

Kapitalizm ve ekonomik küreselleşmenin dayattığı koşulların sonucu olarak her yıl binlerce insan ülkelerinden kaçarak “Batıda” daha iyi bir yaşam umudu ile evlerini terk ediyor. Sınırı geçmeyi başaranlar fiziksel tecrit ve ayrımcılığın hüküm sürdüğü bir sistemin içine çekiliyorlar. Bunun en bariz örneğini yanı başımızda Kumkapı’ daki gözaltı ve sınır dışı merkezinde görüyoruz. Gözaltında olmayanlar ise bütün haklardan mahrum bırakılarak görünmezlik ve korku dolu bir hayata itiliyor. Üstelik içinde bulundukları durumdan sorumlu tutulan göçmenler, sağcı grupların, anaakım medya ve siyasi partilerin irkçi ve popülist saldırılarında hedef gösteriliyorlar. Bu sistematik baskı ve dışlanma aynı zamanda göçmenlerin ekonomik olarak sömürülmelerine de araç oluyor. Nitekim Batı ekonomilerini ayakta tutacak ucuz işgücünü göçmenler oluşturuyor.

YUNANİSTAN HÜKÜMETİNİ KINIYORUZ

Bizler Göçmen Dayanışma Ağı olarak, göçü idare edilmesi gereken bir sorun olarak gören, kadın, çocuk erkek ayırmadan, göçmenleri istenmeyen günah keçisi olarak gösteren Yunanistan ve Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü kınıyoruz.

Göçün bir sorun değil, yaşamın bir gerçeği olduğunu, hiçbir sınır, tel örgü veya duvarın insanları daha iyi bir hayat kurma arzusundan caydıramayacağını ve bu tür engellemelerin meşru olmadığını söylüyoruz. Bu yüzden Yunanistan’ da hiçbir sosyal ve siyasal hakka sahip olmadan yaşayan ve çalışan tüm göçmenlerin taleplerini destekliyoruz. Ve her duyarlı vatandaşı bu direnişe destek olmaya çağırıyoruz.

ORTAK TELEPLERİMİZ:

– Yunanistan’ daki bu insanlık dramına derhal son verilmesini,
– Açlık grevini sürdüren  göçmenlerin koşulsuz olarak yasallaştırmalarını,
– Herkese eşit siyasal ve ekonomik haklar verilmesini
– Göçmenleri gayri insani yaşam koşullarına mahkum eden modern ırkçı rejime son verilmesini,
– Sınırların derhal açılmasını istiyoruz.

CÜNKÜ HİÇ KİMSE YASADIŞI DEĞİLDİR.

Göçmen Dayanışma Ağı

Göçmen Dayanışma Ağının linkina bir göz atın
Fotolar için buraya tıklayı

istanbulizein.wordpress.com