Category Archives: Videolar – Multimedya

Almanya: Hamburg sokaklarından 21 Aralık 2013 raporu

http://www.youtube.com/watch?v=Fvqctsf5Wwc

Rote Flora işgalevinin boşaltılması, mültecilerin ülkede kalma hakkı ve Esso konutlarından tahliye edilen insanlarla dayanışma amacıyla yapılan eyleme katılmak için 21 Aralık’ta binlerce kişi Hamburg’a geldi. Binlerce otonom eylencinin yüzlerce polisle Hamburg’da karşı karşıya geleceği bu günün kaotik bir gün olacağını herkes biliyordu. Yinede olaylar sandığımızdan farklı gelişti.

Rote Flora’nın önündeki ön-buluşmanın öğlen saat 2’de, büyük uluslararası gösterininse 3’te yapılacağı planlanmıştı. Binlerce insan daha öğle ortasında buraya gelmişti bile. Atmosfer harikaydı; insanlar coşkuluydu ve protestoyu sokaklara taşımak istiyordu. saat 3 olduktan hemen sonra yürüyüş başladı. Yürüyüş yılın en büyük gösterisi olmasının yanısıra aynı zamanda en kısasıydı. Polis, yürüyüşün 20. metresinde bir köprünün altında kalabalığı durdurdu. Polisler, aktivistleri durdurmak için hemen bibergazları ve coplarıyla saldırıya geçti. Birkaç saniye sonra iki toplumsal müdahale aracı, göstericileri başladıkları noktaya geriletmek amacıyla onlara katıldı.

Bunun üzerine eylemciler taşlar, şişeler ve havaifişeklerle karşılık verdi. İnsanlar, gittikçe daha fazla polis önüne gelene vurarak hücum ettiği için geriye doğru sürüldüler. Sonunda yüzlerce insan polisle çatışmasına rağmen hiçbir şansları yok gibi gözüküyordu çünkü tekrar tekrar saldıran zırh kuşanmış yüzlerce polis sözkonusuydu. Bir başka problem ise etrafta polise fırlatacak fazla birşey olmamasıydı. Birçok insan, o gün polisle çatışmaya hazırlıklı olmasına rağmen, polisin bu kadar çabuk şiddet uygulaması nedeniyle daha başlangıçta paralize oldu. Eylemciler çöpkutularından, yakındaki restorandan buldukları masalar ve banklardan barikat oluşturdular. 30 dakikalık çatışmadan sonra polis Rote Flora’nın önündeki mekanı kontrol altına aldı. Bunu gören herkes o gün Hamburg’ta büyük bir gösteri olamayacağını anladı. Bu yüzden insanlar eylemi şehrin sokaklarına yaymak için farklı bir strateji geliştirdiler.

Polis göstericilere saldırdıktan kısa süre sonra bazı eylemciler hemen uzaklaşmaya çalışmışlardı; insanlar yürüyüşün devam etmeyeceğini anladıkları için bölgeyi terkedip şehirde kendi ufak çaplı eylemlerini yapmak istediler. Neredeyse tüm sokaklar polisler tarafından bloke edilmiş olmasına rağmen, birçok eylemci olay yerini terketmeyi başardı. Sonra şehrin tamamında kendi kendine gelişen eylemler yapılmaya başlandı. Kimi yerde sadece 50 kişiden oluşan, kimi yerlerdeyse binden fazla insandan oluşan gruplar sokaklarda yürüyerek, polise, bankalara, Mcdonalds ve Vodafone gibi büyük şirketlerin dükkanlarına saldırarak, barikatlar kurarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hamburg’un her yerinde havaifişek sesleri ve insanların attığı sloganlar duyulabiliyordu. İnsanlar birisinin harekete geçmesini beklemiyor, herkes kendisi tekrar tekrar harekete geçiyordu. Polis çoğu zaman sadece bizi kovalayarak bu doğrudan eylemleri engellemeye çalıştı ve anlaşılan yeterince kapasiteleri yoktu ki gün boyunca sadece ancak 20 kişiyi bir suçla itham ederek gözaltına almayı başarabildiler.

Bu protesto bir ‘zafer’miydi yoksa ‘yenilgi’miydi karar vermek zor. Başta planladığımız gösteriyi gerçekleştirmeyi başaramadık. Şu açık ki polis, Hamburg’daki şu üç mücadelenin birleşmesini engellemek istedi: Rote Flora işgalevi, göçmen mücadelesi ve Esso konutları. Ama bir yandan da Hamburg son yıllardaki en büyük ayaklanmasına tanık oldu ve protestoyu merkezsizleştirdiğimizde durum üzerindeki kontrolünü kaybetti.

Kişisel olarak ben gösterimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Eylemciler, Rote Flora işgalevinin tahliye edilmesine tahammül etmeyeceklerini ve bu durumun Hamburg yönetimi, polis ve sermaye için tam bir kaosla sonuçlanacağını gösterdiler. Sonuçta polislerin arkalarını dönüp kaçmak zorunda olduğu durumları deneyimlemek her zaman güzeldir.

Flora bleibt! Rote Flora kalacak!

Mısır, Cinsel İşkence Mağdurlarıyla Röportaj

“Benim haklarımı halk getirecek”
—Samira İbrahim, Mart 2011’de ‘bekaret testi’ne zorlanan aktivist

Yüzler değişti ama sistem aynı. Baskıcı. Otoriter. Diktatör. Mevcudiyetini sınır tanımayan vahşete dayanan bir güvenlik yapısı üzerinden kurmuş. Stratejisi terör, işkence en berbat silahı: dayak, ellerinden ayaklarından asma, elektrik verme, planlı cinsel saldırı. İşkence çok yaygın ve birçok farklı ortamda gerçekleşiyor: polis karakolları, hapishane hücreleri, sokaklarda, ve hatta yüksek mahkemede.

Milli Polis Gün’ünde İçişleri Bakanlığının vahşetine karşı öfke dalgası olarak başlayan ve Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlanan devrimin ertesinde Mısır’ın “sivil’ bir başkanı oldu, Müslüman Kardeşler’den Muhammed Mursi. Müslüman Kardeşler dini ahlaki kavramlara sözde bağlılık gösterirken, aslında Mısır devletinin silahı olan sistematik işkence uygulama mirasını devam ettiriyordu, Mübarek’in düşüşünden 18 ay sonra aynı şekilde SCAF’ın askeri cuntası da bunu devam ettiriyor. Bu gayriresmi hükümet politikasının sonucunda bilinmeyen sayıda Mısırlı polis karakollarında ve hapishanelerde ölüyor veya feci şekilde yaralanıyor.

Mübarek’ten askeri cuntaya ve şimdi de Müslüman Kardeşler’e işkence, özellikle de cinsel işkence, Mısırlılar için sürekli bir tehdit teşkil ediyor. Bunun çok sayıda örneği var, Mübarek rejiminde Emed El Kabir, SCAF askeri cuntasında Ahmed Reşad ve Müslüman Kardeşler’in yönetiminde Ayman Mehanna. 2005’te Mübarek rejiminde kadın protestocuların ve gazetecilerin cinsel saldırıya uğramasından, 2011 Mart’ında SCAF’ın gözaltına alınan aktivistlere ‘bekaret testi’ uygulamasına, daha yakınlarda Müslüman Kardeşler yönetimi sırasında Yasmin El Baramavi’ye ve başkalarına protesto mekanlarında uygulanan planlı cinsel saldırılara, organize cinsel işkence devletin muhaliflerine karşı kullandığı bir silah olmaya devam ediyor.

Bu cinsel işkencenin yapılış amacı itiraf ettirme veya bilgi edinme değil, kendileriyle aynı fikirde olmayanları aşağılamak, korkutmak ve susturmak. Cinsel işkencede erkek-kadın, yaşlı-genç ayrımı yok. Hapishane ve polis hücrelerinin içinde ya da dışında ülkenin birçok yerinde gerçekleştiriliyor. Cinsel işkence, haklarını korumakla yükümlü hakimlerin sadece birkaç metre yakınında Ahmed Taha’nın tecavüze uğradığı Yüksek Mahkeme binasına kadar ulaştı.

Bu video, “Cinsel İşkence Sistematiktir: Mübarek ve SCAF’den Müslüman Kardeşlere”, işkencecileri tarafından susturulmayı reddeden cinsel işkence mağdurlarının tanıklıklarını bir araya getiriyor. Bu insanlar, ülkeyi yönetenlerin korkaklıklarına ve suçluluklarına karşı tanıklık etmek için zedelenen onurlarının üstesinden geldiler. Bu video, hapishanelerde, polis karakollarında ve sokaklarda işlenen cinsel suçlara karşı yeni bir medya kampanyasının çıkışını haber veriyor.

Ve devlet vahşetinin suratına karşı “insan onuru” ve “adalet”  talep eden devrime sadık kalınmasını istiyor.

El Nadeem Center
Egyptian Initiative for Personal Rights
Mosireen Media Collective

[24.6.2013]

Girit: İşgalevleriyle ilgili video

işgalevleri bizim evimiz
yoldaşlarımız da bizim evimiz
bizim evimiz dayanışma
bizim evimiz sokaklar
bizim evimiz içimizde yanan ateş
ve kimse bizi bu evden tahliye edemez
ne kadar çok duvar örerseniz örün
bizi karşınızda
özyönetim, otonomi, eşitlik, antiotoriterizm için
mücadele ederken bulacaksınız

Tüm mücadele edenlerle dayanışma
Kandiye, Girit’ten anarşistler/antiotoriterler (Ocak 2013)

Atina: İşgalevlerini savunan 10.000’den fazla gösterici protesto yürüyüşü yaptı

Anarşist/anti-otoriter hareketin düzenlediği en büyük gösterilerden biri 12 Ocak’ta Atina’nın merkezinde gerçekleşti.

Göstericiler öğleden sonra Propylaea’da toplanmaya başladı ve saat 2 olduktan kısa bir süre sonra Villa Amalias’ın tekrar işgali sırasında gözaltına alınan 92 yoldaşın tutulduğu Evelpidon adliye’sine doğru yürüyüşe geçtiler.

Çoğunluğu anarşist/antiotoriter hareketten ama aynı zamanda sol örgütlerden de göstericilerin olduğu yürüyüşe 10.000’den fazla kişinin katıldığı tahmin ediliyor.

Şehrin heryerine yerleştirilmiş anti-isyan ekiplerinin yanısıra motorsikletli birimler ve bir gözetleme helikopteriyle polis varlığı çok fazlaydı. Panepistimiou ve Patision caddelerinin kesiştiği yerden itibaren göstericiler iki taraftan polis kordonuna alındılar. Gerilimin yükseldiği birçok an oldu, hatta iki kez kimyasal gaz kullanıldı, ama hepsi bu.

Göstericiler Adliye’nin önünde yarım saatten fazla kalarak yargılanan yoldaşlarına desteklerini gösterdiler ve sonra Exarchia’ya doğru yürüyüşlerini sürdürdüler ve gruplar halinde ayrılarak dağıldılar (fotoğraflar).

mani-12-enero-puente

Özgürleştirilmiş mekanlara yapılan baskılar ve Villa Amalias’ın tahliye edilmesi:

20 Aralık 2012’de sabah saat 7’de  polis, Villa Amalias işgalevine baskın düzenlemişti. O sırada içeride bulunan altısı Yunan, ikisi Alman toplam sekiz kişi ve olayı öğrenip dayanışmak için gelenler gözaltına alınmıştı.

Villa Amalias geçmiştede birçok kez polis tarafından tahliye edilmiş ama tekrar tekrar yeniden işgal edilmişti. Şunu belirtmek gerekir ki bina 1860 civarında inşa edilmiş ve 1990’dan beri işgalcilerin ve onlarla dayanışma içindeki insanlar sayesinde korunmuş ve bakımı sağlanmıştı. Villa Amalias’taki işgalciler faşist ve ırkçı şiddete karşı mücadele verdikleri gibi aynı zamanda sömürücüleri, uşakları, pezevenkleri ve uyuşturucu tüccarlarını da ifşa ederek bunlara karşı savaş verdiler. Farklı kültürlerin birarada yaşamasını ve öz-örgütlenmeyi desteklediler.

Villa Amalias baskınını protesto etmek ve gözaltına alınanlarla dayanışmak için Yunanistan’da ve diğer ülkelerde birçok eylem gerçekleşti.

21 Aralık 2012’de, sabah erken saatlerde, Atina’nın Sepolia bölgesindeki KEP (sözde ‘Vatandaşların Hizmet Merkezi’) binasında patlama oldu. Kendilerine Öfkeli Anarşistler diyen bir grup eylemi üstlendi.

22 Aralık’ta Xanadu sosyal mekanı faşistler tarafından kundaklandı.

İşgalevinde gözaltına alınan 8 kişi (5’i her ay polis karakolunda imza atma şartıyla), 24 Aralık’ta serbest bırakıldı.

24 Aralık gecesi Atina’nın eski belediye binasına boya bombaları atıldı. Aynı gün Hamburg’da dayanışma gösterisi düzenlendi. AmsterdamStockholm, Londra, Goa, San Francisco ve dünyanın daha birçok yerinde dayanışma eylemleri gerçekleşti.

28 Aralık’ta polis ASOEE’ye (Atina Ekonomi ve İşletme Üniversitesi) sokak satıcılarının yasal olmayan ticari faaliyetini şikayet eden birinin ihbarını bahane ederek saldırı gerçekleştirdi. Faşist polis çoğunluğu göçmen olan sokak satıcılarını ellerinde coplarla kovaladı. Göçmenler her zamanki gibi üniversite binasının avlusuna sığındı. Ama asıl hedefleri buradaki stüdyolardan biri ve çatıdaki 98FM Atina Özgür Radyo İstasyonu’nun vericisi ve ekipmanı olan polisler yanlarında savcıyla gelmişlerdi ve savcı hemen bir  arama izni ayarlayıverdi. Böylece içerideki 16 kişiyi tutuklamanın yanısıra 5 katlı binanın bodrum katındaki öz-yönetim prensibiyle işleyen öğrenci mekanına baskın düzenlemiş oldular.

Villa Amalias ve ASOEE’deki saldırılara öfkelenen bir grup 30 Aralık’ta Atina’nın güneyindeki bir semt olan Halandri’deki bölge mahkemesine yangın cihazı yerleştirdi.

4 Ocak 2013’te Atina valisi Technopolis Belediye Endüstri müzesinde sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı.

9 Ocak’ta sabah erken saatlerde Villa Amalias tekrar işgal edildi. Polis defalarca içeriye gaz bombaları attı. 9.20’de destek birimler geldi, camları kırdı ve içerideki 101 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerden 92’si sonraki günler mahkeme önüne çıkarıldı. Bu sırada Villa Amalias yakınlarındaki Victoria meydanında yaklaşık 200 kişi toplandı. Aynı anda 40 dayanışmacı DIMAR partisinin Metaxourgeio ofisini işgal etti ve buradan 12 Ocak’ta gerçekleşecek olan büyük gösterinin çağrısını yaptılar. Polis baskın yaptı ve işgalcileri gözaltına aldı. Gözaltıları takiben 150 kadar dayanışmacı tarafından Sintagma’daki Ekonomi ve Finans Bakanlığı binasına spontane bir gösteri yürüyüşü gerçekleştirildi. Polis tarafından saldırıya uğradılar ve kovalandılar.

Aynı gün saat 15:00 civarı, polis, Atina’daki bir başka işgalevi olan Skaramanga’ya baskın düzenledi. İçerideki 7 kişiyi ve binanın önündeki bir kişiyi polis karakoluna götürdüler. 8 kişiden 7’sini tutukladılar daha sonra 24 Ocak’ta mahkemeye çıkmak üzere serbest bıraktılar. Akşam, Merkez Polis Karakolu önünde yaklaşık 1500 kişi olayları protesto etti.

[vimeo]https://vimeo.com/57096191[/vimeo]

10 Ocak’ta öğlen Villa Amalias’ın önüne gelen kamyonlara içeriden taşınan eşyalar yüklendi.

12 Ocak’ta Atina’daki 10.000 kişilik büyük gösterinin yanısıra Yunanistan’ın birçok yerinde, Selanik, Patras, Chania, Rethymnon and Heraklion (Girit), Midilli (Lesvos), Naxos, Trikala, Arta, Preveza, Ioannina, Xanthi ve Kozani’de dayanışma eylemleri gerçekleştiriliyordu.

2.baskın sırasında gözaltına alınıp yargılanan 92 tutuklunun hepsi akşam saatlerinde polis karakoluna imza vermek şartıyla serbest bırakılmıştı.

Yunanistan’daki birçok özgürleştirilmiş mekan baskı altında tutuluyor, saldırılara maruz kalıyor. Bunlardan bazıları VOX işgal edilmiş sosyal merkezi (tekrar işgal edildi), Atina’daki ‘Panteion’ konut projesi (tahliye edildi),  Corfu’daki Draka işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı), Agrinio’daki Apertus işgalevi (faşistler tarafından kundaklandı, hala işgal altında), Veria’daki ‘Afroditis 8’ otonom mekan (tahliye edildi, işgalciler yargılanıyor), Atina’daki işgal edilmiş belediye pazarı Kypseli (tahliye edildi, aylarca korumaya alındı ve şimdi belediye tarafından işletiliyor), Rethymnon Üniversitesindeki öz-yönetimli mekan (iki kez faşist saldırıya uğradı, tekrar işgal edildi), Selanik’teki Delta işgalevi, Atina’daki Villa Amalias (tahliye edildi), Xanadu sosyal mekanı (faşistlerce kundaklandı, hala işgal altında), Atina’da ASOEE’deki öz-yönetimli mekan, Atina’daki Skaramanga işgalevi.

Böyle bir dönemde 10.000 kişinin sokağa çıkıp yürümesi, devlet güçlerinin yaptığı bu baskının bir işe yaramadığını gösteriyor. Tam tersine anarşist/anti-otoriter hareket güç kazanıyor.

Türkiye, İstanbul’da 1 Mayıs (video ve fotoğraflar)

http://www.youtube.com/watch?v=dOhvXXp3blY

http://www.youtube.com/watch?v=976C7o2l5GM

http://www.youtube.com/watch?v=7jBWJ1lPPpo

http://www.youtube.com/watch?v=154GJg2QUAg

parasız özgür bir dünya
bolluk günleriniz sona erdi
yaşasın hayvan özgürlüğü

Continue reading Türkiye, İstanbul’da 1 Mayıs (video ve fotoğraflar)

Patras, Yunanistan: Antifaşist doğrudan eylem

Bugün 15 Mart. Saat 13.00 civarı büyük bir grup anarşist ve antifaşist, Patras şehrinin merkezinde, Germanou Caddesinde bulunan neo-nazi partisi Chrissi Avgi/Golden Dawn’ın ofisini bastılar.12 Mart’ta açılan bu faşist yuvası, açılmasından hemen sonra parçalanmış oldu.Ayrıca, neo-nazi materyaller dağıtılıp, sokaklara atılırken binanın duvarlarına antifaşist sloganlar yazıldı.

anarşihaber tarafından çevrilmiştir

kaynak

Volos, Yunanistan: 12 Şubat’ta şiddetli gün ve gece


İnsanlar akşam saat 5’te üniversitenin (Tholos) önünde toplandılar. 4500’den fazla insan sloganlar atarak yürüyüşe başladı. Öfkeli göstericiler camlarını kırarak parlamento partisi PASOK’un yerel ofislerine saldırdı. Ayrıca iki merkezi süpermarketin (Carrefour ve Vassilopoulos) camları indirildi. Iasonos sokağındaki Eurobank’ın camları kırıldı ve ateşe verildi. Banka yanarken, 1000’den fazla insan polisle çatıştı ve peşlerinden gitti.

Bu sırada, yüzlerce insan belediye binasını işgal etti ve birinci katta halk meclisi düzenledi. Ayrıca yüzlerce insan içerde ne varsa tahrip ederek, vergi dairesine saldırdı.

İçeride toplantı sürerken belediye binasının bodrum katında yangın çıktı – açıkça otoritelerin insanların öz-örgütlenme çabalarını sabote etme çabasıydı. İnsanlar vergi dairesini tahrip ederken ve bir çok diğer insan belediye binası içindeyken, ‘esrarengiz’ bir şekilde bodrumdan dumanlar gelmeye başladı. Görgü tanıkları – herhangi bir gösterici kitlesinden olmayan – kişilerin belediye binasının bodrumuna girdiklerini ve sonra çıktıklarını bildirdi.

Yerel domuzlara yardım etmek amacıyla Larissa’dan Volos’a polisler geldi ve Üniversite’ye (Mimarlık Bölümü) giren saatlerce insanların peşine düştü. İnsanlar Mimarlık Bölümünü terkettikten sonra yolları üzerinde iki polis otobüsüyle karşılaştılar. Polisler dışarı çıktılar ve kalabalığı kovalamaya başladılar, – daha sonra serbest bırakacakları – yoldaşlardan birini gözaltına aldılar ve iki yoldaşı denize atlamaları için zorladılar!

Toplam 26 gözaltı vardı, 6’sını tutukladılar. Tutuklananlar savcı huzuruna çıkarılacaklar; 3’ü (reşit olanlar) Çarşamba günü davaya çıkarılacak.

YARGILANANLARLA DAYANIŞMAYA
ZAFERE KADAR MÜCADELE

Yunanistan: 12 Şubat 2012’deki protesto seferberliğinin kısa bir özeti

12 Şubat 2012deki isyanlardan sonra Atina yanıyor
Önceden işgal edilen Atina Hukuk Fakültesine yürüme mesafesinde Akadimias Sokağında kurşun bulundu

12 Şubat 2012’deki protesto seferberliğinin kısa bir özeti

Ülkenin cadde ve meydanlarına biriken insanların sayısı hakkında birçok tahmin var. Atina’da sokaklarda 500.000’den fazla insan vardı, hesaplamak zor, ama polisin saldırısından önce Sintagma’ya çıkan tüm sokaklar tıklım tıklımdı, etraftaki mahallelerden yürüyerek, otobüsler ve trenlerle gelen diğerleri de vardı. Gösteriden yarım saat önce metro istasyonlarının ve otobüs duraklarının onları meydana götürecek araçları bekleyen insanlarla dolu olduğu görüldü.

Neredeyse tüm şehirlerde toplanmalar ve büyük yürüyüşler görüldü. Son intihar dalgasında rekoru elinde bulunduran Girit’teki Kandiye’de 30.000 kişilik güçlü bir yürüyüş gerçekleşti. Ülkenin her yerindeki gösteriler şiddete dönüştü; insanlar bankaları ve devlet binalarını ateşe verdiler, birçok olaydan sadece birkaç örnek olarak Volos’ta Eurobank’in şubesi ve belediye binası ateşe verildi (ikincisi muhtemelen kamu kuruluşu çeteleri tarafından gerçekleştirildi), Corfu’da Milletvekili ofislerine saldırıldı, yağmalandı, Rodos belediye binası gösteri sırasında işgal edildi ve hala işgal altında.

Atina’da polis gösterinin başlamasından önceki sabah saatlerinde birçok önleyici tutuklama gerçekleştirdi. Polisin insanları parlamentodan uzak tutmak istediği çok önceden açıktı ve birçok aktivist sivil kıyafetli polis memurları tarafından saldırıya uğradı ve evlerinden çıkarçıkmaz gözaltına alındı. Parlamentoda, (24 saat önceden milletvekillerine verilen ve Pazartesi borsa açılmadan önce oylamaları önerilen) yeni kesinti paketi ‘tartışılıyordu’.

Gece boyunca plastik mermiler kullanarak Hukuk fakültesine baskın yapmayı deneyen polis öğleden önce, Hukuk Fakültesi işgalcileri işgal edilen binadan Sintagma meydanına yürüyüş gerçekleştirmek istediğinde onlara saldırarak kitleyi kırdı.

Çoğu göstericinin meydana varmasından çok önce polis fiziksel şiddet, kimyasal gaz ve şok bombaları kullanarak kalabalığa topluca saldırdı. Saldırıdan sonra gösterinin büyük kısmı Amalias, Fillelinon, Ermou, Mitropoleos ve Karageorgi Servias sokaklarında yoğunlaştı. İnsanlar Sintagma meydanına geri dönmek için 5 saat boyunca polisle savaştı. Diğerleri Korai meydanının karşısında Stadiou ve Penepistimiou sokaklarında büyük barikatlar kurdular ve Sintagma’ya ulaşmak için savaştılar ve kendilerini polis saldırılarına karşı savundular. Polis gücünün büyük kısmını Panepistimiou sokağındaki Atina Üniversitesinin önündeki barikata yoğunlaştırdı ve Propylaea’daki baikatı savunanlar polisle kafa kafaya çarpıştılar.

DELTA ve diğer motorsikletli birimler özellikle Mitropoleas sokağında kalabalığa birçok zaman akın etti; çevik kuvvet MAT’ta aynısını birçok kez yaptı ama ayrıca işler tersine de döndü. Barikatların ve esaslı grupların yanı sıra , göstericiler çok sayıda küçük gruplara ayrılarak küçük polis gruplarıyla çatıştılar ya da etrafta dolanarak katılacak bir barikat yada büyük bir grup aradılar.

Geceyarısından sonra parlementerlerin çoğunluğu (199) işsizlik 16 ayda ikiye katlanırken (diğer önlemlerin yanında) maaşların %22 düşürecek, asgari maaşı aylık 400 yuroya düşürecek yeni kemer sıkma muhtırasını kabul ettiler

Gün boyunca, 77 gösterici tutuklandı ve polis tarafından yaralanan 50’nin üzerinde insan hastaneye kaldırıldı. 10 Şubat’ta tutuklananların hepsi kefaletle serbest bırakıldılar.

Gece birçok banka, hükümet binası ve iki polis karakoluna göstericiler tarafından saldırılar düzenlendi. Atina belediye binası işgal edildi ama polisin yoğun güçleri binayı ele geçirdiler ve işgalcileri tutukladılar. Tüm Yunanistan’da kamu binalarının işgalleri devam ederken, Atina’da 40’ın üzerinde bina ateşe verildi. Hukuk Fakültesi işgalcileri mücadeleyi sürdürmek için herkesi sokaklara çağıran bir bildiri yayınladı; yine de 13 Şubat’ta erken saatlerde işgal sona erdi.

http://www.youtube.com/watch?v=_TUEchwXFsE

Yunanistan dışında pek çok yerde dayanışma gösterileri düzenlendi. Aşağıda Danimarka, Kopenhag‘daki dayanışma eyleminden fotoğraflar var

Dayanışma Silahımızdır!

Yunanistan: Ülke çapında protesto seferberliğinin ilk günü – Kendimizi borçlardan kurtarmak için mevcut olanı yıkmalıyız.

ÖZGÜRLÜK, TÜM İKTİDARIN ENKAZINDAN YEŞERECEK (A)

23.58 Atinada, Hukuk Fakültesi işgalcileri olgusal olarak üniversite himayesi için herhangi bir kurumsal hibeye meydan okuyorlar ve benzer direniş merkezlerinin Yunanistan çapında genişletilmesi için çağrı yapıyorlar. Sadece bir yıl önce, 300 göçmen-işçi olayında acımasız bir kuşatma ve tahliye deneyimlememize rağmen, bu saatlerde aynı bina hala toplumca muhafaza ediliyor ve savunuluyor. Özgür radyo 98 FM‘den yoldaşlar Hukuk Fakültesinden yıkımın radyo dalgalarını gönderiyorlar, böylece ajitasyon yayılıyor. Önümüzdeki günler, umut ve aynı zamanda umutsuzluk dolu uzun günler olacak. Bugün, boktan metropolsin sokaklarına çok fazla insan dökülmedi. Yarın ve ondan sonraki günler ya daha kararlı olacağız ya da ‘Godot’u bekliyor’ olacağız – sadece burda değil, sadece şimdi değil, bütün dünyada.

Uluslararası dayanışma bir kez daha mücadelenin devamı için kilit önemde olduğunu ispatlayacak.

20.45 Girit: Kandiye’de (Heraklion) bir çok katılımcıyla (tahmini 15.000 kişi!) bir akşam gösterisi yapıldı. Göstericiler, Eleftherias meydanına yürüyüş yaparken çatışmalar patlak verdi. Gösteri şu an sona erdi.

Medya patronları uşaklarına yeni ‘kurtarma’ planının (Pazar yerine) Pazartesi günü oylanacağı haberini dolaşıma sokmalarını ve ayrıca hükümet üyelerinin istifaları hakkında haberler yaymalarını emrettiler. Onların ‘gerçekleri’ ne olursa olsun, insanların seferberliği devam edecek.

20.00 İşgal edilen Hukuk Fakültesindeki yoldaşlar, avukatlardan Atina’da şu ana kadar gerçekleşen tutuklamalar hakkında bilgi aldılar. (Gözaltına alındıktan sonra salıverilenleri saymazsak) bugün 7 kişi tutuklandı ve ayrıca dünkü protestoda tutuklanan bir kişi daha var – tutuklananlardan ikisi çocuk yaşta ve çoğu polis tarafından sert bir şekilde dövüldü (kaburga kemikleri kırıldı vs.), tutuklananlardan en genci 15 yaşında. Muhtemelen ağır suçlarla ve ‘kapüşon-yasası’yla suçlanacaklar. 11 Şubat’ta Evelpidon mahkemelerinde (16. binada) savcı huzuruna çıkarılacaklar.

http://www.youtube.com/watch?v=rPfNxgxuhRM

http://www.youtube.com/watch?v=XzTnRF8vgc8

15.05 Sintagma’da önceden en azından bir protestocunun polis tarafından ağır bir şekilde yaralandığı teyid edildi.

‘Herhangi bir hapishane duvarının yanında durup insanlık tarihinin yozlaşmasından utanmayan biri, gardiyan ya da kör olmalıdır’

Bu sırada, Yunanistan çapında erkek ve kadın hapishanelerinde protesto seferberlikleri yayılıyor. Yunan hapishanelerinde sözde dekonjesyon sağlayan bir ‘adalet’ yasa tasarısı yakın zamanda parlamentoda reddedildi. Bu yasayla, en azından 1500 erkek ve kadın tutsak için olumlu bir işlevi olması ve birçoğununda serbest bırakılması bekleniyordu. Yasal koşulları ve yaşam koşulları için hapishanedekilerin toplu protestolrı devam etmekte. Şimdiye kadar ülke çapındaki bu seferberliğe katılan hapishaneler Grevena, Trikala, Larissa, Koridallos, Nea Alikarnassos–Girit, Corfu, Malandrino, Patras, Domokos, Nafplion, Thebes (kadın hapishanesi), Avlona’daki özel Gençlik Gözaltı Merkezi (çocuk hapishanesi), Chios, Nigrita–Serres, Komotini. Demokrasinin bu aşırı kalabalık cehennem çukurlarında protestocu tutsaklar hapishane yemeğini reddediyorlar veya baheye çıktıktan sonra içeri girmeyi reddederek günortasında isyana kışkırtıyorlar, bu arada, bunları birçok tesiste hapishanede çalıştırılan tutsakların grevi takip edecek (Alikarnassos ve Patras’ta tutsaklar greve başladılar bile). Protestocu tüm tutsaklar bilerek şartlı tahliyelerini veya hapishaneden ayrılmalarını riske atıyorlar, ve sürekli disiplin cezalarıyla ve (zaten mevcut gıda yetersizliği, ısıtma yetersizliği vs.nin ötesinde) işkencelerle tehdit ediliyorlar.

Toplumsal mücadelenin tutsaklarını unutanlar mücadelenin kendisinide unutmuş demektir.

15.00 Selanik, Kozani, Volos, Trikala ve Skopelos adasının aralarında bulunduğu çeşitli yerlerde gösteriler ve protestolar gerçekleşti. Korfu vilayet merkezinin yanısıra Larisa vilayet merkezide işgal edildi. Girit adasında protestocular şehirdeki insanları grev gösterilerine çağırarak Chania’nın çevre binasını işgal ettiler. İnsanlar Rethymno belediye binasınıda işgal ettiler. Girit, Kandiye’de (Heraklion) 50 anarşist ‘Ariadni’ süpermarketini bloke ederek aynı şirkette çalışan ve 15 gündür grevde olan depo işçileriyle dayanışmalarını gösterdiler. Aynı protestocular – işçilerinin 101 gündür grev yaptığı ve hala mücadele verdiği Aspropyrgos’daki ‘Yunan Çelik Fabrikasının’ sahibi – büyük sanayici Manesis’in hissedarı olduğu Alpha Bankasının bir şubesini bloke ettiler.

14.45 Atina Hukuk Fakültesi hala işgal altında. 18.30’da açık bir toplantı gerçekleştirilecek. Continue reading Yunanistan: Ülke çapında protesto seferberliğinin ilk günü – Kendimizi borçlardan kurtarmak için mevcut olanı yıkmalıyız.

CASTOR 2011: Yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuk

Yaklaşık beş buçuk günlük bir yolculuktan sonra, Fransa’da Normandy’de, Alman nükleer atıklarının onüçüncü teslimatı gerçekleşti. Pazartesi akşam saat 10’da, yük, Almanya’nın kuzeybatısında bir köy olan Gorleban’daki ‘geçici’ depoya ulaştı. Polis (bildiğimiz kadarıyla) 416 kişiyi coplarla, gazla, köpeklerle, atlarla ve tazyikli suyla yaralayarak protestoculara karşı şiddet uyguladı ve yasaları büyük ölçüde ihlal etti.

25,000 aktivistin katılımı şimdiye kadar ülkede görülen en yüksek ikinci rakamdı. Sefere karşı direniş, polis şiddetinin kınanması ve aynı zamanda anti-nükleer duyguların diriltilmesiyle Fransa’da başladı.

Barışçı oturma eylemleri, tren yoluna zarar verilmesi, zincirleme eylemleri, polis ve polisin altyapısına karşı militan eylemler gibi birçok eylem gerçekleşti.

Trenin (CASTOR) geçtiği yol üzerindeki kasabalarda birçok olay yaşandı. Luchow’da (Almanya) öğrencilerin örgütlediği 2,000 kişi, Metzingen’de (Almanya) 3,000 kişi gösterilere katıldı ve tabii ki Dannenberg’de katılımcı sayısı 25,000’le en yüksek seviyeye ulaştı.

Tüm yol boyunca, küçük yada büyük bir çok aktivist grubu, yolu bloke ederek, raylara kilit vurarak, CASTOR treninin ilerleyişini yavaşlattı. Polis kimyasal (Metzingen) ve biber gazı eklediği tazyikli su kullanarak göstericileri dağıtmaya çalıştı.

Bu, yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuktu. Nakliyatın bedeli de nükleer atık nakliyatı tarihinde bir rekora işaret ediyor. Hükümet bu sevkiyatın gerçekleşmesi için tahmini 33.5 milyon yuro harcadı.

[vimeo]http://vimeo.com/32809163[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32708245[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32680806[/vimeo]

Wendland’de ve her yerde nükleer tesislere karşı direniş sürüyor.

Gerçekleşen olayların almanca ve ingilizce özeti için: linksunten.indymedia.org

Atina: Devrimci Mücadele davası

Koridallos cezaevindeki özel mahkemenin avlusunda yapılan Devrimci Mücadele bildirisi (5 Ekim 2011)

Devlet’in Devrimci Mücadele’ye karşı saldırılarının ve tutuklamalarının, cuntanın, troykanın ve PASOK hükümetinin Yunan toplumuna dayatmalarıyla bağlantılı olduğu ve hükümetteki sosyalfaşistlerin darbeci bir tavırla, ülkenin, milletlerüstü ekonomik ve politik elitlerine tabi kılınması için yaptığı anlaşmanın imzalanmasıyla ilişkilendirildiği tarihsel olarak kaydedilmiştir (ayrıca kitle iletişim araçlarında ifade edilmiştir).

O zamandan beri, burası, sosyal serveti insafsızca yağmalayan ve imtiyazlı olmayan insanların emeğini daha şiddetli istismar eden Sermaye ve siyasi gücün eşi görülmemiş acımasız saldırılarının yaşandığı karanlık bir döneme girdi. Kapitalizm ve piyasa ekonomisini vuran, temsili demokrasinin politik ve sosyal temellerini aşındıran, sosyal dayanaklarını onarılamaz şekilde baltalayan sistematik krizin ortasında, ekonomik ve politik sistemin hayatta kalması için nüfusun büyük bir bölümünün ötenazisi gerekir.

Bunu, bugün çoğu insan yaşıyor, ve topluma politik mektubumuzda (ki bu mektupla Devrimci Mücadeleye katılma politik sorumluluğunu üstlendik) belirttiğimiz gibi, ortak sağduyumuzu oluşturan bir olay olan, İkinci Dünya Savaşındaki Nazi işgalinde uygulanan şiddetle yarışan bir şiddet söz konusudur.

Bugün, bir buçuk yılın ardından bu dava, Devrimci Mücadele’ye karşı sürdürülen dava, tarihi olarak Yunan devletinin iflası ile ilişkilendirilecektir.

İç ödemelerin askıya alınması halihazırda bir gerçektir. Çöküş sürmektedir ve yakında çöküş tamamlanacaktır ve bizim görüşümüz sonunda kontrol edilemeyecek olacağıdır.

Devrimci Mücadele hareketi, tamamen siyasi özelliklere ve derin toplumsal ve sınıfsal eleştiriye sahip devrimci hareket, büyük ölçüde topluma hergün daha fazla yayılan politik eğilimi yansıtmaktadır: Ekonomik ve politik güce karşı hemen, acilen, hatta silahlı bir saldırı örgütleme gereksinimi.

Bugün, çürümüş sisteme karşı silahlı proleter karşı-saldırının gerekliliği, sadece Devrimci Mücadele’nin metinlerinde ifade edilmiyor; Devlet ve Sermayenin çağdaş diktatörlüğünden kendimizi kurtarmanın, sistematik krizden kesin olarak çıkmanın, insanlığın ve gezegenin milletler ötesi elitin vahşi sömürüsüyle tüketilmesini önlemenin tek yolunun bu olduğu daha fazla kabul gördükçe artan sayıda insanın düşüncelerinde ve sözlerinde de yerini buluyor.

Bu dava, bizim için, mücadelemizde bir andır; rejimin hücrelerindeki esaretimiz boyunca geçen zaman da öyle. Çağdaş totalitarizme, kapitalist sisteme ve temsili demokrasiye karşı savaşmayı asla kesmeyeceğiz. Hücrelerden de olsa, Toplumsal Devrim’in gerekliliğini haykırmayı asla kesmeyeceğiz. Bu davada yargılanacak olan Devrimci Mücadele değil, sistem ve onun kuklalarıdır. Topluma karşı en vahşi terör saldırısını örgütleyen ve gerçekleştiren sosyalist-faşist PASOK hükümeti ve politik güçtür.

Yargılanacak olan, insanların kanını emen ve toplumun imtiyazsız katmanlarına karşı kitlesel ve sistematik cinayetlere girişerek palazlanan ekonomik elittir.
Yargılanacak olan, rejim ve onun uşaklarıdır.
Yargılanacak olan, küresel sermayenin memurlarıdır.
Yargılanacak olan, insanlık tarihinde işlenen en büyük suçlardan sorumlu olan ekonomik ve politik sistemdir.

Tutuklamalardan bir buçuk sene sonra, burada ayaktayız, pişman değiliz ve örgütle ve mücadeledeki politik seçimlerimizle gurur duyuyoruz.

Devrimci Mücadele yaşıyor ve sadece Yunan değil uluslararası devrimci hareketin bütünleyici bir parçasını oluşturuyor.

Bizi eğmeyi başaramadılar; bizi kırmayı asla başaramayacaklar.
En sonunda, kazananlar biz olacağız.

Devrimci Mücadele üyesi
yoldaş Lambros Foundas onuruna

ÇOK YAŞA TOPLUMSAL DEVRİM
Pola Roupa, Nikos Maziotis, Kostas Gournas

kaynak

Act for freedom now‘dan sürekli güncellemeler


11 Ekim salı günü, sabah yaklaşık saat 10’da, neşeli ve yoldaşca bir atmosfer içinde, Devrimci Mücadele’nin üç üyesi Koridallos cezaevinden salıverildi. Ayrılmadan önce, kadın cezaevinin önünde, Pola Roupa, Nikos Maziotis ve Kostas Gournas’la dayanışma içindeki yaklaşık otuz kişi toplandı ve bir süre slogan attıktan sonra kadın mahkumlar arasında Stella Antoniou‘yu selamladı.

Aynı davada suçlanan Kostas Katsenοs‘un derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

Siyasi mahkumların kurtuluşu için mücadele devam ediyor.

Hapsedilmiş tüm savaşçılara özgürlük!

28 Ekim: Pek çok Yunan şehrinde askeri geçitler iptal edildi

Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papoulias, 1940 Yunan-İtalyan savaşı anısına düzenlenen askeri geçidi izlerken makamını terketmek zorunda kaldı. Papoulias, birçoğu protokol standının önündeki yeri işgal etmiş olan ve polis  tarafından bloke edilen kalabalığın onu yuhlamasıyla şaşkın kalakaldı. Yunanistan’da ordu ve okul yürüyüşleri Metaxas diktatörlüğünden (1936-1941) kalmadır.

Papoulias Selanik’deki 28 Ekim askeri geçidini terketmek zorunda kaldıktan sadece bir kaç dakika sonra benzer olaylar Patras, Kandiye (Heraklion) ve Girit Adası’nda da gelişti. Kandiye’de insanlar protokol standına hücum etti ve burada da geçit iptal edildi. İskeçe, Trikala, Agrinio, Pirgos, Midilli’de de benzer olaylar yaşandı. Yunanistan yakın tarihinde ilk defa askeri geçitler iptal edilmek zorunda kalınıyor.

İskeçe:

Aşağıda ülke çapında benzer olaylarla
ilgili haberler ve videolar var (ingilizce: a, b, c).

Atina’da genel grevin iki günü

Genel grevin iki gününde de Atina’nın merkezindeki çeşitli noktalarda büyük gruplar halindeki siviller dahil çok sayıda polis vardı. 18 Ekim’de polis, Atina Ulaşım Organizasyon’una (OASA) iki günlük genel grev boyunca Sintagma ve Evangelismos metro istasyonlarının tüm girişlerini kapatma emri verdi. Çok sayıda protestocu mahallelerinden şehir merkezine yürüyüş yaparak geldi. Göstericiler arasında sendikalar, anarşist/anti-otoriter bloklar, mahalle meclisleri, öğrenci birlikleri vardı.

Grev seferberliği, Yunanistan şehirlerinde yüzbinlerce göstericinin sokağa çıktığına şahit oldu. Sadece Atina’da yarım milyon gösterici olduğu tahmin ediliyor. Benzeri görülmemiş bir kitle. İkinci gün milletvekilleri kemer sıkma  politikalarını yürürlüğe koyan yeni yasa taslağını oylayarak kabul ettiler. Demokratik diktatörlüğün silahlı domuzları, işbirlikçi sendikalar, medya ve her türden faşistler sokaklara taşan öfkeyi sindirmeye çalıştılar.

19 Ekimde gelişen bazı olaylar:

Yunanistan Okul Öğretmenleri Federasyonu bloğundan birkaç kişi Omonya Meydanı’nda bazı öğrencileri döverken görüldü. Sintagma’da insanlar diğer göstericilerin kavgacı tutumlarından şikayet ediyorlardı.

Bu sırada Koridallos kadın cezaevinde isyan çıktı. İnsanlık dışı hapishane koşullarını protesto ederek hücrelerine girmeyi reddettiler.

Stalinist sendika birliği PAME (Tüm İşçilerin Mücadele Cephesi) Sintagma’dan çekilirken,  diğer küçük gösterici gruplara saldırdılar. İnsanlar ‘No pasaran!’ sloganı attılar. Kolokotroni Meydanı, Stadiou Sokağı’nda ordu emeklileriyle faşistler protestocuları kovalarken görüldü.

Muhtelif bir kalabalık Yunanistan Ulusal Bankası’na saldırıp içeriye zarar verdiler. Grevciler parlamento’nun yan tarafındaki Vassilisis Sofias Bulvarında kurulan pleksiglas-demir duvarı yıktılar ve ‘Polisler-Domuzlar-Katiller‘ diye bağırdılar. Polisle çatışmalar, yanan barikatlar, ama aynı zamanda göz yaşartıcı gazların ve şok bombalarının çokca kullanıldığı şehir merkezinin pek çok bölgesinde insanların polis tarafından gözaltına alındığı bildirildi.

Akşama doğru, Sintagma’nın üst taraflarında protestocuların büyük kısmı isyancıları destekledi. Bir polis memuru megafonla insanların alanı terketmesi çağrısı yapma cüretini gösterdi. Göstericiler hemen yüksek sesle yuhlamaya başladılar. Polis Sintagma meydanını kuşatma ve alandaki insanları dağıtma girişimlerini arttırarak Mitropoleus Sokağı’nı bloke etti. Düzinelerce protestocu yaralandı ve hastaneye kaldırıldı.

Akşam, çatışmalar tüm Sintagma çevresine yayıldı. Göstericilerin büyük kısmı meydandan çıkarıldı ama birçok insan direndi ve polise karşı saldırılarda bulundu. Şehirmerkezinde gökyüzü gaz ve ateş dumanıyla kaplandı. Foto-muhabirler diğer göstericilerden gaz maskelerini almamalarını istediler.

Sintagma Meydanı sonunda polisler tarafından boşaltıldı. Exarchia ve Monastiraki meydanlarında büyük polis baskınları gerçekleşti. Polisler insanları sokaklarda kovaladılar. Exarchia mahallesi tamamen polis istilasına uğradı. Bir çok insan dövüldü ve üniformalı ve sivil polisler tarafından gözaltına alındı.

20 Ekim: 53 yaşındaki bir adamın ölmesi ve PAME ve KNE Stalinistlerinin diğer göstericilere saldırmaları, hükümet ve troyka* tarafından dayatılan yeni mali yasa taslağının oylamasına karşı yürütülen seferberliği gölgeledi.

PAME ve KNE Stalinistleri ayaklanmanın olası eylemlerini bastırmak amacıyla bir kez daha polis rolüne soyundu.

‘Tüm İşçilerin Mücadele Cephesi‘ (PAME) 1999’da ‘Yunanistan Komünist Partisi‘ (KKE) tarafından kurulmuştu. ‘Yunanistan Komünist Gençliği‘ (KNE) KKE’nin gençlik kanadı. Şu açık ki ne KKE, ne PAME ne de KNE komünisttir. Bunlar —yakın geçmişte bir çok örnekte görüldüğü üzere— burjuva rejimi için çalışan Stalinist zorbalardır.

– 1945 Varkiza Paktı’yla KKE, yeni rejimde örgütlerinin yasal kabul edilmesi karşılığında iç savaştaki silahlı mücadeleye ve binlerce savaşcıya ihanet etti;

– 1973 Politeknik Ayaklanması’na karşı tutumuyla katılımcıları ‘polis provakatörler’ olarak ilan etti;

– 1979 olaylarında işgal edilen Atina Kimya Okulu’nda Stalinistler polisle doğrudan işbirliği içinde işgali kırdılar;

– 1989’da KKE iki temel parlamento partisi olan sağcı Nea Dimokratia ve sosyal-demokrat PASOK’la iktidarı paylaştı;

– Kasım 1995’te, PASOK ve KNE gençleri birleşerek Atina Politeknik Üniversitesi’ndeki anarşistlere saldırdılar (Sonunda yüzlerce isyancının tutuklanmasıyla üniversite himayesi lağvedildi) ;

– Kasım 1998’de polis ve KNE birleşerek, Atina’daki lise/üniversite öğrencilerine ve otonom/anarşistlere saldırdı;

– Aralık 2008’de, KKE, Alexandros Grigoropoulos’un polis tarafından katledilmesinden sonra patlak veren sosyal ayaklanmayı kınadı;

– Şubat 2009’da KKE’nin 18. kongresinde, Stalin, Stalinizm, Moskova mahkemeleri ve 1930’daki politik tasfiyeleri resmi olarak aklandı;

Sabahtan itibaren, PAME Stalinistleri, Meçhul Asker Anıtının olduğu kaldırıma ilerlemek isteyen göstericilerin önünü kesmek için polis birliklerinin önünde ve insanları yaklaştırmamak için parlamentonun yan tarafındaki pleksiglas-demir duvarın önünde, ellerinde sopalarla yoğun bir insan zinciri oluşturdular. Ellerinde Yunanistan bayrağı olan bir grup insan Sintagma Meydanı’na yürüdü ancak bayraklarını parlamento önünde indirdiler.

Günortasına doğru protestocuların hoşnutsuzluğu arttı. Hotel Grande Bretagne’nin yakınlarında ‘Den Plirono’ (Ödemeyeceğim!) hareketi kitlesi PAME’nin güvenlik güçlerine karşı durdu. Bir zaman sonra anarşist/anti-otoriter kitleler buraya ulaştılar. Anarşistler Stalinist hattına karşı saldırılarda bulundular.

Sintagma’da Stalinistlerle yüzlerce anarşist arasındaki çatışma yayıldı.; taşlar, şişeler, fişekler fırlatıldı. Protestocular PAME hattını yarıp parlamentoya ulaşmaya çalıştılar. Çatışmalar artınca polis göz yaşartıcı gazla müdahale etti; Stalinist kitleye boya bombaları, taşlar, molotof kokteylleri fırlatıldı. Yaralanan protestocular sürekli Sintagma Meydanında kendi kendine örgütlenmiş sağlık merkezine ulaştırıldı. Bir çok PAME/KNE üyesi polisle doğrudan bağlantı kurup dövdükleri protestocuları polise teslim ettiler.

Çok geçmeden Sintagma meydanı polis tarafından boşaltıldı ve kuşatıldı. Büyük bir kitle Ermou sokağına itelendi. Stalinistler girişi bloke etmeye ve tekrar tekrar meydana girmeye ve parlamentoya yaklaşmaya çalışan grevcilere saldırmaya devam ettiler. Aşırı göz yaşartıcı gaz ve şok bombası kullanımı bölgede nefes almayı güçleştirdi.
Saat beş gibi, PAME/KNE yol boyunca polislerin koruması eşliğinde Sintagma Meydanı’nı terketti. Polis birlikleri parlemantoyu koruma görevini devraldı.

Sintagma’nın alt kısımlarındaki yollarda protestocularla motorsikletli polis birimleri arasında çatışmalar oldu. Polis Monastiraki’de insanlara saldırdı; aynı zamanda meydan tamamen baskıcı güçler tarafından işgal altındayken parlamento önünde insanlara saldırdılar.

Bu sırada bir kişinin öldüğüne dair haberler yayılmaktaydı. 53 yaşında PAME’li bir sendikacı vefat etmişti. Göğüs sıkışıklığı, solunum zorluğu yaşayan sendikacı hastaneye kaldırıldı ve kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Büyük ihtimalle Yunan polisi tarafından kullanılan aşırı gözyaşartıcı gazı soluduğu için öldü.

Monastiraki Meydan’ındaki bir saldırıdan sonra insanlar polisin hışmından kendilerini korumak için metro istasyonuna kaçtılar ve kapıları kilitlediler. Bu sırada polis Akropolis metro istasyonu girişlerinde protestoculara saldırdı; daha sonra metro istasyonunun dışında  insanlar polis tarafından kuşatıldılar ve çok sayıda insan gözaltına alındı. Polis Omonia metro durağını kuşattı ve içerideki insanlara saldırdı. 150 kişinin gözaltına alındığına dair haber yayınlandı.

En az 10 polis birliği insanları Exarchia Meydanı, Solomou ve Stournari sokaklarına’na sürdü, gözyaşartıcı bomba kullandılar ve meydanı işgal ettiler. Silahlı polis kuvvetleri tüm mahalleyi kordon altına aldılar.

YUNAN CUNTASINA SON!
GENEL GREVDE TUTUKLANANLAR DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!

* Troyka kelimesi Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’de 2010’dan beri bu hükümetlere ekonomik önlemler dayatan Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) üçlüsü için kullanılıyor.