Tag Archives: Almanya

Almanya: Hamburg sokaklarından 21 Aralık 2013 raporu

http://www.youtube.com/watch?v=Fvqctsf5Wwc

Rote Flora işgalevinin boşaltılması, mültecilerin ülkede kalma hakkı ve Esso konutlarından tahliye edilen insanlarla dayanışma amacıyla yapılan eyleme katılmak için 21 Aralık’ta binlerce kişi Hamburg’a geldi. Binlerce otonom eylencinin yüzlerce polisle Hamburg’da karşı karşıya geleceği bu günün kaotik bir gün olacağını herkes biliyordu. Yinede olaylar sandığımızdan farklı gelişti.

Rote Flora’nın önündeki ön-buluşmanın öğlen saat 2’de, büyük uluslararası gösterininse 3’te yapılacağı planlanmıştı. Binlerce insan daha öğle ortasında buraya gelmişti bile. Atmosfer harikaydı; insanlar coşkuluydu ve protestoyu sokaklara taşımak istiyordu. saat 3 olduktan hemen sonra yürüyüş başladı. Yürüyüş yılın en büyük gösterisi olmasının yanısıra aynı zamanda en kısasıydı. Polis, yürüyüşün 20. metresinde bir köprünün altında kalabalığı durdurdu. Polisler, aktivistleri durdurmak için hemen bibergazları ve coplarıyla saldırıya geçti. Birkaç saniye sonra iki toplumsal müdahale aracı, göstericileri başladıkları noktaya geriletmek amacıyla onlara katıldı.

Bunun üzerine eylemciler taşlar, şişeler ve havaifişeklerle karşılık verdi. İnsanlar, gittikçe daha fazla polis önüne gelene vurarak hücum ettiği için geriye doğru sürüldüler. Sonunda yüzlerce insan polisle çatışmasına rağmen hiçbir şansları yok gibi gözüküyordu çünkü tekrar tekrar saldıran zırh kuşanmış yüzlerce polis sözkonusuydu. Bir başka problem ise etrafta polise fırlatacak fazla birşey olmamasıydı. Birçok insan, o gün polisle çatışmaya hazırlıklı olmasına rağmen, polisin bu kadar çabuk şiddet uygulaması nedeniyle daha başlangıçta paralize oldu. Eylemciler çöpkutularından, yakındaki restorandan buldukları masalar ve banklardan barikat oluşturdular. 30 dakikalık çatışmadan sonra polis Rote Flora’nın önündeki mekanı kontrol altına aldı. Bunu gören herkes o gün Hamburg’ta büyük bir gösteri olamayacağını anladı. Bu yüzden insanlar eylemi şehrin sokaklarına yaymak için farklı bir strateji geliştirdiler.

Polis göstericilere saldırdıktan kısa süre sonra bazı eylemciler hemen uzaklaşmaya çalışmışlardı; insanlar yürüyüşün devam etmeyeceğini anladıkları için bölgeyi terkedip şehirde kendi ufak çaplı eylemlerini yapmak istediler. Neredeyse tüm sokaklar polisler tarafından bloke edilmiş olmasına rağmen, birçok eylemci olay yerini terketmeyi başardı. Sonra şehrin tamamında kendi kendine gelişen eylemler yapılmaya başlandı. Kimi yerde sadece 50 kişiden oluşan, kimi yerlerdeyse binden fazla insandan oluşan gruplar sokaklarda yürüyerek, polise, bankalara, Mcdonalds ve Vodafone gibi büyük şirketlerin dükkanlarına saldırarak, barikatlar kurarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hamburg’un her yerinde havaifişek sesleri ve insanların attığı sloganlar duyulabiliyordu. İnsanlar birisinin harekete geçmesini beklemiyor, herkes kendisi tekrar tekrar harekete geçiyordu. Polis çoğu zaman sadece bizi kovalayarak bu doğrudan eylemleri engellemeye çalıştı ve anlaşılan yeterince kapasiteleri yoktu ki gün boyunca sadece ancak 20 kişiyi bir suçla itham ederek gözaltına almayı başarabildiler.

Bu protesto bir ‘zafer’miydi yoksa ‘yenilgi’miydi karar vermek zor. Başta planladığımız gösteriyi gerçekleştirmeyi başaramadık. Şu açık ki polis, Hamburg’daki şu üç mücadelenin birleşmesini engellemek istedi: Rote Flora işgalevi, göçmen mücadelesi ve Esso konutları. Ama bir yandan da Hamburg son yıllardaki en büyük ayaklanmasına tanık oldu ve protestoyu merkezsizleştirdiğimizde durum üzerindeki kontrolünü kaybetti.

Kişisel olarak ben gösterimizin başarılı olduğunu düşünüyorum. Eylemciler, Rote Flora işgalevinin tahliye edilmesine tahammül etmeyeceklerini ve bu durumun Hamburg yönetimi, polis ve sermaye için tam bir kaosla sonuçlanacağını gösterdiler. Sonuçta polislerin arkalarını dönüp kaçmak zorunda olduğu durumları deneyimlemek her zaman güzeldir.

Flora bleibt! Rote Flora kalacak!

Dortmund, Almanya: Türkiye’deki ayaklanmayla dayanışma bildiri ve gösterisi

4 Haziran’da Dortmund’da, ana tren istasyonunun hemen karşısındaki Katharinentreppen’de izinsiz anarşist bir bildiri ve spontane gösteri gerçekleşti.

Bildiri anons edildiği gibi akşam saat 7’de 70-80 katılımcıyla başladı. Üç konuşma yapıldı: İlki eylem sırasında yüzlerce kişiye dağıtılan el ilanına basılan yazılar; ikincisi Türkiye’deki ayaklanma ve polis şiddetinin yanısıra Frankfurt’daki Blockupy (bloke-işgal) protestoları hakkında; üçüncüsü ayaklanma ve anarşist eylemlerin olanaklarına dairdi ve şiddetin her zaman otoritelerden kaynaklandığı belirtildi. Tüm bunları olası polis müdehalesinde hareket kabiliyetimizin kısıtlanmaması ve daha güçlü bir atmosfer yaratmak amacıyla hoparlörsüz yapmaya karar vermiştik.

Başlangıçta sadece bir Türk bayrağı ve iki Korsan Parti bayrağı olduğunu farkettik ama zaten bunlarda gösteri sırasında taşınmadı. Konuşmaların hemen ardından insanlar Türkiye’deki ayaklanmayla dayanışmalarını Dortmund şehrinin iç kısımlarında ifade etmeye karar verdiler ve Reinolidkirche’ye doğru izinsiz, polissiz ve yüksek sesli yürüyüş başladı. Göstericiler tarafından atılan sloganlar şunlardı: “İsyan! Devrim! Anarşi!”, “Amore! Anarchia! Autonomia!” (Aşk! Anarşi! Otonomi!), “Istanbul, das war Mord! Wiederstand an jedem Ort!” (İstanbul’da cinayet! Heryerde direniş!), “No Justice! No Peace! Fight the Police!” (Adalet yok! Barış yok! Polisle savaş!) ve “Taksim ist überall! Taksim ist hier!” (Heryer Taksim! Burası Taksim!). Kısa bir süre için gösteri tamamen ticarileşmiş Dortmund şehrinin kapitalist durumunu kırmayı başardı ve birçok insan pozitif tepki gösterdi. Reinoldikirche’ye vardıktan hemen sonra göstericiler dağıldı. Göstericiler dağılırken, yürüyüşün yapıldığı güzergahta polis ışıkları görülebiliyordu. İlerleyen dakikalarda sayısız polis arabası tüm şehirde şüpheli kişiler aradı. Bildiğimiz kadarıyla sadece az sayıda kişi kimlik kontrolü amacıyla (şehir merkezinden yüzlerce metre uzaklıktaki) ana tren istasyonunun kuzeyinde polis tarafından durduruldu.

Bildiri ve gösterinin çok başarılı olduğunu düşünüyoruz. Dortmund şehri, “radikal sol” dedikleri herşeyin otoriteler tarafından ellerindeki her türlü imkanla bastırıldığı bir yer olmasına rağmen ‘kendi istediğimiz şey’i yapmayı başarabildik. Otonom ve hiçbir polis olmadan. Uzun süredir anarşist gösteriler/bildiriler bu kadar sorunsuz yapılamıyordu. Umuyoruz ki, sadece Türkiye’de ayaklanan halkla değil yerel olark Dortmund’daki insanlarla da dayanışmamızı göstermek amacıyla bir işaret çakmayı başarabilmişizdir. Polisin başarısızlığından dolayı bu başarıyı elde ettiğimizin farkındayız. Yine de gelecekte Ruhr bölgesinde kendine daha fazla güvenen bir eylem kültürünün gelişeceğinden ve anarşist hareketin güç kazanacağından eminiz.

Daha fazla otonom eylem için! Baskı güçleri için kontrol edilemez olun!
Türkiye’deki mahkumlara özgürlük! Ayaklanmayı sürdürün!

İsyan! Devrim! Anarşi!

Ruhr bölgesinden bazı anarşistler

CASTOR 2011: Yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuk

Yaklaşık beş buçuk günlük bir yolculuktan sonra, Fransa’da Normandy’de, Alman nükleer atıklarının onüçüncü teslimatı gerçekleşti. Pazartesi akşam saat 10’da, yük, Almanya’nın kuzeybatısında bir köy olan Gorleban’daki ‘geçici’ depoya ulaştı. Polis (bildiğimiz kadarıyla) 416 kişiyi coplarla, gazla, köpeklerle, atlarla ve tazyikli suyla yaralayarak protestoculara karşı şiddet uyguladı ve yasaları büyük ölçüde ihlal etti.

25,000 aktivistin katılımı şimdiye kadar ülkede görülen en yüksek ikinci rakamdı. Sefere karşı direniş, polis şiddetinin kınanması ve aynı zamanda anti-nükleer duyguların diriltilmesiyle Fransa’da başladı.

Barışçı oturma eylemleri, tren yoluna zarar verilmesi, zincirleme eylemleri, polis ve polisin altyapısına karşı militan eylemler gibi birçok eylem gerçekleşti.

Trenin (CASTOR) geçtiği yol üzerindeki kasabalarda birçok olay yaşandı. Luchow’da (Almanya) öğrencilerin örgütlediği 2,000 kişi, Metzingen’de (Almanya) 3,000 kişi gösterilere katıldı ve tabii ki Dannenberg’de katılımcı sayısı 25,000’le en yüksek seviyeye ulaştı.

Tüm yol boyunca, küçük yada büyük bir çok aktivist grubu, yolu bloke ederek, raylara kilit vurarak, CASTOR treninin ilerleyişini yavaşlattı. Polis kimyasal (Metzingen) ve biber gazı eklediği tazyikli su kullanarak göstericileri dağıtmaya çalıştı.

Bu, yaklaşık 126 saatle CASTOR Wendland tarihindeki en uzun yolculuktu. Nakliyatın bedeli de nükleer atık nakliyatı tarihinde bir rekora işaret ediyor. Hükümet bu sevkiyatın gerçekleşmesi için tahmini 33.5 milyon yuro harcadı.

[vimeo]http://vimeo.com/32809163[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32708245[/vimeo]
[vimeo]http://vimeo.com/32680806[/vimeo]

Wendland’de ve her yerde nükleer tesislere karşı direniş sürüyor.

Gerçekleşen olayların almanca ve ingilizce özeti için: linksunten.indymedia.org