1903 senesinde taş ve tahtayla vücut buldum. İnsan fikri ve emeğinin ürünüyüm.
Birçok şey yaşadım.
İşçilerin gayreti, çocukların koşuşturmacaları ve kahkahaları, öğretmenlerin vaazları… Sonrasında insanlar tarafından terk edilişim; rutubetli duvarlarım, akıtan tavanlarım…
Öyle bir zaman geldi ki beni terk ederek benimle kurduğunuz bağları tamamen kopardınız. Bizim birbirimizle olan bağlarımızı da zamanla daha fazla kopardınız. Aramıza koyduğunuz duvarlara, yollara her geçen gün yenilerini eklediniz. Bizi tellerle çevirdiniz.
Bizi hapsettiniz. Neden?
Birbirinizden koptunuz çünkü. Kuşku ve korkulara kapıldınız. Bir kısmınız bundan beslendi. Hem de bizim üzerimizden çevirdiği oyunlarla. Bu insanlar bencildi ve hep daha çoğunu isteme hastalığından muzdariptiler.
Burada olmadığınız 40 sene boyunca bahçemdeki bitkilerin büyümesini ve fareler, örümcekler, kertenkeleler, kuşlar, kedilerin yaşamını izliyorum.
Farkettim de son zamanlarda birbirinizle tekrar bağlar kurmaya başladınız. Korkularınızı yendiniz. Kuşkularınızda haklıydınız.
Taşkışla’nın rahmetli Topçu Kışlası’nın mezarı üzerinde olanlar hakkında anlattıkları kulağıma çalındı.
Çok ses çıkardınız. Bu sesler sizin boş diyebileceğiniz benim odalarımda yankılandı. Sokaklarınızın sesleri. Sizi duydum.
O kurduğunuz bağları geliştirmek için bize ihtiyacınız olduğunun farkındayım. Bizim de ayakta kalmak için size ihtiyacımız var.
Sizin geçmişiniz ve bizim geçmişimiz beni bu noktada size tekrar bağladı.
Uyanma zamanı geldi. Hem bizim hem sizin için.
Sizi provoke etmekten memnunum. Hoşgeldiniz.
ÖOA
One thought on “İstanbul: Özgür Ortak Alan 1903”